terk eden sizi tasiyamadigi icin terk etmisse, siz suskun kalir acinizi sessizce cekerken o cirkeflesecek ve sizin bile terkedebilecegi bir insan oldugunuzu gostermek icin arkanizdan konusacaktir. evet boyle yapan vardir.
siz karisilik vermezken o ofkeyle yaklasacaktir cunku sucunu ve gucsuzlugunu aslinda cok iyi bilmektedir.
ve yakinda onu sizi kiskandirmak icin* birlikte oldugu sacma sapan gecici sevgilisiyle goreceksiniz.
evet hatta sizi onunla aldatmistir zaten.
severken sebepsiz ayrilmanin yanisira bir zamanlar sevgili yaptiginiz insanin bu kadar dusmesine iciniz aciyacaktir. *
geri donmesi icin yalvarmanizi beklerken hic bir sey yapmamaniz* karsidakine agzinin payini cogunlukla verecektir.
zaten genelde ya onu geri alirsiniz ya da daha iyisini bulursunuz.
sürekli tekrarlanıyorsa bir süre sonra can yakmayan hadisedir. rutine bağlayıp aynı taktiklerle sevgiliyi tıpış tıpış geri döndürmenizde mümkündür. gün gelir sizde geri döndürmek istemezseniz şayet işte o an asıl terk eden siz oluverirsiniz.
belki haklı belki haksız olarak trenin camından al aşağı atılmaktır. gözleriniz hızla uzaklaşan o trende kalır ve düşerken hissettiğiniz acısı kalır tüm yaşananlardan geriye.
Bu çarşamba büyük bir ihtimalle yaşayacağım olaydır. Bir anda şok yaşatmayıp bu acıyı yavaş yavaş yaşatan sevdiceğe teşekkür ediyorum.
E ama ben hala onu seviyorum? Hala gözümün önünden onun gülüşü, burnumda onun saçının kokusu geçmiyor? Nasıl geçebilir ki? Geçmesini ister miyim? Veya onu unutabilir miyim; unutmak ister miyim?
insanı yaşamaktan soğutan, ruhsuz ve kuru bir ağaç yapan, fiziksel ve zihinsel olarak döven, parçalayan, yok eden eylemdir. Yapılması veya yaptırılması tavsiye edilmez.
Bu şarkılar da benden ona gelsin. Belki işe yarar.
bir garip duygudur. insanın çevresine boşluktan bir duvar örer. kimselerin yaklaşamadığı, kimselerin yıkamadığı bir boşluk. boşluğun içinde bir sağa bir sola koşup durursun. gözlerin kapalı. kimseye çarpmaz ellerin. terkedilmenin sonrası, yalnızlıktır. öğrenirsin.
beni böyle severmiş gibi yapıp yarım yarım yaşatacağına yaşanması gerekenleri terk et daha iyi.
böylesi daha iyi gelecek belki.
terk edilmek başta üzecek besbelli,
ama sahte öpüşlerinden daha az acı verici gerçeği.
galiba beni terketmen gerek
bunu istediğimi biliyorum
terk et
bunu yapacak kadar karakter sahibiysen eğer.
terk edilmek bazen sürüncemede kalmış bir ilişkiyi yaşamak kadar acı vermeyebilir.
30.03.2010. nasıl bir tesadüf ki bu. bugün terkettin beni ve ben sözlüğe girdiğimde bugün bu entrymin artı oylandığını gördüm.
aslında bilirsin bir gün ayrılığın geleceğini ne de olsa bu ilk ilişkin değildir ama hani en başında bu sefer çok farklı diye başlamışsındır ya hayatının en güzel iki yılını ona vermişssindir... terk edilmenin t si bile geçmiyordur aklından. onun için çevrendeki bütün insanlardan vazgeçmişsindir bunu yaptığından haberin bile olmaz çünkü her şey o kadar güzel gidiyordur ki ondan başkasına ihtiyaç duymazsın bile. sonuç olarak gözünü açıp kapatınca anlarsın terk edilmişsindir hem de karar verilmiş bir şey yokken, en zayıf anında... belki mesajla ayrılmak bile bunun yanında hiç acıtmaz canınızı, çünkü ayrıldığınızdan haberin bile olmamıştır. bundan sonrası mı? koskocaman bir boşluk ama tabi bir süre. şöyle ki yataktan bile çıkmak istemeyecek canınız, izlemediğiniz film, duymadığınız teselli kalmayacak tabi yemek yiyememeniz de cabası. ama şunu da unutmayın ki bu da geçecek ve en kötüsü belki de en güzeli zaman geçtikçe kötü anılar akıldan silinecek ve akılda tek kalan yaşadığınız güzel anılar olacak, ondan nefret etmek mi? asla. hiç bir zaman unutulmayacak hayatınızın en güzel yıllarını paylaştığınız kişi... bir de sakın zaman her şeyin ilacıdır palavrasına inanmayın, bırakın doyasıya yaşayın acınızı emin olun bu sizi çok daha güçlü biri haline getirecektir...
bir anda bütün ayrılık şarkılarına anlam kazandırır. terkedilişin şekline göre diskografi takip etmeye başlatır.alkollü ortamlar cazip olmaya başlar.geceler sezen aksu dinleyerek başlar orhan gencebay ile son bulur.kayıp gecelerin sabahın da başında ki ağrıyı ,yürek sızısı unutturur.sürekli başa döndürür.ve her gece başı döndürür.
Senin ikliminden göçüp gitmek de varmış garip bir kırlangıç gibi uzaklara. Demek yokluğunu da görecekti kör olası gözlerim. Yardan uzak, vefadan ayrı, ölüme yakın bu sürgün şehrin havasını solumakmış alnıma kazınan. Sensizliği koynuma alıp her gece ilişikte bekleyen ilişkilerimin günahlarını da omuzlayıp en ağır suskunluk nöbetlerinde gizliden gizliye ismini zikretmekmiş yaşamak bir yerde.
Tüyü bitmemiş öksüz acılarımdan ricat edip sevgine iltica ettiğim günden beri yaşam daha bir yaşanılası görünmüştü göz bebeklerime. Kısa zaman dilimlerine sığdırmaya çalıştığımız ne varsa aslında sonsuzluğa bedeldi. O kısa anlar şimdi anı olmaya aday. Doğuştan ölgün hayatım, güzel hiçbir şey yaşamadığıma dair aleyhimde şahitlik ederken Tanrıya sunacağım tek kanıttır yanında eğreti yanlarımı süzgeçten geçirdiğim anlar. O lekesiz anılar.
Sen yoksun, şimdi kıran girecek umutlarıma. Gözlerim daha bir rutubetli, gözyaşlarım daha bir derişik. Zindan gecelerden kızıl şafaklara uzanan münferit bir sancı, sahipsiz bir acıdır kimsesizliğim. Sensizliğin mealidir derimdeki çatlaklıklar, gözaltlarıma çöreklenmiş gamdan dağlar.
Şimdi yanımda olman için feda edemeyeceğim herhangi bir nesnenin adı var mıdır, şüpheliyim. Benliğime gözdağı verip duygularımı koyuyorum masaya. Zaten uğruna bozuk para gibi harcayabileceğim en değerli yanımdır senin için yerlere çaldığım yüreğim. Yere düşen bir dilim ekmeği, mukaddesliği üzere öpüp alnıma koyar gibi bütün hazin yanlarını gönülden sahiplenip taç ediyorum başıma.
Gittiğin her yerde, her neresi olursa olsun, ayak izlerini bıraktığın toprak yollarda, gölgeni bağışladığın kerpiç duvarlarda, aynalara lütfettiğin aksi sedanda benden kalma izler bulacaksın unutma. Çünkü yanında götürüyorsun ta başından beri sana ait olan beni. Kalubelada, henüz bütün ruhlar yeni yaratıldığında sana hediye edilmişti zaten özüm.
Ümidimin çorak topraklarında yeşeren filiz, işlediğim en büyük sevaba verilmiş cennetsin. Hayatın benden alıp götürdüğü ne varsa hepsi sensin.
Yine karamsar resimler çizip dikilip karşısına, kendime acımalarımı döküp saçıp dört bir yana, kuşatıldığım bu acımtırak hislerin sarhoşluğunda sana seni yazıyorum. Seni ben bilip sende birleştiriyorum eksik parçalarımı. Gitme kal demek çözüm değil bilirim. Gitmelerin bir dönüşünün olduğunuda Bunu bilerek direnirim sensizliğin cellâdına. Kader dediğin yokluğuna sabretmekse sabır taşı olurum dönüşünü hayal ederek.
Cinnetten çıkma bir gecenin sabahı. Bedenin artık cana dar geldiğini hatırlatan dayanılmaz ölüm sancılarını aratmayacak kadar derinden zuhur eden acılarla teneşirin üzerinden doğrulur gibi fırladım yataktan. Daha kaçıncı gecesiydi ki senden ayrı olmanın ama nice bin yıllar deviren tarihin başlangıcına dayanıyordu sensiz oluşum. Bu antik yalnızlık isadan bile önceden. Ve dün gece kelimeleri zincirlere vurup dudaklarında hiçbir şey söylemeden uzaklara gittin sen.
Yer gök yalnızlık kokuyor yine. Oysa nasılda mutluydu ömrüm seninle sevgi basamaklarını birer birer çıkarken. Beni burada kâğıtsız kalemsiz bırakıp gözlerini armağan ettiğin kente olan nefretim artıyor durmadan. Sıradan bir alışmışlık semptomu değil bu içimde barındırdığım. Alışkanlıklarımdan elbet bir gün vazgeçebilirim. Ama güneş batıdan doğduğu gün ve yıldızlar sulara indiğinde belki o zaman vuku bulur senden vazgeçişim.
Gittin Sensizlik gölgeliyor şimdi yarınlarımı. Uzaklığınla örselenmiş yarım bir aşkı sırtlamak üstelik bütün her şeyin tek taraflı olması ihtimalini de iliştirip yüreğime nasıl bir azabın karşılığıdır tarif edilemez. içimde yanan ateş bilirim sadece beni yakar sana dokunmaz.
Gittin Yokluğunu gösteriyor bütün saatler. Aylardan eksikliğin, günlerden sensizlik... Bütün şarkılar hüzzam makamı. Bir gün bir yerde buluşma ümidi bile yaşama değer kılmıyor avuntularımı da kattığım hayatı. Yol kenarlarına atıldım çaresizliğimle baş başa. O kadar anlamsızım ki, gözden çıkarıldım el üstünde tutulurken. Esir edildim seni özlemeye.
Gittin Nasılda kolayca kayıverdin avuçlarımdan, kalbimin en ücra köşelerine bile sızdığın gibi, aniden, zamansızca gittin işte. Unutulma korkusu sıkıyor şimdi boğazımı olanca kuvveti ile. Hatıratının isli sayfalarına beni de katarsan bir daha anımsamamak üzere işte bu bitişimin diğer adıdır. Ya dönmezsen demiyorum, elbet döneceksin. Beni ürküten döndüğünde başkasından izler görmek gözlerinde.
Gittin Ne kadar da basit telaffuz etmek bu eylemi, altı üstü iki hece işte. Bir çırpıda, sadece ağız açıp kapama hamlesi ile dökülüveriyor dudaklarımdan, herhangi bir zahmete katlanmadan. Gittin! işte hepsi bu... Özlemek tam karşılığı değil beni düşüncelere salan şeyin. Geberiyorum yokluğundan.
en kötüsü beklenmedik anda olanıdır.
araya bir soğutma taktiği girmesi de yeterince kötüdür ama hiper ilgi içinde iken, şok etkisi yaratabilir.
sevgili sizinle hayatını geçirmek isteyen kişidir. çok uzun zaman peşinizde koşmuştur. dunya alem durumu bilir. ailesiyle bile tanışılır. kendisi yurtdısından donmeden önceki son haftalarda ''vize al bilet yollayayım sana'' der, hatta terketmeden bir gün önce gül filan yollar. bir gün sonra ''zaten anlaşamıyoruz'' gibi bir bahaneyle de karşılaşabilirsiniz iyi mi.
ve telefon kapanır. söyleyeceğiniz bir ''neden'' bile duyulmayacaktır.
ve şu kısafilmdeki gibi hissedilir:
önce etraftan söylenilenlere inanılmaz. zaten değse üzmezdi derler. yok hayır neden değmesin ki o sizin biricik sevgilinizdir. uğruna bir çok şey feda ettiğiniz, emek verdiğiniz kişi bir kere neden nankörlük yapsın ki denir. seviyorduk birbirimizi denir.
inanamama evresi
yakıştırmama, konduramama
o sevgidir çünkü o ana dek.
ama aslında sizi çoktan gözden çıkarmış *, hesaplamış, kararını vermiş kişidir.
daha kötüsü geçmişe dönülüp bakıldığında yaşanır. yanyana fotoğraflarda sizin yüzünüz netken onun gözleri tam anlaşılamayan bakışları vardır. o bakışlarda aslında her an her şeyi yapabilecek insanı görürsünüz. korkarsınız. görememişim bu bakışları dersiniz.
yaşanılanlar sorgulanır. nasıl olur da bunlar yalan olur denir. her terkedilme yalan ilişki demek değildir zaten denir. ama bu kez sizinkinin yalanlar üzerine kurulduğu anlaşılır.
isyan edip sinirlenilir, sabahlara kadar günlerce ağlanır, uykusuz kalınır. ve o sırada düşünülür ki sevgiliz o an gayet mutlu, yiyor içiyor gülüyor, uyuyor. seven sevdiğini böyle üzmez denilir. önce kızılır sonra yeniden ağlanır.
sonra ona söyleneceklerin listesi yapılır. kırgınlıkla başlar, öfkeyle sitemle devam eder.
sonra mantıklı bir açıklama bulunur belkş içiniz rahat etsin diye.
ama cevap hiçbiri değildir.
sonra anlarsınız ki zaten cevabın önemi yoktur
daha önce ayrılan mılyonlarca ınsan gibi siz de öyle ya da böyle o noktaya gelmişsinizdir.
sonuç bu!
konuşmaktan vazgeçilir. size değer vermeyen sizin söylediğinize de değer vermeyecektir.
en doğrusu budur. herkes söyler. ama kendiniz de anlamalısınız.
ne nasıl diye düşünülüyordur hala.
vazgeçilir.
çünkü yapılan her hesap gözyaşı olarak geri geliyordur.