terkib i bend

entry8 galeri2
    1.
  1. 2.
  2. 3.
  3. ziya paşa'ya ait olanının tamamı iki parça halinde aşağıdaki gibidir.

    i
    saki getir ol badeyi kim mâye-i candır
    arâm-dih-i akl-ı melâmet-zedegândır

    ol mey ki olur saykal-ı dil ehl-i kemâle
    nâ-puhtelerin aklına bâdî-i ziyandır

    bir câm ile yap hatırı zîrâ dil-i vîrân
    mehcûr-ı hârâbat olalı hayli zamandır

    sâkî içelim aşkına rindân-ı huda'nın
    rindân-ı huda vâkıf-ı esrâr-ı nihândır

    sâkî içelim rağmına süfi-ı harisin
    kim maksadı kevser emeli hıır-i cinândır

    aşk olsun o pîr-ı mey-perverde-i aşka
    kim badesi sad-sâle vü sâkîsi civandır

    pîr-i meye sor mes'elede var ise şüphen
    vaizlerin efsaneleri hep hezeyandır

    ben anladığım çarh ise bu çarh-ı çep-endâz
    yahşi görünür sureti amma ki yamandır

    benzer felek ol çenber-i fânûs-ı hayâle
    kim nakş-ı temâsîli serîü'l-cereyândır

    sâkî bize mey sun ki dil-i tecribet-âmûz
    endişe-i encam ile vakf-ı halecândır

    iç bade güzel sev var ise akl u şuurun
    dünya var imiş ya ki yoğ olmuş ne umurun

    ii
    yetmez mi bu kasrîreviş-iağreb-i âlem
    bir menzile ermez mi aceb kevkeb-i âlem

    şimdi uyuyanlar ö zamanda uyanırlar
    bir subha resîde olur âhır şeb-i âlem

    pâmâl eder encam kimin üstüne dönse
    agâz edeli devre budur meşreb-i âlem

    bin böyle cihan zer ü sîm olsa yetişmez
    mümkün mü ki is'af oluna matlab-ı âlem

    hâriçten eğer olsa temaşasına imkân
    müdhiş görünür heykel-i müsta'ceb-i âlem

    almış yükünü şöyle ki seyrinde halelsiz
    bir zerre dahi kaldıramaz merkeb-i âlem

    ebnâ-yı beşerde kalacak mı bu muâdât
    bilmem ne zaman doğrulacak mezheb-i âlem

    her safhada bir şekl-i hakikat eder ibraz
    her gün çevirir bir varaka makleb-i âlem

    bin ders-i maârif okunur her varakında
    yârab ne güzel mekteb olur mekteb-i âlem

    bu cism-i kesifin neresi merkez-i kuvvet
    yârab ne matıyyeyle gezer kâlib-i âlem

    subhâneke yâ men halaka'l-halka vasînâ
    subhâneke subhâneke subhâneke elîfâ

    iii
    ey kudretine olmayan âğâz u tenâhî
    mümkün değil evsâfını idrâk kemâhî

    her nesne kılar varlığına hüsn-i şehâdet
    her zerre eder vahdetine arz-ı güvâhî

    hükmün kılar izhâr bu âsâr ile mihri
    emrin eder ibraz bu envâr ile mâhı

    dil-sîr-i bisât-ı niamın mürg-i hevâyî
    sîrâb-ı zülâl-i keremindir suda mâhî

    eyler keremin âteşi gülzâr halil'e
    mağlûb olur peşşeye nemrud-ı mübâhi

    zâlimleri adlin ne zaman hâk edecektir
    mazlumların çıkmadadır göklere âhı

    bigânelere münhasır enva'-ı huzûzât
    mihnet-zede-i aşkına mahsûs devâhî

    sensin eden idlâl nice ehl-i tarîki
    sensin eden ihdâ nice gümgeşte-i râhı

    hükmün ki ola mûcib-i hayr u şer-i ef âl
    yarab ne içindir bu evâmir bu nevâhî

    sendendir ilâhi yine bu mekr ü bu fitne
    bu mekr ü bu fitne yine sendendir ilâhi

    güftî bikün ü bâz zenî seng-i melâlet
    dest-i men ü dâd-ı tu der rûz-ı kıyamet

    iv
    bir katre içen çeşme-i pür-hûn-ı fenadan
    başın alamaz bir dahi bârân-ı belâdan

    asude olam dersen eğer gelme cihâna
    meydâna düşen kurtulamaz seng-i kazadan

    sâbit-kadem ol merkez-i me'mûn-ı rızâda
    vareste olup dâire-i havf u recâdan

    dursun kef-i hükmünde terâzû-yı adalet
    havfın var ise mahkeme-i rûz-ı cezadan

    her kim ki arar bûy-ı vefa tab'-ı beşerde
    benzer ana kim devlet umar zıll-ı hümâdan

    bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez
    bârân yerine dür ü güher yağsa semâdan

    erbâb-ı kemâli çekemez nakıs olanlar
    rencide olur dîde-i huffâş ziyadan

    her âkile bir derd bu âlemde mukarrer
    rahat yaşamış var mı gürûh-ı ukalâdan

    halletmediler bu lügazın sırrını kimse
    bin kafile geçti hükemâdan fuzelâdan

    kıl san'at-ı üstadı tahayürle temaşa
    dem vurma ger arif isen çün ü çiradan

    idrâk-i meali bu küçük akla gerekmez
    zîrâ bu terâzû o kadar sıkleti çekmez

    v
    cehrin ne safa var acaba sîm ü zerinde
    insan bırakır hepsini hîn-i seferinde

    bir reng-i vefa var mı nazar kıl şu sipihrin
    ne leyi ü nehârında ne şems ü kamerinde

    seyretti hava üzre denir taht-ı süleyman
    ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde

    hür olmak ister isen olma cihanın
    zevkinde safasında gamında kederinde

    cânân gide rindân dağıla mey ola rizân
    böyle gecenin hayr umulur mu seherinde

    hayr umma eğer sadr-ı cihan olsa da bilfarz
    her kim ki hasâset ola ırk u güherinde

    yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim
    gaflet ile görmez kuyuyu rehgüzerinde

    anlar ki verir lâf ile dünyâya nizâmât
    bin türlü teseyyüb bulunur hanelerinde

    ayînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
    şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde

    ben her re kadar gördüm ise bazı mazarrat
    sâbit-kademim vine bu re'vin üzerinde

    insana sadakat yaraşır görse de ikrah
    yardımcısıdır doğruların hazret-i allah

    vi
    gadr ede reayasına vâli-i eyâlet
    dünyâda vü ukbâda ne zillet ne rezalet

    lâyık mıdır insân olana vakt-i kazada
    hak zahir iken bâtıl için hükmü imâlet

    kadı ola davacı vü muhzır dahi şahit
    ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet

    ey mürtekib-i har bu ne zillet ki çekersin
    bir kaç kuruşa müddet-i ümrünce hacâlet

    lâ'net ola ol mâle ki tahsîline ânın
    yâ din ola yâ ırz veya namus ola âlet

    âdem olanın hayr olur âdemlere kasdı
    insanlığa insanda budur işte delâlet

    insan ona derler ki ede kalb-i rakîki
    alâm-ı ben-i nev'i ile kesb-i melâlet

    âdem ona derler ki garazdan ola sâlim
    nefsinde dahi eyleye icrâ-yı adalet

    sâdık görünür kisvede erbâb-ı hiyânet
    mürşid sanılır vehlede ashâb-ı dalâlet

    ekser kişinin suretine sîreti uymaz
    yârâb bu ne hikmettir ilâhi bu'ne halet

    ümmîd-i vefa eyleme her şahs-ı degalde
    çok hacıların çıktı haçı zir-i begalde

    vii
    bir abd-i habeş dehre olur baht ile sultan
    dahhâk'in eder mülkünü bir gâve perişan

    ikbâline idbârınadil bağlama dehrin
    bir dâirede devr edemez çenber-i devrân

    zâlim yine bir zulme giriftar olur âhır
    elbette olur ev yıkanın hanesi viran

    ekser görülür çünkü ceza cins-i amelden
    encamda âhenden ölür rahne-i sühan

    tezkîr olunur la'n ile haccâc ile cengiz
    tebcîl edilir nûşirevan ile süleyman

    kabil midir elfaz ile tagyir-i hakikat
    mümkün mü ki tefrik oluna küfr ile îmân

    birhâkden inşâ olunur deyr ile mescid
    birdir nazar-ı hak'da mecûs ile müselman

    her derdin olur çaresi her inleyen ölmez
    her mihnete bir âhir olur hem gama pâyan

    geh çâk olunur damen-i pâkize-i ismet
    gen iffet eder âdemi ârâyiş-i zindan

    sabr et siteme ister isen hüsn-i mükâfat
    fikreyle ne zulm eylediler yusuf a ihvan

    zâlimlere bir gün dedirir kudret-i mevlâ
    tallahi lekad âserakellâhu aleynâ
    0 ...
  4. 4.
  5. terkib-i bendin devamı:

    viii
    her şahsı harîm-i hakk'a mahrem mi sanırsın
    her tâc giyen çulsuzu edhem mi sanırsın

    dehri araşan binde bir âdem bulamazsın
    adem görünen harlan âdem mi sanırsın

    çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
    handan görünen herkesi hurrem mi sanırsın

    bil illeti kıl sonra müdâvâta tasaddî
    her merhemi her yareye merhem mi sanırsın

    kibre ne sebeb yoksa vezirim deyu gerçek
    sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın

    ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünya
    dünya sana mahsûs u müsellem mi sanırsın

    hâlî ne zaman kaldı cihan ehl-i tama'dan
    sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın

    en ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun
    sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın

    bir gün gelecek sen de perîşan olacaksın
    ey gonca bu cem'iyyeti her-dem mi sanırsın

    nâmerd olayım çarha eğer minnet edersem
    çevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın

    allah'a tevekkül edenin yaveri hak'tır
    nâşâd gönül bir gün olur şâd olacaktır.

    ix
    pek rengine aldanma felekeski felektir
    zîrâ feleğin meşreb-i nâsâzı dönektir

    yâ bister-i kemhada ya vîrânede can ver
    çün bây ü gedâ hâke beraber girecektir

    allah'a sığın sahs-ı halimin gazabından
    zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pektir

    yaktı nice canlar o nezaketle tebessüm
    şirin dahi kasd etmesi cana gülerektir

    bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma
    zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir

    bed-mâye olan anlaşılır metiis-i meyde
    işret güher-i âdemi temyize mihektir

    nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
    tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir

    nadanlar eder sohbet-i nadanla telezzüz
    dîvânelerin hem-demi dîvâne gerektir

    afv ile mübeşşer midir ashâb-ı merâtib
    kânûn-ı ceza âcize mi has demektir

    milyonlaçalanmesned-iizzetteser-efrâz
    bir kaç kuruşu mürtekibin câyı kürektir

    iman ile din akçadır erbâb-ı gınada
    nâmûs u hamiyyet sözü kaldı fukarada

    x
    ikbâl için ahbabı siâyet yeni çıktı
    bilmez idik evvel bu dirayet yeni çıktı

    sirkat çoğalıp lafz-ı sadâkat modalandı
    nâmûs tamam oldu hamiyyet yeni çıktı

    düşmanlara ahbabını zemm oldu zerafet
    dildârdan agyâra şikâyet yeni çıktı

    sâdıkları tahkîr ile red kaide oldu
    hırsızlara ikram u inayet yeni çıktı

    hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi
    hâinlere amma ki riâyet yeni çıktı

    aciz olanın ketm olunur hakk-ı sarîhi
    mahmîleri her yerde himâyet yeni çıktı

    isnâd-ı ta'assub olunur merd-i gayura
    dinsizlere tevcih-i reviyyet yeni çıktı

    islâm imiş devlete pâ-bend-i terakki
    evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktı

    milliyyeti nisyan ederek her işimizde
    efkâr-ı frenge tebaiyyet yeni çıktı

    eyvah bu bâzîçede bizler yine yandık
    zîrâ ki ziyan ortada bilmem ne kazandık

    xi
    zahirde görüp bizleri sanma ukalâyız
    biz bir sürü âkil sıfatında budalayız

    akil denilir mi bize kim hâli bilirken
    dildâde-i âlâyiş-i nîreng-i hevâyız

    yârân-ı vatandan bizi özler bulunursa
    düştük sefer-i gurbete muhtâc-ı duayız

    terkîb-i acîbiz iki hâsiyyetimiz var
    ahbabımızın devletiyiz hasına belâyız

    küncîde durur hırkamız altında künûzât
    dervişleriz gerçi nazarda fukarayız

    ukbâya yarar bir işimiz yok ise bârî
    azâde-dil-i şâibe-i zerk ü riyayız

    devletlülere bizleri tahkir düşer mi
    biz âciz isek de yine mahlûk-ı hüdâyız

    bir âfet-i hunhara esîr oldu gönül kim
    her nâzına her lâhzada bin kerre fedayız

    hatırda durur sohbetinin lezzeti hâlâ
    gerçi o şereften nice yıldır ki cüdayız

    her çevrine razılarız ey şâh-ı melâhat
    bizler ki kuluz mu'tasım-ı bâb-ı rızâyız

    ister bize lutf eyle diler bizden ırağol
    dünyada heman sen şeref ü şân ile sağ ol

    xii
    her millet için bir düzüye adlini âm et
    fikr-i gazab-ı hazret-i mabûd-ı enam et

    bevvâl-i çeh-i zemzemi la'netle anar halk
    sen kabe gibi kendini hürmetle benâm et

    incinmemek istersen eğer mülk-i fenada
    bir kimseyi incitmemeğe hasr-ı meram et

    bir yerde ki yok nağmeni takdir edecek gûş
    tazyi'-i nefes eyleme tebdîl-i makam et

    avret gibi mağlûb-ı hevâ olma er ol er
    nefsin seni râm etmeye sen nefsini râm et

    mânend-işecernâbit olur sabit olanlar
    her kangı işin ehli isen anda devam et

    noksanını bil bir işe ya başlama evvel
    yâ başladığın kâr-ı pezîrâ-yı hitâm et

    uğrarsa saba râhın eğer semt-i irak'a
    bağdad iline doğru dahi azm ü hıram et

    merdân-ı suhendânı ziyaret edip andan
    adâb ile git ravza-i rûhî'ye selâm et

    tahsinini arz eyleyip evvelce ziyâ'nın
    bu beyti huzurunda oku hatm-i kelâm et

    meydân-ı suhende yoğ iken sen gibi bir er
    bir şâir-i rûm oldu sana şimdi beraber
    0 ...
  6. 5.
  7. divan edebiyatı nazım şekillerindendir.
    bentlerle kurulur, bent sayısı 5-15 arasında değişir; her bent de genellikle 5-10 beyiti kapsar. Bentler, hane ve vasıta bölümlerinden oluşur. vasıta beytinin dizeleri kendi aralarında uyaklıdır. Bentlerin hane bölümlerinin uyak örgüsü gazelinki gibi aa/ba/ca... şeklindedir.
    1 ...
  8. 6.
  9. hababam sınıfının romanında geçer. hoca ezberlemeleri için ziya paşanın terkib-i bendini verir, çocuklar da gençliğe hitabeyi ezberler gelir..
    1 ...
  10. 7.
  11. özellikleri
    1.kafiye şeması gazel gibidir.
    2.felsefi düşünceler dini tasavvufi konular ve toplumsal yergiler işlenir.
    3.her biri 5-10 beyitten oluşur.
    4.beyitleri birbirne bağlayan beyite vasıta beyiti denir.vasıta beyitinin aynen yinelenmesiyle (bkz: tercib i bend)oluşur. bunlar ayrı olarak kendi aralarında uyaklanır.
    5. bağdatlı ruhi ve ziya paşa türün önemli şairlerindendir.
    1 ...
  12. 6.
  13. Mükemmel öğütler içeren bir eserdir. Bu ülkenin en az 150 yıldır gram değişmediğini gösterir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük