internetten dizi indirme kapasitem olmadığı için cnbc-e den takip ediyordum, birinci sezon'u şeyapıyorum ikinci sezondaki arkadaşların dibi düşebilir.
birinci sezonun ikinci bölümünde dedim tamam, ben artık şu diziyi izlerken haz alamıcam. yani sen sarah conner'sın, gitmişin 2007'ye 2 sene önce kanserden ölmüşsün ama 2007'de geziniyosun, sonra kalkıp neymiş efendim 11 eylül'de olsaydım kıyamet geldi zannederdimmiş, lan peşinden robot gönderiyolar biri gidiyo biri geliyo ne diye dizinin o yarım dakikalık yerinde tüm seriyi bok ediyosunuz lan, her şeyi geçtim yani şu pozisyonda, las vegas mı lan bu terminator bu, bağımsızlık beklemiyorum ama sarah conner'san kır dizini bekle oğlunun başında lan hiç değilse 11 eylül'den kıyamet günü diye bahsetme. bi anda tüm savaş gerekçelerini haklı mı çıkardın sen şimdi nabıyon sen o sırada yasa dışı fantastiklikler peşindesin gelecekte oğlun bölüm sonu boss'u olcak onlarla uğraş ne bileyim, uyar oğlunu kesişmesin cameron'la sana ne 11 eylül'den, zaten o john conner'ın yalaklığı bi gün sonu olucak ama. edward furlong'a, christian bale'e verilmiş rolü sen o yalak eşek sıpasına verirsen ne olur, valla cameron sen de olmasan hiç umrumda olmaz ama, linda ablanın arnold valinin hatrına işte.
sarah connor'un sürekli mini etekle arz-ı endam eylediği dizi. biz yıllar içinde sarah connor'u yüreğimize basmışız. annemiz, kız kardeşimiz olarak görmüşüz zamanla sarah connor ablamızı. ama gel görelimki sarah ablamızın sürekli über mini eteklerle dolaşması, hafif meşreplik hatta kaşarlık belirtileri göstermesi bizleri de rahatsız etmiyor değil. john connor desen gelecekten kendisini korumak! için taş gibi bir hatun göndermiş, ona yalanmakta. yani dizinin hali perişan herkes sapıtmış durumda.
zavalli amerikan halkina yutturulmus basarisiz bir terminator dizidir. isin enteresanligi ise insanlarin bir konsantre seklinde bu gercek dunyadan uzak robotlu diziyi izlemeleridir.
orta karar bi ilk sezondan sonra yapımcıların dizinin seviyesini daha da aşağı çekmeye karar verip güdük bi hale soktukları dizi.
niye böyle bi karar aldılar acaba bilmiyorum. ilk sezonun ratingleri mi istediklerinden düşük çıktı, seyircinin diziye ilgisini mi yeterli bulmadılar diye soruyorum.
ama dizinin ratinglerini arttırmak için kaliteyi daha ön plana alabilirlerdi. bunu seçmemiş olmalarına sebep olarak "bu dizinin alıp alabileceği en fazla seyirci sayısı budur, zaten bizi sadece terminator fanatikleri seyrediyor, boşver sıçsak seyrederler" dediler sanırım.
ikinci sezonun ilk beş dakikasında yaşadığım işkenceyi başka dizide yaşamadım yemin ederim. daha sadece o beş dakika içinde dizinin ikinci sezonda nasıl şekilleneceğini bize gösterdiler. bitmek bilmeyen kötü bi şarkı eşliğinde, slow motion ile aslında en ufak bi ilginçliği olmayan sahnelerin ağır ağır gözümüze sokulduğu o anları hatırlamak bile istemiyorum.
az kalsın yeni sezon bölümlerini seyretmeden önce hikayenin kalmış olduğu yeri hatırlamak için ilk sezonu bi daha seyredecektim. allahtan seyretmemişim..
bu akşam cnbc-e'de izlediğim s01e07-demon hand bölümünde, cameron'un, chopin'in nocturne in c sharp minor'ü eşliğinde sergilediği balesi beni benden aldı. hayatımda izlediğim en güzel şeylerden biriydi bu. ayrıca hayatımda gördüğüm en güzel kadınlardan biridir summer glau, hele bu geceden sonra.
küçüklüğünden beri terminator filmlerinin hastası bir insan olarak bravo diyorum buradan dizinin yapımcılarına. bir efsane ancak bu kadar güzel piç edilebilirdi. halbuki ne kadar da sevinmiştik, efsanenin yarım kalan kısmını dizide tamamlayacaklar, daha çok aksiyon daha çok maceraya atılacağız diye, hem işin içinde james cameron da olunca daha da bir heyecanlandık *. fakat 9 bölüm sonunda bu dizinin ne kadar gereksiz olduğunu çok iyi anladık. veriyorum arkadaş spoiler ne işe yarayacaksa;
--spoiler--
fbi tayfası tam terminator'un evine baskın düzenlediğinde aha dedik bu sefer gerçek bir çatışma olacak fakat o da nesi, gördüğümüz tek şey havuza uçan adamlar ve üstüne üstlük merhamet gösteren bir robot! oha mına koyyim. cameron kendilerini takip eden adamı öldürmüş biz sadece bagaja tıkarken görüyoruz, yuh, çüş...
--spoiler--
allah'tan serinin dördüncü filmi christian bale e gibi sağlam bir aktörle geliyor, yoksa terminator efsanesi büsbütün piç olacaktı.
--spoiler--
2. sezon bölümlerinin tamamını (şu ana kadar olan) izledim. shirley manson güzel bir sürpriz. özellikle sezonun ilk bölümündeki giriş ile olayı bitirmişler. Samson and Delilah* klip tadında veriliyor. büyüleyici olmuş...
--spoiler--
işin ekşın yanından ziyade bilimkurgu yanını sorgulamak lazım bu dizide ve terminator serilerinde. ilk film nasıl iyi bir bilimkurguysa ikinci de o kadar başarılı bir ekşın/bilimkurguydu. the sarah connor chronicles ise bilimkurgu dalında vasat bi not alıyor. geleceğe dair flashbackler ne kadar heyecan verse de zorlama bir senaryo göze çarpıyor. ortalık gelecekten gönderilen robotlar ile kaynıyor. gelecekteki john connor hem amcasını hemde onları korumak için bi robot gönderiyor. (bu sayı zamanla daha fazla da olabilir)
işte tam bu noktada şunu sormak istiyorum, yeni Terminator Salvation üçlemesinde bu kısımlara vurgu yapılacak mı? yoksa terminator tamamen onun bunun senaryo yazıp piç ettiği bir bilimkurguya mı dönüşecek? en azından yeni üçlemede biz john un amcasını görebilmeliyiz. amcaya çok merakla değilim yanlış anlaşılmasın. fakat nedir kardeşim bu başıboş hava.
james cameron dan; "eee sikerim yapacağınız işi arkadaş! ben sizin gibi yeni yetmelerin elinde piç olsun diye yaratmadım terminator'u. de siktirin gidin ben çekicem bütün filmleri dizileri" deyip masaya yumruğunu vurmasını bekliyoruz.
ikinci sezondaki hızlı düşüşü kendi adıma meyvesini verdi ve sonunda bu da "artık takip etmekten vazgeçtiğim diziler" klasmanında yerini aldı. son bölümünün ilk on dakikasını seyredip sonra devam etmek üzere kapamıştım, kaç gün geçti en ufak bi eksiklik hissetmiyorum seyretmedim diye. demek ki bitmiş benim için.
bu arada terminator filmlerine yeni ve iddialı bi üçleme gelirken, o filmleri pazarlamanın harikulade bi yolu ellerindeyken niye bu kadar sıçtılar aklım almıyor. hayır madem sıçacaklardı bari filmlerden sonra sıçsalardı. bazen harbiden bu hollywood prodüktörlerini anlamakta acaip zorlanıyorum. güya para kazanmayı bilen adamlar oysa..
edit: aylar sonra vizyonsuz gammazlar tarafından ispitlenmiş bu entry. aferin size. formata çok aykırı harbiden. ulan diziler böyle anlatılır böyle yorumlanır.
zoraki tanım: s02e08 ile bizlere tarantinovari bir el Mariachi izleten dizi...
s02e08 bölümü ile tavan yapmış, cameron'ı ile, reese ile, sarah connor'ı, john connor'ı, hatta elisson'ı ile solukları kesmiş, meksikalı, ölüler günlü atmosferi ile özlediğimiz karanlık ortamına yine kavuşmuş dizidir. izleyin ve izlettiriniz.
cameron'ın john connor'ın odasına doğru cat walk adımlarla yürümesi, ceketini yavaşça çıkarıp atması ve akabinde son derece alımlı bir şekilde john'un yatağına uzanması esnasında...eyvah dedim, battlestar galatica tadında bir insan robot yakınlaşması olacak, filmin karanlık havası gidecek diye. ama allahtan korktuğum olmadı. yoksa number six gibi etrafta dolaşan bir robot olarak görmek istemem terminatörleri, summer glau'yu. hep soğuk ve öldürücü havaları kalsın. biz böyle sevdik onları.
se2e03'de cameron, john'a "biz seninle ilerde hep konuşuruz, dertleşiriz"* türünden birşeyler demiştir. hatırlanacağı üzere bu bölümden önceki bölümlerde cameron'un aslında gelecekte bi insan olduğu sonradan makineye çevrildiği işlenmiştir. insanken cameron büyük bir ihtimalle john'un sevgilisidir. o da olmadı platonik aşkıdır. gelecekte büyük bir çekim olduğu kesin aralarında...
buradan hareketle gene sekizinci bölümden önceki bölümlerde günümüzdeki robot cameron'un bi zamanlar insan olduğunu hatırladığını gözden kaçırmamak gerekir. mantıktan ziyade zaman içinde yer yer duygularıyla hareket eden bir robot olacak cameron. bunun da böyle olması çok anormal değil zamanında bir insan olduğunu farketmiş durumda çünkü...
adı üstünde bilimkurgu bu. "ne boktan la olur mu öle şey" demeden önce bunu da unutmamak lazım tabi...
çok savunmuş gibi durdum ama ben yeteri kadar başarılı bulmuyorum diziyi. illa bi orta yol bulucam bende ha. beyaz mıyım neyim?..
edit: dizide zaten john connor, cameron'a aşık olmadı ve olmayacakta. sadece kendi hayatını sorguluyor. "kaç yaşıma geldim bir cinsel deneyimim olmadı" triplerinde takıldığı için cameron'un sinsice yatakta yanına gelmesinden etkilendi. az biraz çükü kalkmıştır. sorarım size; hangimizin kalkmaz ki orada? aşk değil yani o. bildiğin sen ben gibi adam john. hühehehheyt...
cnbc-e'deki dün akşamki bölümüyle son ana kadar ekrana çivileyen dizidir. john'un cameron'a "bana i love you ayağı yapma lan" tadındaki girişi süperdi. bir an makine çocuğu kandırdı zannettim. süper işlenmiş bu bölüm. lakin en son kısımda john cameron'un zarar görmüş çipini nasıl onardı anlamadım. ne yaptı lan bu çocuk, iki gres yağı sürüp bezle sildi ve makine düzeldi mi yani? vay anasını sayın seyirciler.
john'un ne zaman "evet lan ben bir kurtarıcıyım" diyecek diye beklenen dizi.. etrafında ölmeyen, yaralanmayan, hayatı değişmeyen insan kalmadı ama hala evladımız aşk peşinde, normal bir insan olma peşinde.. yazık lan o annene şerefsiz.. kahraman ol iki dakika..
cnbc-e'de bu akşam yayınlanan bölümünde cameron philips adlı robot kızın geçmişte allison young adında bir insan oldugu izlenimi verildiği halde, dizinin ilerleyen dakikalarında allison young, cameron philips'in olusturulması için skynet tarafından prototip olarak kullanılan insanlar arasından bir direnişçi olarak gösterilmiştir.
hemen hemen her zaman yolculuğu konusunu işleyen film/dizi gibi paradokslar barındırsa da harika bir dizidir bu. üçüncü filmden bağımsız paralel bir evrende geçtiğini düşünürsek ve paradokslara kafayı takmazsak çok daha fazla tat alabiliriz bu diziden. kurgu manyağı senaristlere sahip görünmekte.
oz büyücüsü kurgusu ile tavan yapmış, üç ayrı zamanda geçen paralel öykülerle de bu yerini pekiştirmiştir. zaman zaman ana konudan uzaklaşıp anlattığı yan hikayeler müthiş, mesela o 1920'ye düşüp emlak kralı olan t888'in hikayesi.
john connor zirzopunu saymazsak, oyunculuklar harika, görüntüler güzel, efektler yerli yerinde, hele müzikler muhteşem. ikinci sezonun açılışında çalan shirley manson'un samson and delilah'ını çevirip çevirip dinliyorum.
bana bak fox, bu diziyi güzel bir finale vardırmadan bitirirsen çok pis küfrederim sana. keza prison break, lost, heroes gibi sakız gibi uzatırsan da iki elim yakanda olur ona göre.
subata kadar ara vermiş olan dizidir varlıgı guzel ama yoklugu da pek sorun olmayacakmıs gibi duruyor sonucta bu bunye galactica nın cektırdıgı acılara katlanmıstır. boru mu efendim.
senelerce "t2 den sonrasını yapsalar, az da bu john nasıl büyümüş onu görsek" dedikten sonra, yapılacağını duyup mutlu olduğum ama istediğim tadı pek de alamadığım dizidir.
yürüyüşüm camerona benzedi..fakülteye giderken ellerim yanımda hiç sallanmadan ve büyük mekanik adımlarla gidiyorum suratımda anlamsız bi ifade..bu durumda bana doğru gelen insanların 5- 6 saniye kadar gözlerini benden ayıramamasını görmek de cabası..
mesela geçen gün ev arkadaşımı mutfağa kahvaltıya çağırmak için odanın kapısnı tekmeyle açıp '' come with me if you wanna live'' şeklinde elimi uzatmam ve arkadaşımın bana mal mal bakarak napıon lan hıyar!? çoluk çocuğa da izletirsen böyle olur işte demesi beni ziyadesiyle yarmıştır..
sorulan sorulara kafamı hafiften yana eğip ''yapmalımıyım?, olmalımıyım?'' die cevap veriorum artık..kısacası hayatım TSCC oldu..bide lena ablamın * her açılışta ''prıviyısliiyy on termineeyydırr dı seraah kanaa kranikaass'' demesi beni ziyadesiyle diziyi göz kırpmadan izlemeye teşfik etmektedir..
son olarak cameron! sözüm sana; sen gel şu ev arkadaşımı bi güzel benzet..sana aptalmışsın gibi davrananın gözü kör olsun, elini mutfak robotları kapsın..*
--spoiler--
çatışma sahnelerini, hikayeyi farklı açılardan anlatma olayını geçiyorum. benim özellikle ilgimi çeken, cameron'un ceketini bırakıp yatağa john'un yanına uzandığı sahne. john'un yalnızlığı ile ilgili ilerde de konuştuklarını (veya konuşacaklarını) söylemesi ve john'un şaşırması... cameron'un, john'un sevgilisi olduğu rivayet edilen ve cameron'un saçmaladığı bölümde tanıdığımız allison ile güçlü bir bağlantısı var bence. bu bağlantı sayesinde biz hem makinelerin insanlaşma sürecini hem de john'un özel dünyasını öğrenmekteyiz. pek güzel.
--spoiler--