ülkemizin içler acısı halini gösteren kısa bir özettir sadece. susurluk kazasında aynı araçta polis milletvekili ve mafyanın bulunması yüzünden yıllarca başka konu konuşulmadı. şimdi ise sanki bir devlet değil de terörist gruplar gibi silah ve gerilla transfer eden bir ülke haline geldik. ve bu olayların başında da bizi halk seçti her şeyi yapmak bize selbes diyen başbakan var. ama allahtan savunmaları var.
(bkz: kompulo yapıldı ühühü)
(bkz: arkasında israil var ühühü)
(bkz: arkasında amarıka var ühühü)
bir güce karşı şeriatçı grupları desteklemekten şimdiye kadar hiçbir toplum fayda görmemiştir. pakistan, afganistan, iran gibi örneklerden anlaşılacağı gibi şeriatçı gruplar eninde sonunda kendisini besleyen eli ısırırlar. aynı şeyi tekrar edip de farklı bir sonuç beklemek ise düpedüz aptallıktır.
üstüne üstlük bunu böylesine acemice yapmak... yüzüne gözüne bulaştırmak... bunlara söylenecek söz bile yok.
bu sular tehlikeli sular. düzgün yapamazsan adamı uluslararası mahkemeye çıkarırlar. nitekim bm rahatsız olduğunu dile getirdi bile.
artık üç kuruşluk adamlar da dış politika hakkında ahkam kesiyor amına koyayım. sonra diyorlar ki vay niye küfür ediyorsun. nasıl etmeyeyim. lafa bak aq, mit korumuş silahları. avm güvenlikçileri mi koruyacaktı? böylelerine laf anlatmak ne kadar boş bir çaba olsa da yine bile bile lades yapalım.
öncelikle;
devletler arasında dostluk, kardeşlik, kan bağı gibi bireysel değerler yoktur. azerbaycan-türkiye-pakistan ilişkileri de buna dahildir. gerektiği zaman bir ülkeye diğerinden daha fazla destek verirsin. onun politikalarını desteklersin ancak bu kardeşliğe değil, tamamen çıkar ve menfaat ilişkisine dayalıdır. ticarette olduğu gibi. örneğin bugün arabistan ile aynı politik zeminde çıkar birlikteliği yaparsın, eş güdümlü siyaset izlersin, ancak menfaatlerin çatıştığı noktada farklı politika uygularsın. örnegin 2003 tezkere meselesi gibi. devlet meseleleri menfaat üzerine kuruludur ve sinsidir. öyle bir adım atarsın ki geri dönemezsin bazen. rusya'nın suriye meselesinde geri adım atamaması gibi.
sanılmasın ki suriye meselesinde hükümetin aldığı karardan ötürü muhalifler desteklenmekte. devleti hükümet tek başına yönetmez. o sistemin arkasında müsteşarlar, stratejistler, her türlü dalavereye karşı akıl yürüten, bilgiyi işleyen, geçmiş ile geleceği kurgulayan bir dünya yetişmiş ve yetiştirilmekte olan insan mevcut. insan bireysel olarak unutur ancak devlet aklı bin yıllıktır, unutmaz. 100 yıl önce yaşanmış bir meselenin cevabı 100 yıl sonra zamanı gelmişse verilir.
suriye bugün yıllarca ülkemize karşı yaptığı dalaverelerin karşılığını almakta. ve bunu her ülke yapar. bir koordinasyon sağlanmış, suikast için tüm hazırlıklar yapılmış, çevresel etkenlerin tamamı buna hazır iken biz niçin geri duralım? bazen öldürmek gerekir. dünya, hayallerimizi yansıttığımız pembe, mavi, sarı, yeşil renkler ile bezenmiş resimler gibi değil maalesef. çıkarın neyi gerektiriyorsa onu yaparsın. mesela ingilizlerle tarihimize yüzeysel olarak bakalım. rus savaşları için sürekli ingilizler bize maddi yardım yapmaktaydı. ilişkilerimiz dönem dönem çok iyiydi. sonra kötüleşti. neredeyse her cephede kendileri ile savaştık. sadece onlarla da savaşmadık, müttefikleri ile de. bugünkü ilişkimize baktığımız zaman ingiltere ile stratejik işbirliği yapıyoruz. ilişkilerimizin ilk başladığı 250 yıl önceki dönemlerde olduğu gibi devam etmekte. ancak onlar bizim, biz de onların açığını beklemekteyiz. ama günü gelmişse ingiltere ile savaştığımız o karanlık yılların hesabı da sorulur.
yukarıda da söylediğim gibi, suriye devleti tarihin derinliklerinde yaptıklarının cevabını bir şekilde hem alıyor hem de çıkarlarımıza göre ortamı devşiriyoruz. önümüzde yeni bir sistem kuruluyor ve bu sistemin ülkemizin çıkarlarına göre kurgulanması için türk devleti o bölgede mücadele etmekte.
şimdi şu tır meselesine gelecek olursak;
bu silah sevkiyatları rutin bir işlemdir. fakat malum sebeplerden ötürü fethullahçı kontrgerilla mevcut hükümeti hem içeride hem uluslararası arenada zora sokmak için bu durumu açığa çıkardı. bu bir hükümet meselesi değildir. bu bir devlet politikasıdır ve bunu açığa çıkaran yetkililer kesinlikle en ağır şekilde cezalandırılmalılar. bu şahıslar bundan yüz yıl önce böyle bir işe kalkışmış olsalardı kesinlikle idam edilirlerdi. her neyse.
amerika birleşik devletleri afganistan savaşında ruslara karşı çarpışmaları için el kaide örgütünü yaratmadı mı? bakın mevcut bir örgüte silah sevkiyatı yapmaktan öte, adamlar orada terör örgütü kuruyor. neden? çünkü çıkarları bunu gerektiriyor. yunanistan dhkp-c militanlarının neden topraklarında kalmasına izin veriyor? çünkü devlet politikası bunu gerektiriyor. her şeyi geçtim de, pkk'yı destekleyen ülkeleri saysam burdan new jersey'e yol olur. ha pkk demişken, bu beşar esed'in babası yıllarca kendi topraklarında pkk militanlarını beslemedi mi? besledi. şimdi de oğlu karşılığını alıyor. böyledir bu işler.
sayın efkan ala dedi ki; "orada türkmenler var. onlara götürülen yardımdır. herkes işini bilecek"
evet kesinlikle, aynen öyle. hani buralarda türk milliyetçiliğiyle övünen birkaç aptal vardı, neden görmüyorlar bunu. haha, lan gerçi bunlar başkürtistan adını duyunca direkt küfreden tipler. amına kodumun aptalı nerden bilecek ki onun bir türk cumhuriyeti olduğunu. hayır bu olay yaşandığı için verdim bu örneği. işte milliyetçiliği bundan ibaret olan hanzoloslar kalkıp dış politika hakkında ahkam kesiyor. sadece muhalifler değil, türkmenlere de silah sevkiyatı yapılmakta. sayın bakanın dediği gibi, herkes işini bilecek. siz de bu işleri bırakın siktirin gidin kız arkadaşınızla falan mesajlaşın.
bazı malların silah yüklü tırın tespit edilmesiyle kudurmasına yol açan korumadır. 2 tane koyun güdemeyen ahmet davutoğlunu ve çevresini arka çıkmaya çalışacağım diye takla üstüne takla atan dangalakaları görmek üzücü müdür trajikomiktir anlamak zor. kendi ülkesinde devlet krizi sürerken sınırlarımız dışında kalmış grup ve milislere yardım etmeye çalışmak ayranı yok içmeye tahterevanla gider sıçmaya deyimini akla getirir. ama işte yüce dünya lideri başbakanımız anlattığı gibi türkiye o kadar güçlü ki dünyadaki herkese gücü yeter olm kimse bizi durduramaz.
bir takım sikilmişlerin hala "ülkenin çıkarları" diyerek savunmaya çalıştığı puştluk.
adamın kullandığı argümana bak. insan unuturmuş, devlet unutmazmış.
peki şimdi diyelim ki devlet, bu esad'ın babası olan hafız esad'ın, zamanında abdullah öcalan'ı bekaa vadisinde tuttuğunu unutmadı ve bu yüzden suriye'den intikam almaya çalışıyor.
peki kıbrıs barış harekatı'na kaddafi'nin verdiği desteği nasıl unuttu, he pezevenk?
peki devlet bu silah yolladığı el kaidelilerin istanbul'un göbeğinde yaptığı saldırıları ne çabuk unuttu?
hani devlet aklı bin yıllıktı?
sikerler öyle devlet aklını, müsteşarları, stratejistleri.
esad teröristlere karşı mücadele veriyor. eğer bir devrim yapacaksan kalkıp yanına terör örgütlerini alarak, abd'yi, mossad'ı, mit'i alarak yapamazsın.
devrim yapacaksan yanına sadece halk desteğini alırsın ve eğer zorundaysan bağımsız şekilde silahlanırsın. aksi halde sana devrimci değil terörist derler.
gezi parkında polislere karşı direnen insanlara terörist muamelesi yapan ibnelerin şimdi el kaidelileri devrimci gibi görmesi de başka bir köpeklik örneği.
burada devletin yapmaya çalıştığı, sadece amerikan kuklacılığıdır.
abd ile olan ilişkilerin bozulmaması adına, bu kadar insanın birbirini öldürmesini göze almak, politikaya ne kadar sığar bilmem ama insanlığa sığmadığı kesindir.
egosundan taviz vermemek için insanlığından taviz vermek ise en hafif tabirle şerefsizliktir. bilmem anlatabildim mi.