Fotoğrafları numaralandirmak ve kaynaklarını belirtmeyi unutmamak çok önemlidir. Fotografraf boylarını tek bir standarda uydurmak tezdeki düzeni sağlamak için bir ipucu.
Yazmaya başlamadan önce genel bir araştırma yapıp kaynakları belirlemek en doğru ilk adım olacaktır. Kaynak seçimlerini kitaplar makaleler ve tezlerden yaparsanız daha havali olur, kaynaklarda kitap ve dergi adları görmek hocaları daha çok tatmin eder.
Gözünüzde buyutmeyin, kulaklikla arapça şarkılar dinlemek tez yazımı esnasında bir ritim tutturmaniza yardımcı olabilir. Bende öyle olmuştu.
Malesef bu sene gerçekleştireceğim eylem. Geçen sene okulu dondurma hatasında bulunduğum için bu sene hiç tanımadığım 3 kişiyle birlikte yazacağız. Kolay bir süreç olmayacağı şimdiden bariz belli.
Sinema bölümünde olupta bitirme tezi yazmak zorunda olduğum aklıma gelir bazı bazı. Acı bi gülümseme alır yüzümü. Eğitim sistemine de geri kalanına da sövmek isterim ağız dolusu ama yapamam mapus damlarında çürümekte istemem.
Gece gece akla düştü, tez yazmakla tez zamanda yazmak arasında bir bağ, ilişki var mıdır diye? Eskiden tez yazanlara tez zamanda bitir de ver diyorlar mıydı acaba? Tez yazmak sözünün kökü nereden gelmeke olsa gerek?
Bilen mesaj kutusunu canlandırabilir.
Ofiste çalışmak gibi günümüzde çağ dışıdır. Sen tezi bitirene kadar o bilgilerin eskidiği bir çağdayız. Ansiklopedi değil internet elimizin altında artık
daha çok, gerçek anlamda son bir ayda yapılan eylemdir. savunma öncesindeki o stresi yaşamadan son şeklini vermek, hatta tezin büyük çoğunluğunu yazmak zor olabiliyor. hocalarımdan sıkça duyduğum bir laf da bunu doğrulamaktadır: yüksek lisans tezi son 15 günde, doktora tezi son 1 ayda yazılır.
birinci palamut'un da yukarıda belirttiği gibi tez danışmanı bu eylemin en kilit noktasıdır. iyi seçilmesi lazım, yoksa gerçekten büyük sıkıntılar olabiliyor. bir arkadaşım tezini bitirip hocasına gönderdikten tam bir sene sonra "şuraları düzeltmelisin" şeklinde cevap alabildi. okumayı gerçekten bir senede yapmıştı hocası, ki sayfalar arasında çocuğunun çizdiği çiçekten, böcekten bahsetmiyorum bile.
şahsen tez yazmanın en zorlu kısmını enstitülerin tez yazım kılavuzuna uymak zorunda olmanız aşamasında yaşadığınızı düşünüyorum. çünkü bu kılavuzlar genelde sizin alanınıza uymayabiliyor. başımdan geçen bir olayı anlatmak istiyorum. sosyal bilimler alanında bir tez hazırlıyordum, fakat üniversitenin ilgili enstitüsünün başında ekonomist bir hoca var. tez yazım kılavuzunu da sadece kendi alanına göre ayarlamış. bu kılavuzda kendi alanımda metodolojik hata olarak kabul ettiğimiz şeyleri yapmamı istiyorlar. pek çok kez bunu enstitüye giderek dile getirdim ki savunma esnasında en çok eleştiriyi buradan aldım. eleştiriler bitince de enstitünün malesef böyle istediğini söyledim. şu an çok kötü bir şekilde duruyor tezim, neyse geçiyorum buraları. ilgili kılavuzda verilen kaynak örnekleri ise yetersizdi. mesela ben özel veya resmi arşivler ve yayımlardan yararlanıyorum tezimi yazarken, bunları istedikleri şekilde nasıl kaynak göstereceğim sorusunun cevabı kılavuzda yok. enstitüye gittiğimde de cevabını bulamadım, çünkü onlar da bilmiyorlardı.
işin özü, tez yazmak, konuya olan ilginizin haricinde danışmanınız ve üniversitenize göre daha da zorlaşmaktadır. umarım teferruatları daha az olan, sizi bu tür işlerle daha az meşgul edecek bir durumda, daha güzel tezler yazarsınız.
doktora için: kötü tez danışmanına denk gelince bitmeyen eylem.
ay ben çok meşgulüm diyip teze bakmayan ama sürekli orada burada gezip fotoğraf çektiren bir tez danışmanına düşmek şüphesiz ki acı verici bir durumdur.
tez danışmanı olup konuda sizden daha az bilgi sahibi olan ya da hiç bilgi sahibi olmayan, tezin kendi düşüncesine göre ilerlemesi konusunda baskı yapan, ya da profesör olup sorumlu olduğu tez danışmanlığını stajyerlerine yükleyen tez danışmanları... allah kimseye vermesin.
yazmak kadar sunumu da insanı bitiren iğrenç aktivitedir. şahsen kendi tez savunmamı yaparken konuşmayı unutmuşluğum vardır. değil 2 kelime 2 harfi bir araya getirip ses çıkaramamıştım. hayatımda ilk kez kekelemiştim. yazarken de sunumda da 1 şişe pasiflora içmek gerekir.
Tez yaZılmaz ise, bulanıklaşır, uzar, sıkar, daraltır. Tez elden yazınız; orijinal, daha evvel söylenmemiş olması gerekmektedir. Netten takip ettiğim bazı tezler hakikaten de Ufuk açıcı bahisleri işlemişlerdir.
Icindekiler kismini ilk etapta halledin, sonra basliklarin icini doldurmak kalsin.
Tezinizi - abartmiyorum- her yere yedekleyin. Bilgisayara, mailinize, harici belleginize, arkadaslarinizin harici belleklerine, her yere. Boyle tez kaybeden tanidiklarim var, hepsi ruh hastasi oldu.
Bir avazda derler ya aynen oyle, yazin kurtulun. Oyle yarim saat, bir saat vs. Kurtarmiyor arkadaslar. Saatlerce basinda oturup yazmaniz lazim. Zaten literatur kisminda 5 makale okuyup 2 referansla 1 cumle yazabiliyorsunuz ancak, onu da bolerseniz odaklanamazsiniz.
Bitince cok guzel ama. Cocugunuz gibi oluyor. Aradan takriben bir sene filan gecince de okuyup kendinizle dalga geciyorsunuz.
Mantığını bi türlü çözemediğim eylem. Tamam çalıntı olmayacak eyvallah ama o kadar alıntı yapacağıma gidip direk kaynağın kendisini getireyim. Profesör olmuş bi hocanın tezine bakıyorum alıntı ve dipnotlarla dolu. Yaptığı tek şey alıntı ve dipnotlari belirtmek. Belirli bi konudaki bütün tezler bir birinin kopyası.
Ben bu işe gıcıgım. Koca koca adamlar bilgisayar zekası ile sayfalar yazıyorlar. Cümlelerde ne özne var ne taraflı bir kelime seçimi ne de başka şey. Hatta bir arkadaşım sıfatları bile doğru seçmek için gayret ediyor.
Afedersiniz ama, başlarım ben böyle işe. Biz bu çalışmamızda gibi saçma sapan öznenin olmadığı cümlelerle, zaten var ve sürece dahil olan kendimizi metinden koparmak için tarafsız kelime arayışı ile ortaya ancak bir rapor çıkar.
Sosyal bilimler için iş o kadar komik ki koca koca adamlar böyle saçma sapan tez yazıp bir de bu yazım metodunu savunup aynı zamanda kült eserleri okurken göremiyorlar: okuduklarının hiç bu kurallara uygun olmadığını.
Foucault bugün yaşasa yazdığı tez bu teknik konulardan bakılıp vasat denirdi. Vasat olan bu yazım tarzı.