ve sonrası olan 1 ay olan sancılı dönemdir. en zor zamanlar nedense bu 1 ay içinde olmaktadır. ben ve uzmanların görüşü ve de çeşitli arkadaşların konuştuklarıdır. ilk 1 ay zor geçer derler. kişi olarak gerçekten uygundur. ilk 1 ay zor geçer. gece uykundan kalkarsın. kendini belki aloke verirsin zaten içtiğin sigaranın haddi hesabı yoktur. bütün bunlardan öte belki ölümü bile düşünmüşsündür. ama her gün ölüp ölüp dirildiğin için zaten buna gerek yoktur. nikotin ve aldığın oksijen zaten seni her gün öldürüyordur.
1 ay önemlidir yavaş yavaş soğudununun farkına varırsın belki de kendini böyle tatmin etmeye kalkarsın. sana onu unutturacak çok kişi çıkar önüne ama sen onunla yaşadıklarını unutamazsın, unuturamzsın belkide sürekli olarak arkadaşların sana tavsiyelerde bulunur çoğu bazı konuşarda haklı bulunur. ama sen inanmak istemezsin terk edildiğine belkide en beteri üstüne üstlük ekmek kadayıfının üstüne kaymak olmuş gibi aldatılmayı. hazmedemezsin. soda fabrikasına hisse senedi alıpta fabrikadaki bütün sodaları içsen bile hazmedemezsin. uykun kaçar olmayan dengen zaten bozulmuştur. yemek yemeye çalışırsın ama sadece hayatta kalabilicek kadar. kilo almak nereye sabit kalmışsındır. ilk 1 ay zordur. geçmek bilmeyen dakikalar ömrüne zaten saatler gibi gelmektedir. günlermi sana zaten asırlara meydan okuma şansı gbi tanır. ilk 1 ay zordur. uzmanların ve şahsımın görüşü.
gözün sürekli telefondadır. salak yerine koyuyorsundur kendini evet salak. neden salak denilirse içinde olmayacak umutlar bekliyorsundur. belki, belki.... belki arar diye salaç bir ifadeyle sırıtıyorsundur ayna karşısında. halbuki bu sırıtmammı ne severdi diye düşünüyorsundur. ama şimdi mutluluk için sırıtmıyordum kendime kendi, salaklığıma sırıtıyordum o 1 ay içinde. karanlık odanda kısık sesle açarsın müzikleri en baba sakinleştirici müzikleri. belki eğer çok şanslıysan veya çok içtiğinin farkında olmadan o karanlık odanda o ay ışığı odana girdiği anda eski sevgilinin siluleti gözükür gözünün önüne. denildiği gibi alkolü o kadar alırsan belki de bu sefer o sana kocaman gelen yastığın içinde kaybolmazsın. sızmak istersin. sızınca unuttuğunu sanarsın. kendini tatminden başka bir şey değildir ki. ertesi gün ayıldığında kafanda filler s.ki.tiğinde sen hala daha onu düşünüceksin. suya attığın vermidon gibi sende eriyeceksin. yavaş yavaş usul usul. o romantik akşam yemeklerinde yenen mum gibi eriyeceksin yavaş yavaş. kafa ağrısı bile vız gelecektir. kusacaksın. hem alkolden hem geçmişinden. lavaboya döküceksin içini akan suya bırakacaksın pisliğini. rahatlamaya çalışacaksın belki ama baş ağrın sadece geçebilicek. sıcak bir ıhlamurun arkasından miden geçicek, ya kalbin ya beynin. ya bedenin dinlenicekmi hayır. daha uzun sürecek gibi dersin. daha devam edicek gibi dersin hayatla kavgam eski sevgiliyle kavgam. kendimle çelişmem. bitecekmi dersin. gözlerinin taa ki bir daha açılmayacak duruma geldğinde belki kapanacak dersin.
hayatın nelly feat kelly nin dilemma klibine döner. ama arkanda sadece o şarkıdan sonra marliyn mansonun birden sweet dream şarkısı çıkaverir. nereden nereye dersindir müzikler bile alakasız çalıyordur ama hayatın zaten acayip biçim almıştır. aşık olmuşsundur işte aşıklık = yarı delilik = sanat hepsi bir bütün gibi gelir gözüne birine aşık olursun terk edilirsin yarı delirirsin ve kabiliyetin varsada kendini sanata verirsin. esi sevgiline sevdiceğine kafiyeli şiirler, günlükler, yaşanılanlar hepsini yazmaya başlarsın. daha da aşarsan olayı kabiliyet varsa beste bile yaparsın.
ilk 1 ay zordur. ileriki leveller belki daha da zorlaşacaktır bu oyunda. bu sahnede ilk 1 ay daha zor gelir nedense. artık umudun yavaş yavaş gitmiştir. gözün eskisi gibi telefonda değildir artık. aramıyacaktır. fuck you umut dersin. umudum bitti artık. havanda su dövmeye gerek yoktur. boşa kürek çekmeye hiç gerek yoktur. belkide kara gözükür diye kürek çekmeye gerek yoktur. akıntı seni nereye götürürse oraya gideriz dersin. karşıdı dağın arkasında kimse yoktur. boşuna heveslenme. yürümeye devam et. ayakların kopana kadar yürümeye devam et. emeklemeye devam et. kendi çapında o geçmeyen saatleri saymaya devam et.
terk edilmişsindir zaten.
kafanda dolaşan binlerce kurt.
göz altların soğun gibi halka halka morluklar.
gözlerinin beyazlığı yerine kıpkırmızı bir renk.
uykusuzluk.
şiirler, besteler, makaleler.
düşünceler, hayaller, sanrılar.
sakinleşmişsinizdir. kafanızda ihtimaller zinciri kurarsınız. ''görürsem son bir defa konuşsam mı? içimde şu kaldı sanki söylesem mi?'' o son sözleri, bitirdiği an hafızanıza kazınmıştır..
edit: sonuç falan yok. ne bekliyorsunuz? hemen unutmak mı? hepsini silmek mi? az daha bekleyin bakalım.
geçmişe dair her şeyi shift del yapmak tek ve geçer çözüm yoldur.
ve bunun sonucunda kendiniz ve gelecekteki potansiyel aileniz için en doğru eşi, objektif bir şekilde değerlendirip ve başarılarını ödüllendirerek edinebilirsiniz.
aksi taktirde, cep telefonuna sürekli "acaba arayacak mı ?" diye bakarak, şanslarınızı geri tepmiş, ve işte ozaman o ilişkide kaybeden taraf olmuş olursunuz.
senaryo 1 - aslında terk edilmenin zamanının geldiği gerçeğini anlamak ve hayatına ondan önce kaldığın yerden aynı hevesle aynı heyecanla aynı zevkle ve daha çok kıymetini bilerek devam etmek. ilişkinin özgürlüğünü kısıtladığı gerçeğinin yüzüne vurulması.
senaryo 2 - artık çivi çiviyi söker mantığıyla yeni bir ilişkiye yelken açmaya psikolojiyi hazırlamak fakat becerememek herşeyde ondan bi parça bulmak yine her telefon çaldığında heyecanlanmak yine yine yinelerle geçecek süreçtir.
modern tıbbın bütün hünerlerine rağmen hastamızı kaybettik, cenazesi öğle namazına mütakip teşvikiye camiisinden kalkacaktır, çelenk gönderilmemesi onun yerine thy'ye bağışta bulunulması istirham olunur.
terkedilmenin iki sonucu vardır,
ya kendinizi iyice değersiz hisseder, dibe vurursunuz.kendinizden ve herşeyden nefret edersiniz.aşağılık kompleksi başlar.
ya da, çareyi kendinizi sevmekte bulup narsist olur çıkarsınız.
ortası yoktur bunun.
artık gün içinde onu hatırlama sayınız azalmıştır. ne biliyim kalktıktan 2 dakika sonra o aklına geliyosa, bu süre artık 5 dakika falan olmuştur.
artık "döner mi?" diye senaryo kurmak yerine "ben elimden geleni yaptım" dersin.
geçicektir bu da her acı gibi ama aslında önemli olan nasıl geçtiği, ne kadar süründürdüğüdür.
