Yok, kadınlar çok değerliymiş, kadın (kendi isteği-iradesi olmayan) çiçek - ben de kafama göre takılmaya hakkı olan bahçıvanım, gizlenmesi gerekendir. Ya da karşıt kesimimizin ''laiklik'' diye kadınları tamamen soyup orospulaştırmaları yok mu... Kadın ya tepeden tırnağa kadar örtülü ya da tamamen çıplak mı dolaşmalı illa? Her iki durumda bize zulüm ediyorsunuz, her iki durumda dayatma var, olmaz olsun böyle değerler, rahat bırakın artık bizi, azcık kendinize çeki düzen verin, biz bir şekilde her taraftan gelen (din vs laiklik) dayatmaları olmadan da doğru yolunu buluruz. Bana göre doğrusu ise - ikisinin ortası.
kadının örtünmekle yükümlü olduğu durum olmasının yanı sıra,
(ne kadar farkındalar bilmiyorum ama) allah huzurunda " erkeklerin de gözlerinden imtihan oldukları durum."
(erkeğin de kadının gibi tesettür mecburiyeti var belli ölçüde ancak bu konuda daha çok kadın tesettürü akla geliyor. )
kadınlığa değil kadınsılığa karşı gelenek. genelde modern insanlar tesettürü kadınlığı aşağılayan, engelleyen bir şey olarak görüyorlar. bu iki kavramın ayrımını yapamadıkları için zuhur ediyor bu problem.
tesettürlü bir hanımın bacak bacak üstüne atıp son derece özgür şekilde, güzel makyajı ve şık giysileriyle beş tane beyin olduğu bir stüdyoda gayet rahatça konuşması o felsefeyle ters. eğer tam uygulanacak ise kadının sesini bile başka erkeklere duyurmaması, ortalarda fazla görünmemesi gerekiyor.
tanım: tartışıla tartışıla bitirilemeyen, her fırsatta hortlatilan; yurdumun ezeli ve ebedi sorunsali.
Bahtiyardır o adam ki; refika-i ebediyesini kaybetmemek için sâliha zevcesini taklid eder, o da sâlih olur.
Hem bahtiyardır o kadın ki; kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur; saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır.
Bedbahttır o adam ki; sefahete girmiş zevcesine ittiba eder; vazgeçirmeye çalışmaz, kendisi de iştirak eder.
Bedbahttır o kadın ki; zevcinin fıskına bakar, onu başka bir surette taklid eder.
Veyl o zevc ve zevceye ki; birbirini ateşe atmakta yardım eder. Yani; medeniyet fantaziyelerine birbirini teşvik eder.
Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. Çünki kadınlar hilkaten zaîf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale maruz kalmamak için, fıtrî bir meyli var.
Hem kadınların on adedden altı-yedisi ya ihtiyardır, ya çirkindir ki; ihtiyarlığını ve çirkinliğini herkese göstermek istemezler. Ya kıskançtır; kendinden daha güzellere nisbeten çirkin düşmemek veya tecavüzden ve ittihamdan korkar, taarruza maruz kalmamak ve kocası nazarında hıyanetle müttehem olmamak için, fıtraten tesettür isterler. Hattâ dikkat edilse, en ziyade kendini saklayan ihtiyarlardır.
Ve on adedden ancak iki-üç tanesi bulunabilir ki; hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sıkılmasın. Malûmdur ki; insan sevmediği ve istiskal ettiği adamların nazarından sıkılır, müteessir olur. Elbette açık-saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığı nâmahrem erkeklerden onda iki üçü varsa, yedi sekizinden istiskal eder.
Hem tefahhuş ve tefessüh etmeyen bir güzel kadın, nazik ve seriü't-teessür olduğundan, maddeten tesiri tecrübe edilen belki semlendiren pis nazarlardan elbette sıkılır. Hattâ işitiyoruz; açık-saçıklık yeri olan Avrupa'da çok kadınlar, bu dikkat-i nazardan sıkılarak, "Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar" diye polislere şekva ediyorlar.
Demek medeniyetin ref'-i tesettürü, hilaf-ı fıtrattır. Kur'an'ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymetdar birer refika-i ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve manevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor.
Hem kadınlarda, ecnebi erkeklere karşı fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise, fıtraten tesettürü iktiza ediyor. Çünki sekiz dokuz dakika bir zevki cidden acılaştıracak sekiz dokuz ay ağır bir veled yükünü zahmet ile çekmekle beraber, hamisiz bir veledin terbiyesiyle sekiz dokuz sene, o sekiz dokuz dakika gayr-ı meşru zevkin belasını çekmek ihtimali var.
Ve kesretle vaki olduğundan, cidden şiddetle nâmahremlerden fıtratı korkar ve cibilliyeti sakınmak ister. Ve tesettür ile nâmahremin iştihasını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek, zaîf hilkati emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kal'ası çarşafı olduğunu gösteriyor.
Mesmuatıma göre: Merkez ve payitaht-ı hükûmette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gayet âdi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayâsız yüzlerine bir şamar vuruyor!..
"Mesmuatıma göre: merkez ve payitaht-ı hükûmette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gayet âdi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayâsız yüzlerine bir şamar vuruyor."
Çok değerli (!) Said nursi hazretleri bu paragrafta ideolojisini belli ediyor. Kundura boyacısı diyerek toplumsal hiyerarşiyi kutsadığını gösteriyor.
Bu çomarın yazdığı kitap ne ki türban o olsun. Türban denilen şeyin dinde yeri yok ve olmadı da imkansız. Aksini iddia eden tanrıyla alay ediyordur çünkü tanrı akıl ve mantık dışı emirleri olmayandır. Saçını örtmekle neyi koruyorsun birader akıl hastası mısın?. Eğer bu bir simgeyse bunu baş örterek belli etmene gerek yok sen putperest misin?.