tezkere almaya yakın, kışla içindeki stresten bir türlü yaşayamadığım heyecandır.
daha önce, uğurlarken, toplu taşımada yol alırken, benzerlerini görüp imrenmişken; kendim hakkını pek veremediğim duygudur. Muhtemelen de, benzer şekilde çoğu askerin yaşayamayacağı hissiyattır. Nedenlerine gelince:
-Gerçek hayat parametreleri, askeri hayattan fazladır. Ufak bir hareket, askeriyede rütbeli görmediği müddetçe idare edebilecekken, sivil hayatta rütbeliye bağlı olunmadığı için sorun yaratabilir.
-insan, yapı itibariyle yalnızlığa alışık değildir. Dolayısıyla, kendiyle ilgili bile olsa, değişiklik yapmaya gücü yetmez, küçük şeylerin caydırıcılığı ağır basar.
-Terhis olan asker, her insanın kendisini anlayacağını düşünür. Kendisine merhamet gösteren veya iyi davranan kişileri de bu kategoriye koyar. Ancak bu insanlar, askerlik yapsa da yapmasa da; askerlikle ilgili tutumları farklı olacağından kendisini anlayamaz.
Nihayetinde, mutluluğu arayan kişi bulacak diye bir kural yoktur. Mutlu olmak isteyen kişi mutlu olur. Olmayan veya olamayanın da, yeşilleri giymese bile askerliği bitmez. Çünkü askerken önünde gördüğü tel örgüler, aslında onun bilinçaltında çoktan örülmüştür. Ne tarafa dönse onları görecektir...