Birincisi arada sırada sözde vicdan yapıp iletişim kurmaya çalışmamaları gerektiğidir bu tavsiyelerden biri. O vicdan mekanizması terk etmeden önce çalışacaktı ama ne oldu çoğunlukla terk eden vicdanını susturup terk etti. ikincisi 'nasılsın' diye sormamaları gerektiğidir bir insanı yok yere terk edip sonra suratına nasılsın diye sormak en büyük küfürdür. Nasılsın sorusu yöneltilen o anda iyiyse bile bu soruyla çıkmaza girer aslında iyi olmadığını sadece hissizleştiğini farkeder. Ama o saçma sapan soru sorulmasa yalandan bile olsa iyi olacaktı, kendini bir şekilde avutup hayata tutunmaya çalışacaktı. Ama nasılsın diye sormak bir insanı uçurumdan iterken son anda tutup yüzüne küfredip darbeler vurup tekrar boşluğa itmeye benzer. Boşluk, boşluk, boşluk.
Beni boşluğa terkedip neden gittin...
üzmek daha az üzücüdür çünkü zaten artık çok fazla aklınızda olmayan birini ancak biri hatırlattığı zaman üzdüğünüzden dolayı üzülürsünüz o da kısa sürer.tavsiye olarak da fazla ayak altında dolaşmamanızı tavsiye edebilirim.karşı taraf için anıları taze tutmaya gerek yok.