ibranice Tura kelimesinin Arapçalaşmış halidir. Kelime anlamı olarak, kanun, ittifak, birlik, anlaşma, sözleşme gibi anlamlar taşır. KAvramsal olarak, Tora (Pentateuk), Tanah ve Eski Ahit'in ilk beş kitabına verilen isimdir.
kitab- tezektir. sizin için derlediğim( bir yerlerden araklamış da olabilirim) vahşi tevrat ayetleri.
“Ve Allahın Rabbin sana teslim edeceği bütün halkları
bitireceksin ve gözlerin onlara acımayacak…. O şehrin ahalisini mutlaka
kılıçtan geçireceksin, onu ve onda olan her şeyi, ve hayvanlarını tamamen yok
edeceksin.” (Tesniye 7/16; 13/15)
“Parlayan kılıcımı bileyip yargılamak için elime alınca,
düşmanlarımdan öç alacağım, benden nefret edenlere karşılığını vereceğim.
Oklarımı kanla sarhoş edeceğim. Kılıcım öldürülenlerin ve tutsakların kanıyla,
düşman önderlerinin başlarıyla ve etle beslenecek.” (Tesniye 32:41-42)
"Tanrınız RAB mülk edinmek üzere gideceğiniz ülkeye
sizi götürdüğünde, önünüzden birçok ulusu -Hititler’i, Girgaşlılar’ı,
Amorlular’ı, Kenanlılar’ı, Perizliler’i, Hivliler’i, Yevuslular’ı, sizden daha
büyük ve daha güçlü yedi ulusu- kovacak.
Tanrınız RAB bu ulusları elinize teslim ettiğinde, onları
bozguna uğrattığınızda, tümünü yok etmelisiniz. Bu uluslarla antlaşma
yapmayacaksınız, onlara acımayacaksınız.
Kız alıp vermeyeceksiniz. Kızlarınızı oğullarına
vermeyeceksiniz; oğullarınıza da onlardan kız almayacaksınız.
Çünkü onlar oğullarınızı beni izlemekten saptıracak, başka
ilahlara tapmalarına neden olacaklardır. O zaman RAB size öfkelenecek ve sizi
çabucak yok edecek." (Tesniye 7:1-4)
“Eriha Kenti’nin kapıları, israilliler yüzünden sımsıkı
kapatılmıştı. Ne giren vardı, ne de çıkan. RAB, Yeşu’ya, “işte Eriha’yı,
kralını ve yiğit savaşçılarını senin eline teslim ediyorum” dedi. (israilli)
halk bağırmaya başladı, kahinler de borularını çaldılar. Boru sesini işiten
halk daha yüksek sesle bağırdı. Kentin surları çöktü. Herkes bulunduğu yerden
dosdoğru kente girdi. Böylece (israilliler) kenti ele geçirdiler. Kadın erkek,
genç yaşlı, küçük ve büyük baş hayvanlardan eşeklere dek, kentte ne kadar canlı
varsa, hepsini kılıçtan geçirip yok ettiler. Sonra kenti içindekilerle birlikte
ateşe verdiler. Ancak altını ve gümüşü, tunç ve demir eşyayı RAB’bin
Tapınağı’nın hazinesine koydular.” (Yeşu 6: 1-26)
“Bütün israil Ay kentine döndü ve ahalinin hepsini kılıçtan
geçirdiler ve o gün erkeklerden ve kadınlardan öldürülenlerin hepsi onikibin
kişiydi.” (Yeşu 8:24-26)
"Ve Yeşu o günde Makeda’yı aldı onları ve onda olan tüm
canları yok etti, artakalan kimse bırakmadı. Ve Yeşu ve kendisiyle beraber tüm
israil Makkeda’dan Libna’ya geçti ve Libna’ya karşı cenk etti onları ve onda
olan tüm canları yok etti, artakalan kimse bırakmadı.(…)
Ve Yeşu ve kendisiyle beraber tüm israil Libna’dan Lakiş’e
geçti ve Lakiş’e karşı cenk etti onları ve onda olan tüm canları yok etti, artakalan
kimse bırakmadı.
Ve Yeşu ve kendisiyle beraber tüm israil Lakiş’ten Eglon’a
geçti ve ona karşı cenk etti onları ve onda olan tüm canları yok etti,
artakalan kimse bırakmadı.
Ve Yeşu ve kendisiyle beraber tüm israil Eglon’dan Hebron’a
çıktı ve Hebron’un tüm kentlerini ve oradaki tüm canları yok etti, artakalan
kimse bırakmadı.
Ve Yeşu ve kendisiyle beraber tüm israil Debir’e döndü ve
tüm kentlerini ve oradaki tüm canları yok etti, artakalan kimse bırakmadı.
Ve Yeşu tüm diyarı, dağlık bölgeyi, güneyi, Şefela’yı ve
yamaçları ve tüm kralları vurdu israil’in Allahı Rabbin emrettiği artakalan
kimse bırakmadı ve tüm nefes sahiplerini yok etti. Ve Gazze’ye kadar, ve
Gibeon’a kadar tüm Goşen diyarını vurdu.” (Yeşu 10:28-41 den kısaltılarak
alınmıştır)
“işte Erden (Şeria) ırmağından batıya doğru büyük denize
(Akdeniz) kadar kırmış olduğum tüm milletlerin arazileri ile geriye kalan
milletlerin arazilerini boylarınız için miras olarak kurayla böldüm. (…) ve
Allahınız Rabbin size söylediği gibi onların ülkesini mülk edineceksiniz” (Yeşu
23: 4-5)
"Kral Ahaz’ın öldüğü yıl gelen bildiri:
Ey Filistliler, sizi döven değnek kırıldı diye sevinmeyin.
Çünkü yılanın kökünden engerek türeyecek,
Onun ürünü uçan yılan olacak.
Yoksulların en yoksulu doyacak, Düşkünler güvenlikte
yatacak.
Ama sizin kökünüzü kıtlıkla kurutacağım,
Sağ kalanlarınız da ölecek.
Ulumaya başla ey kapı! Ey kent, feryat et! Ey Filistliler,
eridiniz baştan başa.
Kuzeyden toz duman yükseliyor,
Düşman askerleri sıra sıra geliyor.
O ulusun elçilerine ne yanıt verilecek? "RAB Siyon’un
temelini attı,
Halkının düşkünleri oraya sığınacak" denecek."
(Yeşaya 14:28-32)
"Ey uluslar, işitmek için yaklaşın! Ey halklar, kulak
verin!
Dünya ve üzerindeki herkes,
Yeryüzü ve ondan türeyenlerin hepsi işitsin!
RAB bütün uluslara öfkelendi, Onların ordularına karşı
gazaba geldi.
Onları tümüyle mahvolmaya,
Boğazlanmaya teslim edecek.
Ölüleri dışarı atılacak, Pis kokacak cesetleri;
Dağlar kanlarıyla sulanacak." (Yeşaya 34:1-3)
"Ben, Her Şeye Egemen RAB, Gazaba geldiğim, öfkemin
alevlendiği gün
Gökleri titreteceğim, yer yerinden oynayacak.
Herkes kovalanan ceylan gibi, Çobansız koyunlar gibi halkına
dönecek,
Ülkesine kaçacak.
Yakalananın bedeni delik deşik edilecek, Ele geçen kılıçtan
geçirilecek.
Yavruları gözleri önünde parçalanacak, Evleri yağmalanacak,
Kadınlarının ırzına geçilecek." (Yeşaya 13:13-16)
"Ey Filist ülkesi Kenan, RAB’bin yargısı sana karşıdır.
Hepinizi yok edecek RAB, Ülkede yaşayan kimse kalmayacak." (Sefanya 2:5)
"insanoğlu, Egemen RAB şöyle diyor: Her çeşit kuşa ve
yabanıl hayvana seslen: ‘Sizin için hazırlayacağım kurbana, israil dağları
üzerindeki büyük kurbana gelin, her yandan toplanın! Orada et yiyecek, kan
içeceksiniz.
Başan’ın besili hayvanlarının -koçların, kuzuların,
tekelerin, boğaların- etini yiyip kanını içer gibi yiğitlerin etini yiyecek,
dünya önderlerinin kanını içeceksiniz.
Sizin için hazırlayacağım kurbandan doyana dek yağ
yiyeceksiniz, sarhoş oluncaya dek kan içeceksiniz.
Soframda atlardan, atlılardan, yiğitlerden ve her çeşit
askerden bol bol yiyip doyacaksınız. Egemen RAB böyle diyor" (Hezekiel
39:17-21)
"RAB’bin Musa’ya verdiği buyruk uyarınca, Midyanlılar’a
savaş açıp bütün erkekleri öldürdüler.
Öldürdükleri arasında beş Midyan kralı -Evi, Rekem, Sur, Hur
ve Reva- da vardı. Beor oğlu Balam’ı da kılıçla öldürdüler.
Midyanlı kadınlarla çocuklarını tutsak alıp bütün
hayvanlarını, sürülerini, mallarını yağmaladılar.
Midyanlılar’ın yaşadığı bütün kentleri, obaları ateşe
verdiler.
insanları, hayvanları, yağmalanmış bütün malları yanlarına
aldılar.
Musa, Kâhin Elazar ve topluluğun önderleri onları karşılamak
için ordugahın dışına çıktılar.
Musa savaştan dönen ordu komutanlarına -binbaşılara,
yüzbaşılara- öfkelendi.
Onlara, "Bütün kadınları sağ mı bıraktınız?" diye
çıkıştı,
"Bu kadınlar Balam’ın verdiği öğüde uyarak Peor
olayında israilliler’in RAB’be ihanet etmesine neden oldular. Bu yüzden RAB’bin
topluluğu arasında ölümcül hastalık başgösterdi.
Şimdi bütün erkek çocukları ve erkekle yatmış kadınları
öldürün.
Yalnız erkekle yatmamış genç kızları kendiniz için sağ
bırakın." (Sayılar 31:7-18)
kuranı kerimden daha sert şeriat kuralları olan kitaptır. bu kitapta peygamberleri sahtekar yalancı hırsız düzenbaz olarak bile tanımlamaktadır. ama gerçekten sürükleyici ve mitolojik olayların çokca söylene geldiği kitaptır.
Aglama duvari nin dibindeki yahudi mescidinde papirüse yazılmış çok eski bir tevrat vardir. Camın icindeki bu tevrat rulo halinde ve cevrilerek okunuyor.
Peygamber olarak gördükleri kişinin ensest ilişki yaşadığını iddia eden kitap. Porno endüstrisinin ensest ilişkiyi normalleştirmeye çalışmasının nedeni bu iğrenç inançları mı diye acaba diye düşünüyorum.
Bahsettiğim kısımları şuraya bırakıyorum:
Lut ile Kızları
30 Lut Soar'da kalmaktan korkuyordu. Bu yüzden iki kızıyla kentten ayrılarak dağa yerleşti. iki kızıyla birlikte bir mağarada yaşamaya başladı.
31 Büyük kızı küçüğüne, “Babamız yaşlı” dedi, “Dünya geleneklerine uygun biçimde burada bizimle yatabilecek bir erkek yok.
32 Gel, babamıza şarap içirelim, soyumuzu yaşatmak için onunla yatalım.”
33 O gece babalarına şarap içirdiler. Büyük kız gidip babasıyla yattı. Ancak Lut yatıp kalktığının farkında değildi.
34 Ertesi gün büyük kız küçüğüne, “Dün gece babamla yattım” dedi, “Bu gece de ona şarap içirelim. Soyumuzu yaşatmak için sen de onunla yat.”
35 O gece de babalarına şarap içirdiler ve küçük kız babasıyla yattı. Ama Lut yatıp kalktığının farkında değildi.
36 Böylece Lut'un iki kızı da öz babalarından hamile kaldı.
37 Büyük kız bir oğlan doğurdu ve ona Moav adını verdi. Moav bugünkü Moavlılar'ın atasıdır.
38 Küçük kızın da bir oğlu oldu ve adını Ben-Ammi koydu. O da bugünkü Ammonlular'ın atasıdır.
hz. musa'nın beş kitabı olarak bilinir. orijinal hali ibranice yazılmıştır. tanrı tarafından musa'ya gönderilmiştir.
5 bölümden oluşur;
(bkz: tekvin ya da yaratılış): dünyanın ve insanın yaratılışını, cennetten kovuluşu, nuh tufanını, ibrani halkının ataları olan ibrahim, ishak, yakup ve yusuf'u anlatır
(bkz: çıkış) : yahudi halkının musa önderliğinde mısır'dan çıkışını ve 40 yıl boyunca sina çölünde dolaşmasını, on emrin indirilişini, temel yasaların kabulünü anlatır.
(bkz: levililer) : harun'un oğullarının kâhin atanmasını ve eski israil'in tapınma düzenini anlatır.
(bkz: sayılar) : israil halkının sina dağı'ndan göçüp kenan ülkesinin doğu sınırına varıncaya kadar başından geçenleri anlatır. ayrıca kenan sınırında tanrının musa aracılığıyla verdiği yasaları içerir.
(bkz: tesniye) : musa'nın ölümünden önce moav çölü'nde halkına verdiği öğütleri içerir.
ayrıca müslümanlar tevrat'ı kutsal kabul eder ancak zamanla tahrif edildiğine inanırlar.
ne ki allah tevrat'ı, zebur'u (burası biraz karışık), incil'i (daha da karışık) gönderdi, şimdi de bana kuran'ı gönderdi hesabı...
kuran'a bakarsak, tevrat, zebur, incil aynen geçerlidir, kuran onların tasdikleyicisidir. uymayan taraflar için papazlar, hahamlar "dillerini eğip bükmektedirler". muharref iddiaları sonraki dönemlerin işidir.
kuran'a baktığımızda peygamber'in tevrat'ta geçen kıssalardan haberdar olduğunu görürüz. tutarsızlıklar vardır ama o kadarı olur kulaktan dolma öğrenilen şeylerde...
fakat o kadar... ne eski ahit'in, ne yeni ahit'in yapısını anlamadığı, kendi yazdığı eski arap şiiri ve güncel arap gelenekleri kapsamındaki kitapla farkını anlamadığı anlaşılıyor. kuran'ın üslubu diğerlerinden çok ama çok farklıdır. diğerlerinde bir "dış anlatıcı", tarih kitabı gibi, şu oldu, bu oldu derken, kuran'da konuşan bizzat tanrıdır. her ne kadar o konuda bazı sıkıntılar var ama girmeyelim...
anlatım tekniği açısından eski ahit'le yeni ahit birbirine çok daha fazla benzer çünkü aynı geleneğin insanları tarafından yazılmışlardır. ancak ikisindeki tanrı anlayışı arasında uçurumlar vardır. kuran'ın tanrısı ise ikisinin arasında bir yerde görünüyor. tevrat'ın tanrısı çok sinirli, habire katliam ve ölüm emreden bir tanrıdır, yeni ahit'in tanrısı ise çok daha müşfiktir.
ister eski ahit'i okuyun, ister yeni ahit'i, göreceğiniz şu olur: ikisi de çok sayıda farklı yazarların elinden çıkmış metinlerdir. hele ki eski ahit yüzyıllar boyunca ekleme yapıla yapıla son haline gelmiştir. orada 10 emri de bulursunuz, yüzyıllar sonra yaşanmış babil sürgününü de...
bu noktada "muharref" iddiaları boşlukta kalıyor. çünkü bir metne "muharref" diyebilmek için bir aslının olması, sonra değiştirilmesi gerekir. oysa hem eski ahit, hem yeni ahit zaten eklektiktir, neyin muharrefi?
"muharref" bir kitap da eklemeler, çıkarmalar, değişiklikler beklenebilir. fakat orjinal üslubun, anlatım tarzının, ana mesajının baştan aşağı ve kendi içinde bile sayısız tutarsızlıkla değiştirilmesi aşırı bir iddia olur. neden böyle yapsınlar? kasıtlı bir değiştirme gayretine girilse, orjinal üslup olabildiği kadar korunmaya çalışılır ki fark edilmesin. hayır, madem ki tanrı kuran'da olduğu gibi kullarına kendisi sesleniyor, neden eski ahit'te ve yeni ahit'te (isa'nın tanrı olduğu iddiasını bir yana bırakırsak ki öyle olsa bile yine dış anlatıcı devrede) asla böyle bir tutumu yok? neden kimliği belirsiz bir "dış anlatıcı" topa giriyor? madem tanrı kullarına şahsen sesleniyor, eski ve yeni ahit'te de öyle yapması gerekmez miydi? diyelim ki "orjinallerinde"(!) öyle yaptı, yahu tahrif edeceğim derken sesleneni bile değiştirip, yerine kim olduğu bilinmez bir "dış anlatıcı" koymak aşırı bir tutum değil mi? hele ki yeni ahit dört farklı dış anlatıcının birbiriyle tutarsız olarak anlattığı bir hayat hikayesi ve üstüne bazıları isa'yı bile görmemiş bazı havarilerin mektupları ve işlerinden ibarettir. tahrif yapacaksan neden allah'ın ayetlerini, dört farklı dış anlatıcı tarafından yazılmış bir hayat hikayesine döndüresin?
gerçek şu: bu kitaplar daha en baştan beri eklektik olarak yazıldılar, kuran örneğinde olduğu gibi bir kişi tarafından yazdırılmadılar. "orjinalleri" hiçbir zaman var olmadı.
kuran'da kitabı koruma taahhüdü de vardır. tanrı'nın neden önceki kitaplarını korumak gibi bir taahhüde girmediği ama kuran'ı korumayı taahhüt ettiği de müminlerin makul bir cevap veremediği sorulardandır.