terörün en büyük kuvveti bireyler de ve toplumlar da kaos yaratmaktır. kendi bununla motive eder. koas ortamları devletleri istikrarszlığa götürür. modern devletlerin tahammül edemediği en önemli şey istikrarsızlıktır. çünkü bu tür ortamlarda yatırım olmaz. liberal kapitalizm istikrardan yanadır. devlette bu istikrarı sağlamak zorundadır.
dünya da ki süper güçleri diye sınıflandırılan devletler, kendi çıkarları için çeşitli ülkelerde(özellikle soğuk savaş döneminde başlamıştır. soğuk savaş sonrası ise terör olayları tavan yapmıştır.) kaos yaratmak amacıyla şiddet yanlısı gruplara lojistik destek sağladıkları bilinmektedir. bunun en büyük örneği yakın zamana kadar abd nin desteklediği talibandı. daha sonra bu terör örgütleri kendilerini güçlendirdikçe ve güçler dengesinde kendilerine yer buldukça destek aldıkları kurumlardan ayrılmaya başladılar. bu durum onları finanse eden devletleri rahatsız etti. ama birşey yapamıyorlardı çünkü hala işlerine yarıyorlardı. daha sonra bu terör örgütlerinin büyük devletlere de karşı olmasıyla birlikte bu devletler de bu terör örgütlerini yok etmeye başlamıştır. ama karşılarında çok dağınık ve aslında bir o kadar disiplinli ve katı bir örgüt olduğu için bunu şimdilik başarabilmiş değillerdir. olanlar sadece sivil insanların ölümü ile sonuçlanmaktadır.
terör örgütleriyle devlet arasında ki bir diğer bağlantıda, devletlerin bazen bu örgütler sayesinde kendi meşruluğunu sağlamalarıdır.
dünya ve toplumlar şimdi bu terör örgütlerine getirilen önlemlerle kendilerini yeniden şekillendirmeye başlamıştır. gererkirse bireyin negatif hakları dahi devlet tarafından ihlal edilebilir konuma gelmiştir. bu durum bireyin özgürlüğünü kısıtlamakta, iktidarın da meşruluğunu arttırmaktadır.
konuyla iligi olarak v for vendetta filmi seyredilebilir.
biraz dünya gündemini takip eden insanın fikir belirtmek için strateji uzmanı olmasına gerek yoktur. çünkü insanın yaşadığı hayat zaten belirlenen stratejilerin kesiştiği noktadır.
büyük imparatorlukların ve yönetimde tek kişi hakimiyetli devletlerin sona ermesiyle kurulan halka dayalı cumhuriyet devletlerinin egemen olduğu bir dünya da siyaset yapma ve diplomasi tarzı da büyük değişimlere uğramıştır. bilimin ve teknolojinin gelişmesi her alanda olduğu gibi siyaset ve diplomaside de kendini göstermiş ve bu alanlardaki uygulanabilir seçenekleri artırmıştır.
sözgelimi eskiden baskıyla asimile edilen toplumlar bugün kitle iletisim araclari ile ve toplumların (değişime kapılması ve değişmek istemesi sonucu) kendi istekleriyle asimile edilmektedir. ve yine ne kadar toprak kazanırsan o kadar güçlü olursun gibi anlayışlar yerini askeri, teknolojik ve ekonomik güce ve de jeopolitik, jeostratejik konum gibi önemli olgulara bırakmıştır.
yaşadığımız bu çağda psikolojik savaşın önemi de büyük oranda artmıştır. psikolojik savaşlarla yönetimler devrilmiş hatta ülkeler parçalanmıştır. psikolojik savaş için bir tanım yapacak olursam; saldırılan hedef ve toplumların her türlü direncini kırmak için kullanım amacına göre zarar verebilecek her türlü savaş faktörlerinin yanı sıra yapılan eylemlerdir.
psikolojik savaşta kullanılan en önemli faktörler; kitle iletişim araçları, sosyal ve ekonomik ambargolar, iç karışıklar çıkartma, fiziksel, kimyasal ve biyolojik saldırılar, asimile politikaları vb.dir.
bu faktörlerden biri olan iç karışıklar çıkarmayı incelersek; bu faktörü uygulamada amaç, toplumu gruplara ayırmak ve birbirlerine karşı kin duymalarını sağlamaktır. bu faktör genellikle kozmopolit toplumlarda başarılı olmaktadır. fakat dünyanın küreselleşmesi sonucu insanlığın başlı başına kozmopolit bir toplum haline gelmesi bu faktörün dünyada insanlık kavramının alt birimleri olan millet ve toplumları birbirine düşürmede kullanıldığını da söyleyebiliriz. bu faktör çıkarlar doğrultusunda güçlü olanın daha güçlü olabilmek için uyguladığı ve yine dünya toplumlarına şirin gözükmek adına gizlilik içinde yürüttüğü eylemdir. lakin bu yöntemle toplumları birbirine düşüren büyük güç ardından toplumlar arasında arabuluculuk yaparak onları barıştırır ve bu yaptığından dolayı o iki toplumun sempatisini kazanır.burada büyük gücün büyük kazançları vardır.
bu faktörü uygulamak için büyük güçler piyasa taşeron ekipler sürerler. bu taşeron ekiplerin eylemlerine terör, ekip üyelerine de terörist yakıştırması yine büyük güç tarafından yapılmıştır.
önceleri de gördüğümüz bu 21.yy oluşumu terör örgütleri lokal olarak yaptığı eylemleri son yıllarda küreselleşmenin de etkisiyle dünyanın her yerinde yapmaya başlamıştır.
neredeyse her gün meydana gelen ve sonucunda insanların büyük zararlar gördüğü eylemler bir gruba, topluma, din' e mal edilerek, mal edilen grup, toplum ve din' e tepki duyulması büyük gücün çıkarları doğrultusunda hedeflenilir.
tüm bu faaliyetlerde büyük gücün çıkarı ne diye sorulacak bir soruya verilecek cevap şudur;
karışıklık çıkartılan yerde refah olmayacağı gibi saldırılara maruz kalan kalan devlet ve halkların uğraştığı sorunlar artacak ve devlet ve halklar ekonomik, politik, askeri alanlarda daha yavaş ilerleme kaydedecekler ya da hiç ilerleme kaydetmeyeceklerdir. bu ülkelerin turizmi dolayısıyla ekonomisi ve imajı zarar görecektir. karışıklığı meydana getiren büyük güç ya da güçler karışıklığı çıkartmada kullandığı faktörleri geri çekme kabiliyetine sahip oldukları için karışıklığı ortadan kaldırabilecek güç ve güçler olacaktır. dolayısıyla karışıklığa maruz kalan ülkelerin çalacağı tek kapı ve muhtaç olduğu tek sahip.