Küçükken bahçede sandalyede ayakta duruyordum, hep birlikte yemek yiyecektik. Her yer mutluluk falan. Sonra ne yaptıysam, bayağı küçük tabi yaşım, sandalye arkaya devrildi. Ben ayaktayım. O bir veya iki saniyede aklımdan ışık hızında sert betona çarpacağımda duyacağım acı geçti. Derken durdum, düşmem bitti. Betona falan çarpmadım. Boyumdan büyük, bahçenin bütün bir kenarını saran, açık pembe ortancalarımız beni yakalamış, kucaklamış, nazikçe anneme teslim etmişti.
O gün oradao çiçekler bana adeta sarılmış, yere değmeme izin vermemişti. O zamandan beri ortancaların, özellikle açık pembe olanlarının benim için yeri ayrıdır. Mavi de, koyu pembe de çok güzeller ama açık pembenin verdiği güveni vermezler bana. Ve ne zaman bir yerde ortanca görsem gidip sarılırım, insanların ne düşündüğü hiç önemli değil.
Sarılmak ve ortanca terapi niteliğindedir. Bir arada olursa başka seansa gerek dahi kalmaz. Ancak bağımlılık yapabilir.
Sevdiğin diziyi ya da filmi izlerken çikolata ve benzeri tatlı şeyler yemek. Bilmiyorum bana çok büyük keyif veriyor.
Bu arada Her şeyi anlarım da ahmet kaya şarkıları eşliğinde sevişmek nedir amk?
yeni alınan elektronik malzemelerden çıkan poşet balonları patlatmak, küçuk yeğeniniz varsa onu sevmek, muhabbet kuşu ile oynamak, en sevilen müziği dinlemek.