thank you mario but princess is in another castle

entry67 galeri5 video1
    45.
  1. hiç görmediğim yazı. direkt ilk seferde prensesi alıp gittim. bunu sanırım sadece ezik ve pasif erkekler görmüş.
    1 ...
  2. 45.
  3. Salak yerine konan Mario ya söylenen sözdür.

    Hayatta hepimiz birkaç defa Mario olduk.
    0 ...
  4. 43.
  5. 42.
  6. ingilizceyi bize marionun oğrettiği gerçeği.
    0 ...
  7. 41.
  8. 40.
  9. O değil de prenses pembe elbiseli sarı saçlıydı. az zaman harcamadı bu parmaklar bulana kadar ve başardı.
    1 ...
  10. 39.
  11. Bir piremsesi silkmek için ne uğraştık ama zevkliyde de ha.
    1 ...
  12. 38.
  13. çocukluğumuzu siken uğraşın bize söylediği sözdür.
    1 ...
  14. 38.
  15. 43.
  16. 42.
  17. 41.
  18. Bütün çocukluğumu heder etmiş olan sözdür. Bir kızın peşinde ne hallere düşebileceğimizi ilk o sözlerle öğrendik erkek familyası olarak. Tey tey tey!..
    1 ...
  19. 40.
  20. 1-2den 4-1e, 4-2den 8-1e atlayınca karşılaşılmaz kaltak sözü.
    5 ...
  21. 39.
  22. princesin amına koyyim şeklinde verilen tepkilerden sonra hugo ve tolga abideki küfür olayı gerçekleşmiştir.
    0 ...
  23. 38.
  24. ilk karşılaşılan orospu çocukluğuna örnek teşkil eder.
    2 ...
  25. 37.
  26. küçükken anlamıyordum ben bunu.
    -ahahahha bak bissürü prensesim oldu yeaaaa.
    diyerekten masum mutlu çocukluğumu yaşadım. taki ingilizce öğrenene kadar.
    2 ...
  27. 36.
  28. teşekkür ederim mario. ama ben çakma prensesim, o yüzden sanırım daha çok kovalaman lazım tavşanları hadi sana iyi akşamları. gerçek kaleyi bulup gerçek prensese çakana kadar hazır gelmişken bana da çakabilirsin mayro. olarak dilimize çevirilmiş mario 4. el repliği.
    1 ...
  29. 35.
  30. super mariodaki, hayatı en iyi tarif eden cümle.
    2 ...
  31. 35.
  32. marıo'nun her kalede masturbasyon yapmasına neden olan cümle. mario o zorlukları gecerken nasıl sevişeceğinin hayalini kuruyor fantzilerini düşünüyor ama kalede prensesi bulamıyor. sonrada masturbasyon yapıyor gusül abdesini alıyor ve diğer bölüme geçiyor.
    0 ...
  33. 34.
  34. "teşekkür ederim maryo, yakışıklı değilsin ama sempatiksin yine de. ben sana hiçbi'şekilde vermem de boşuna debeleniyon bunca zamandır." mealine geliyor esasında.
    4 ...
  35. 33.
  36. tanım: tabii ki hüsran.

    hiç unutmuyorum, ki ben unuttuğum bir şeyi de anlatamam, ilkokul yıllarındayım. o zamanlar neşeli çocuğum biliyo musun, ödev başlıklarını kırmızı kalemle atıyorum. benim için hayat ekmek arası salça ya da peynir, platonik aşkım deniz ve dokuz aylık üzerine kurulu. umutluyum, mutluyum yani. ta ki o ızdırabı sikilesice güne kadar. yarım yarım yardırıyoruz yok, olmuyor bir türlü. o bölümü geçsek bu sefer başka türlü yaratıklar çıkıyor. son can hakkımızla yeni bir bölüme geliyoruz, "oh lan ortada kimse yok kaptır" derken suyun içinden uçan balıklar çıkıyor ve "dı dıt dı dıt dıt dıt" diye ölüyoruz. onu da geçiyoruz durmadan zıplayıp ağzından ateş atan ezdiğimiz kaplumbağaların reisiyle karşılaşıyoruz.

    ama birgün beklenen o an gelmişti sözlük. başında duvağı, kısacık boyu, endamlı vücudu, nazlı gözleriyle o, prenses, karşımdaydı. hemen dedim kızı alalım ve bu lanet dünyanın bütün temellerine dinamit döşeyelim derken, o yazı belirdi ekranda, "allah razı olsun kanka uğraştın ettin ama prenses başka yerde bu onun dublörüydü."

    minik ellerim hayalkırıklığının korunaklı bir kalesi gibi taş kesilmişti adeta. delik deşik olmuş, iman dolu serhaddim ile bir sonraki bölüme başlayayım bari, "kadere itiraz olmaz, çok büyük günahı var" dedim.

    ne bilirdim o torpidocu ibnenin bombaları gülümseyerek yolladığını. kısalmış boyumla engelleri tırnaklarımla aşarken gelmişti üstüme namert kurşunları.

    işte o günden sonra sözlük, ben adam gibi gülümsemedim bir daha.
    5 ...
  37. 32.
  38. biz de bilirdik; ''princess is in another castle''. bizim alt komşunun nintendo'su vardı, orada zaten harita oluyordu, hangi şatoya gideceksin, daha ne kadar kurdeşen dökeceksin hepsini görürdük. ama bu yazı işgüzar işgüzar çıkardı bölüm sonunda; ''thank you mario but princess is in another castle''. biliyoruz güzelim, bizim amacımız zaten prenses falan değil, hatta mümkünse daha çok kale görelim, daha çok bayrak indirelim, daha çok kaplumbağa kabuğu fıydıralım. ''mesele prensese kavuşmakta değil yeğen, prensese giden yolda olmakta''. biz hayatı 6-7 yaşında böylesine naif, böylesine felsefi yaşamayı mario biraderden öğrendik işte.

    şöyle bir okuyunca aklıma gelen not: evet alt komşuda oynardık. bizde normal adaptörlü, joystickli ''atari''lerden vardı. adaptör ısınırdı, joystick'in telleri haftada bir kez kopmazsa o haftayı yaşanmış kabul etmezdik. babam pazar günleri gazeteyi yere serer, tek tek lehimlerdi kablolarını. hey gidiyin.
    1 ...
  39. 31.
  40. 30.
  41. resmen işini görüp peçeteyi çöğe atmak gibi bir davranıştır bu. peçete mario oluyo burda.
    0 ...
  42. 29.
  43. benim hep görmekten hoşlandığım yazıydı lan bu. oyun bitmezdi, uzardı. bu da daha çok oyun, daha çok heyecan demekti.

    şimdilerde böyle bir şey olsa "sikerim lan prensesi de seni de" der kapatırım oyunu muhtemelen. yaşlandık efenim, eski formumuzdan ve azmimizden eser yok.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük