bana verilen tüm yetkileri bir teras katta dağıtırken rüzgarda, aynı anda sokağın başka bir yerinde, 3 türbanlı kız kardeşin telaşla sokağın köşesinden birbirine şakalar yaparak geçişi... birazdan, gizli bir ritüelin gönüllüsü olacak ve 3 maymunu oynayacak hınzır fertleri. teravih namazına yetişmek için caminin üst terasının en ön safına yetişme heyacanı... hele ki, o en küçüğü yok mu! gülüşü karanfil kırmızısı. endamı taze orkide... camiye yaklaştıkça, durulmuş fırtına öncesi sessizlikten hemen sonra taşı delen o şuh erotik hınzır ifadenin yüzüne yavaş yavaş sinmesi...
karanfil güzeli dilberin, geniş, her terafı rengarenk, içinde yer yer lale figürü işlemeli bir kubbenin altında yerini alması. o teras katında ve savaş komutanlarına has her yere hakim o ön safda, bu hınzırın şuh siperinden yayılan kokunun ön safdaki o gencin bütün benliğine semavi semavi işlemesi.
içinde sadece siyah iç çamaşırı ve uzun narçiceği elbisesi olan güzel zarif dilber: sıcağı bahane ederek giydiği hafif ipek kumaşın bütün vücut hatlarını öne çıkarması. bir dişinin vücut hatlarıyla barışık o ince uzun elbisesinin içinden yayılan, kendine has engellenemez, keskin misk-i amber kokusu...
dokunsalar, önce o üst terastan sol köşede pırıl pırıl parlayan aribra' yı bir kartal gibi pençeleriyle oradan kaldıracak, sonra da aribra'nın terasına, o lacivert gökyüzünü gören kocaman yatağına sarmaş dolaş beraberce atlayacak.
destur be güzel!