Dramın babasıdır. Insanın ılıklerıne kadar sızı ve acı dolar. Yenı sunnet olmusken futbol oynarken cocugun bırı abanarak vurdu ve ortaya karısık bır yere geldı. Acıdan yandım kavruldum resmen orada. Hemen ıse gecer dedıler, gıttım kuytuya sakıncane ısedım ve acı azaldı. Mucızeydı adeta, o an nırvanaya ulastıgımı hıssettım.
Oktay (Ne adını, ne yüzünü, ne çektirdiği acıyı hiç unutmayacağım.) denen annesini çok sevdiğim, hıyar kere hıyar, top tam yere değmişken 1 (bir) metreden, yukarıya doğru bir vurdu ve tam isabet aldı oram.
Kasıldım.
Kasılma, uyuşmaya dönüştü.
Anlık bir olay belki...
Oktay denen itlerden türemiş, insan görüntüsündeki yavuşak koltuğuma girdi, sırtlarcasına, - işe birader, diyor.
O anki kusma isteği, o anki .çma isteği.
O anki, oktay'ın ağzını burnunu dağıtma isteğinden, öyle ağır basıyor ki...
Baktım. işiyorum.
işeyebiliyorum.
Neden işiyorsam?
Bir daha baktım. Lisenin bahçesinde, herkesin önünde işiyorum.
Baktım. Sevgilim ortalıkta değil.
Artık, testislerimdeki acının bedenimi terk etmesinden mi, sevgilimin beni görmemiş olmasının rahatlığından mı bilemiyorum, 1 (bir) dakika sonra maçın içindeydim.
Şimdi düşünüyorum da Gençlik insana, her acıyı arsızca yenebilme olanağı sunuyor.