4sene zaten yeterince çile çekip alın bu da kapak olsun şeklinde önünüze sunulan insanların en güzel yıllarını yaşamaları gerekirken erken yaşlanmalarını sağlayan olay ödev bilimsel yazı.*
yazmak bir dert yazmamak bin dert olan, yazdıkça bitmeyen, kaynak buldukça eklenen, danışmana götürdükçe beğenilmeyen, bilimsel hiç bir değeri olmadığı halde sizden bilimsel bir yazı yazmanız beklenen, 4 yılı okuyup mezun olmak için tamamlamanız gereken olaydır.
önce beğenerek aldığın konunun daha sonra işkence haline gelmesini sağlayan daha çok var deyip başlanmayan ama sonrada insanı dehşete düşüren bitirme ödevi.
yüksek lisansta dandik bir konu seçin ki uzamasın öyle ben yok bilimadamıyım boktan şeyler yapmam diyorsanız görürüm sizi sürünürken. ulan zaten tez için malzeme parasını çok sonra alıyorsun göt gibi kalırsın.
sigaraya kahve çaya abanma, bi başlayıp bi ay başka hiç bişey yapamama, bi bıraktığında iki ay el sürememe, sonra ulan yine neresinden başlıcam deme, gözlerin 5 numara artması, hocaya sürekli yalan söyleme, haftaya şunu yetiştiricem deyip yetiştirememe, kafada sunum tarihini sürekli birer ay ileriye erteleme, bitse de kurtulsam düşünceleri, önce proposal hazırlama derdi ve bitmeyen literatür taramaları, makalelerin yerden tavana ulaşması, anket toplama çabaları, sonrasında bitmek bilmeyen analizler, kütüphaneden istatistik kitapları alıp okuyamama, ona buna sorarak ilerlemeye çalışma, bi türlü bitirememe, eli gitmeme, kafayı yeme, depresyona girme, bi daha çıkamama. işte benim acıklı tez hikayem.
yüksek lisansın sonundaki duvar. sis olduğu için uzaktan görülmüyor ve genellikle kafadan bindiriliyor kendisine. trafik polisi* de sanki bütün şartlar normalmiş gibi anormal bir ceza kesiyor ve artık sisteme inanmayan bir çark olarak fabrikadan çıktınızı alıyorsunuz.**
kendime beceriksizliğim yüzünden kızıyorum lan dallama mey sözlüklerde öle volta atıp binlerce entry yazarsın teze gelince daha konu bile belirleyemezsin. benzemiyor olum öle işkembeden atmaya, dallandırıp budaklandırmaya. her işin bir tekniği, bir jargonu var bunda da böle alıntılara kaynaklara vs vs özen göstercen. birton ıvırı zıvırı. onu geçtim kaynak araştırmaları binlerce sayfa okuyup ordan bikaç satır alıntılamak. anam ağladı lan bir de bitirme tezi olsa neyse ölesine bi sunum için böbreklerimden taş düşürüyorum a.q.
nasıl yazarım acaba diye aylarca düşünülen, bir türlü elin yazmaya varmadığı, sinir stres yapan, sivilce çıkaran, hocanın kapısının önünde nöbet tutmayı öğreten, her gün tamam bugün başlıyorum denilen ama bir türlü başlanılamayan ömür törpüsü.
-insanların "eeee,neler yapıyorsun?"sorularına her defasın da "tez yazıyorum ya,ne yapayım" diye cevap vermekten bıkıp usanırsınız.
-kimselerin araştırmadığı orjinallikte olan kendi seçtiğiniz konu,kaynak bulmanıza büyük bir engeldir.(gösteriş budalası,seçsene sıradan bir konu)
-ya da hocaların verdiği konuya her gece lanetler okursunuz.
-onu yazarken ya çok şişmanlar,ya da eriyip kurursunuz.
-sosyal hayatı uzun zaman önce bırakmışsınızdır.
-insanlar size durmadan sitem eder.
-çok okumaktan göz rahatsızlıklarına yakalanma riskiniz yüksektir.
-sindirim ve boşaltım sorunları yaşayabilirsiniz.
-sigara içiyorsanız çok sigara içer,sigara içmiyorsanız da sigaraya başlarsınız(sigaraya meyilli bünye).
-o sıralarda hangi filmler vizyonda,hangi diziler revaşta,hangi sanatçı albüm çıkarmış takip edemezsiniz.
-4 yıllık okulda bile bu kadar çok eziyet çekmediğinizi düşünürsünüz.
-aileniz eriyen çocuklarını görerek,okuluna lanetler okur.
-sırf bir konu için aylarca araştırma yaptığınız için kendinizi "enayi" hissetme olasılığınız yüksektir.
-yazdıktan sonra bu sıkıcı araştırma eyleminden kurtulamayacağınızı,gergin bir şekilde hocaların değerlendirmesini bekleyeceğinizi,şansınız varsa başarılı olduğunuzu ve tezi sunmak zorunda olduğunuz gerçeğini de bilirsiniz ve hayat tez yazmaya başladığında durmuştur artık sizin için.
tüm bunlar=tezdir işte.