Alnımda esen rüzgar ömrüme aittir
gözlerimin iliştiği günbatımı da,
seslere bölünüyor terleyen kayalar
ikibinüç'ün yirmidokuz temmuz'un da
ateşten toplar düşüyor mavi sulara
Gagalarında yem taşıyan kırlangıçlar
son uçuşlarını yapıyorlar akşamın
alaca karanlığı çekiyor ağlar
gurbet türküleri doluyor kulağıma,
uyağını kendisi buluyor hayat
kımıltıların şiirini yazıyor sonra
Ressamın fırçasından damlayan renk
ömrüyle birlikte tükenir bir gün
aralanır güzün kapısı yorulur şair
ya döner dişlisi zaman çarkının
yeni aşklar belirir günbatımlarında
bizim gibi uğruna ölürler birbirlerinin
bir dizesi ola ki kalır dudaklarınızda
Yine böyle çırpınır deniz
loş uçurumlarla sevişir şüphesiz
çürümenin ince sesidir belki
tenimizle öpüşen kum taneleri,
sessizce konuşur dalgaların altında
bir batıkda gülümseyen amfora
ölümün bağrında açan çiçekler
ufalan dağların hikayesidir. **