yastıkta ki saçlarının kokusunu,
mutfakta, son yaptığın akşam yemeğinin kalanlarını,
banyodaki tokanı, yüzüğünü
o evdeki bir çok anıyı
ve belkide sevidiğin adamı gerilerde bırakarak yapılan (yada yapılması zorunlu olan) eylem.
çekip gitmek, kurtulmak hayatın prangalarından.
yepyeni bir hayata başlamak, yeni yepyeni bir hayata başlangıç yapıp, yalnız başına huzur dolu bir evrende yaşarcasına ömrünü çürütmeye girişmek.
Şu sıralar kafamın içinde sekizyüz tanesi bir arada dolaşan kalıp. Acaba tutup çıkartabilecek miyim yoksa kabul edip gerçekleştirebilecek miyim. Zaman gösterecek.
dört bir yanından çivilerle cakınılsa da hayata, saglam kazıklarla temeli de atılsa her canlının bir gün bu diyarlardan göçüp gidecegi gercegidir. ****
bir ilişkiyi bitiren taraf olmak ise bu anlam, terk edilmekten çok daha zor olan bir durum...heleki terk edilen kişi hala deli gibi seviliyorsa...şartların ilişkinin sürecini çok zora soktuğu durumlarda, mantığı daha çok kullanan taraf olmak, tabii ki güçlü bir iradeye sahip olmak şartıyla...bir nevi hasta atı vurmak, bir nevi öldürmek...bir nevi de ölmek...
terk edilen olmadan da yaşanabilineceğini anlamak, bu eylemsinin ilk basamağıdır.
ikinci basamağı, vazgeçilebilir yanlarını görmediğinizde, hiç özlemeyeceğini hissetmekle aşılır.
üçüncü basamak ise kuru bir cesaret gerektirir. cesareti olmayanlar için, sıradaki başlığımız geliyor,
bazen tadında bırakmak gerekir bir şeyleri. sonunu beklemeden bırakmak gizlice ya da haykırarak güle güle demek arkadaşlara hem de sohbetin en güzel yerinde...
bazen tadında bırakmak gerekir bir şeyleri. bırakıp gitmek sevgiliyi bir çay bahçesinde belki. açıklama yapmadan, sızlanmadan, sızlatmadan... yanağından öperek ayrılmak yanından, yarın görüşürüz demeden ..
bazen yalnız kalmak gerekir. kaçmak, vazgeçmek değil insanlardan ama uzaklaşmak gerekir. anlaşılmak şart değil ki böyle bir beklentisi olanlar sıklıkla terk edemeyenlerdir.
bazen olduğu gibi bırakmak gerekir bazı şeyleri. düzeltmeden, daha fazla dağıtmadan...
müdahale etmeden, fikir almadan... kapıyı çarpmaya gerek yok her zaman, ardına kadar açtığınız kapıdan çıkmanız mühim olan.
üstüne çokça düşünülmemeli bazen. hesap kitap yapılmamalı. hep yarını düşünmek, bugünü yaşamayı zorunlu kılar çünkü. dünü unutmak gerekir bazen.
ne ileri günleri hayal etmeye de lüzum var ne de geçmişteki dertlerden güç toplamaya. her vazgeçişin ardında sebep bulunmuş mudur her zaman?
terk etmek... her vakit can acıtır gibi durması, öyle bir ifadeyi olmayan yüzünde taşıması beni deli eden...
bazen tadında bırakmak gerekir bir şeyleri. bıkmadan ayrılmak sizin olanlardan. vazgeçmek, kaçmak değil; kaybetmeyi göze alarak. cesarete ihtiyaç yok. korkudan tir tir titreyerek terk etmek gerekir bazen.
enteresandır bazen ağızdan çıkan kelime " elveda " olmadıkça geri dönmeme ihtimali olmaz geride kalanlar için. terk edemeyen; siyah beyaz tabloya benzer hayatına bir fırça darbesi değsin diye bekleyedursun; paletteki renk olmayı düşleyendir hep terk eden...
bazen bırakıp gitmek gerekir sevgiliyi bir çay bahçesinde; bazen de elveda dememek kapıdan çıkarken... göze alarak her şeyi. başka diyarlarda başka hükümdarlıklar kurabilme hayali ile belki.