çok sevdiğiniz insanın sizi yarı yolda bırakmasıdır. çok acıdır, terkedilen kişiler bunu kolay kolay hazmedemezler. bundan dolayıdır ki; kimisi içine kapanırken, kimisi de sevgilisine fiziksel ya da ruhsal şiddet uygular. intikam, kin, öfke, sevgi herşey birbirine karışır sevgili gittiğinde. ama yine de hayat devam ediyor sonuçta. alabileceğiniz en asil intikam, güçlü ve dimdik yolunuza devam etmektir. (bkz: giden gitti,kalan sağlar bizimdir)
beklenmedik anda olduğunda terkedenin peşinden koşturabilen hadise. inanamazsınız, yediremezsiniz kabullenemezsiniz ararsınız diller dökersiniz. karşı taraf beni unut diye akıllar verir. bir süre sonra telefonlara çıkmaz ,mesajlara cevap bile vermez bir zamanlar gözünüzden sakındığınız insan. acıtır insanın içini zor meseledir.
karşı tarafın koyduğu bir noktadır yaşananlara... terkedilen sizmişsiniz gibi gözükse de ,geçen zaman içerisinde sonuna nokta konulması gereken tüm cümleleri siz kurmuşsunuzdur aslında.
sevmeye gucu olmayanlarla cıkılan yolda paylasılan son duygu,ilk basta can acıtır kabullenmek, dipsiz kuyuda merdivensiz kalmak gibi ısıgı bulmak umuduyla cırpınırsın bir sure sonra goz de gonul de alısır karanlıga.
terk edile edile terk etmenin öğrenilemediği salakça bir alışaknlık yapan durumdur. zamanla terk edilmek için elinden gelen herşeyi yapan insana "müterkim" terkeden kişiye de "terkettin" denir.
hiç haber bırakılmadan bir elveda denmeden olduğunda insanın içine önce cok fena oturan sonra ise küllere karısarak unutmanın sefkatli kollarına sığınarak sivriliği törpülenen olgudur.
her merhaba bir elvedadir. her an terk ediliriz ve ederiz. misal yıllardır görmediğiniz anca telefonda teşrik-i mesai yaptiğiniz kişinin vefat haberi gelir. o ölerek sizi terk eder.
yahut ne bileyim birisine kafanız kızar telefonlarini siler, o aradimi cevap vermezsiniz.
ya da diyelim ki günlerden bir gün sabah uyandığınızda içinizde bir hüzünlü ve anlamsiz bosluk vardir. bogaziniz tikandiğindan su içmek icin mutfağa gider suyu kafaniza dikersiniz. su bogazinizdan gecerken daha birinci gidim geçmeden hakikati anlarsiniz....
siz kendi kendinizi terk etmisiniz, hadi bakalım ayıklayın pirincin taşını...
bir iz bırakması olasılığı bayağa yüksek olan eylemdir.birileri gelir kalbinizi çalar oraya yerleşir kalbinizdeki köşkü satın almaya niyeti yoktur zaten o sadece bir kiracıdır yıkar duvarları kırar kapıları ve birgün kirayı da ödemeden çekip gider sizse darmadağın bir kalple kalırsınız ortada böylece kalbinizdeki o enkaz kalkasaya kadar ve temeli sağlam yeni bir kalpten köşk yapılasıya kadar o terkedilmiş damgasıyla yaşamayı öğrenirsiniz bi müddet.
en çok erkeklere yakışan duruş. ***
" şimdi tüm terk edilişlerime bir mezar kazdım. uçsuz, dipsiz bu defa ben terk edeceğim kendi haline ve sanki hiçbir şey yaşanmamış bir ömre tek bir gün ekleme derdine düşeceğim seninle" nisan 2004.
haksız yere olunca, önce üzüntü, ardından da, armut gibi ortada bırakılmanın verdiği öfkeyi getirir. öfke geldiğinde, karşı tarafın işi de bitmiştir. kendisinde hiç hata yokmuş gibi utanmadan, yapılan en büyük tafrayı yapmıştır. hem odun olacaksın, hem de terk edeceksin. oh ne güzel. hata üstüne hata, budur.
insanı olgunlaştıran hadisedir. hele bir de deli gibi sevmenize rağmen terkedilmiş iseniz epey yıpratır, bu sayede depresyon konusuna sıkı bir giriş yapmanıza da vesile olur. lakin bunu kabullenenler olduğu kadar, kabullenemeyenler de mevcuttur. onların terk edilmek hususundaki bakış açılarını özetleyecek olursak yeni türkü'nün terkeden parçasının sözleri bize iyi bir rehber niteliğindedir. bakalım ne demiş satırlar;
aslında giden değil kalandır terkeden
gidenler bu yüzden gitmiştir zaten
evet,tam olarak bu dizelerdir acıyı bir nebzede olsa dindiren. lakin işin acısı derinlerde bir yerde hakikat size kıs kıs gülmektedir, sizde zaten bunun farkındasınızdır.
Hayatın en hüzünlü anı, deli gibi sevdiğin insanın buna hiç değmediğini gördüğün andır ve en büyük kaybın onun için harcadığın yıllardır...Senin aşkını şu gün hak etmeyen, bil ki 10 sene sonra yine hak etmeyecektir...
insanı tepetaklak eder. inandığı ve hayal kurduğu herşey bir anda yok olur. kocaman bir boşluk kaplar. en acısı ise bu terkedilişin b*ktan bir nedenden olmasıdır. hep öyle olmaz mı zaten kabul etmemenin verdiği ve canının yanmasının getirdiği düşüncelerle kaldığınız yerden devam edilir.
bazıları vardır ki dünyaya geldikten itibaren terk edilmiştir.önce babası terk eder onu sonra bazen annesi. bunu hep bir yerlere yazmıştır ve dışardan belli olmayan yaraları vardır onun. ve birgün onun bu soğuk duruşuna aşık olur o güne kadar hiç terk edilmemiş ,terk edilmenin ne demek olduğunu bile bilmeyen bir dişi. onun yaralarını sarmak için gönderildiğini falan düşünebilecek kadar saftır hatta. kendini unutup onun derdine ortak olmaktır amacı ve halinden hiç şikayet etmemiştir. birini bu kadar sevebileceğini hiç düşünmemiştir daha önceleri. bu kadar sevilebileceğini de belki. onu terk etmeyecektir kız ve terk edilmişliklerinin hepsini alıp bir bir imha edecektir.
sonra bir gün.. hayatın terk edilmek üzerine kurulduğunu zanneden, hayatın ona öyle öğrettiği yavrucak terk eder 'bana çok güzel bir zamanda geldin ama aynı zamanda da çok kötü bi zaman' dediği kızcağızı. üstelik sebepsiz..tıpkı daha önce ona yaptıkları gibi.
bu hikayede suçlu yoktur.ama suçlu vardır.gizli bir yerlerde..noktalardan virgüllerden önce..
başka doğuşlara açılan tek* kapı ama bunun arsızı olmamak lazım alışkanlık yaparsa sakat bi durumdur. çoğu zaman anlaşılmaz nedeni bir anda olur biter sonrasında uğraş dur kendinle kısmı başlar.