farklı bir başkalaşım,degişik bir bünye kendine özgü arabın derdi kırmızı terlik cinsinden bir insan.
ve akabinde balans da bir arkadaşımla gelişen diyalogu.
içilir,sıçılır..teoman uzakdan görülür..
teo: ben bu kızı kaldırırım.
biz: ..?!!?
(kızın yanına gidilir bizim gözler ondadır,bir dakika sonra gelir.
teo: kaldıramadım abi.
biz: euheeheuh
edit: bu adam da adını koyamadığım ve anlam veremediğim bir durumlar vardı. nihayet o durum da ortaya çıktı. s.ktiri boktan yüzlerce entelektüele kapak olabilecek bir açıklama yaptı. şimdilik, kaynak sadece götümüz olsa da buyurun burdan. hazmedemeyenler gargara yapsınlar. helal lan sana. sarhoş sarhoş gezmen s.kimde değil. helal sana. bir cemil ipekçi adam gibi adam çıktı bu ülkede. bir de sen. ikinizin de taşağını yiyem ben.
teoman, başları kapalı kızların üniversitelere alınmamasını çok saçma buluyor. kimseye çıkarın şu türbanı denemeyeceğini düşünüyor. çözüm için ilk geri adımı devlet atsın istiyor ve şöyle diyor: "devlet diyebilir ki, birtakım insanlar bu işi inançları için, birtakımı da siyasal amaçlarla yapıyorlar. biz bu ikincilerin kötü niyetlerine inanıyoruz; ama onların yüzünden diğer insanları mağdur edemeyiz. devlet olarak hepsinin okullarına girmesine müsaade ediyoruz. yani bazı insanların sanki hiçbir siyasal gösterge niyetleri yokmuşçasına davranması gerekiyor devletin. böyle yaklaşırsa, sorun kendi kendine ortadan kalkar. karşı tarafta da bir yumuşama olur. kimi ezerseniz ondan bir reaksiyon görürsünüz. bence bu kesimin reaksiyonları da en azından his olarak azalacaktır. yani ;biz artık ezilmiyoruz ya diyeceklerdir.
geçmişte dinle alakası olmayan entelektüel sakalın da üniversiteye giremediğini hatırlatan teoman, devletin, toplumun bütün dinamiklerini dikkate almak, insanların mutluluğu için çalışmayı kendine görev edinmek zorunda olduğunu söylüyor. Ve bir şarkıcıdan beklenmeyecek olgunlukla şöyle konuşuyor:
devletin kendini güvende hissetmesi, yukarıdaki insanların kendilerini güvende hissetmesi anlamına geliyor. yani o savcılar, hakimler falan kendilerini güvende hissetmiyorlarsa eğer devlet de güvensiz. on üç ondört yaşındaki imam hatipli kızlara kelepçe vuran ve aynı yaştaki Manisalı gençlere işkence eden zihniyet aynı. devletin hiyerarşik yapısındaki otoriteyle ilgili bütün problem. sorun üstten asta iniyor. diyelim ki emniyet genel müdürü altlarına sanki tanrıymışçasına davranıyor, onlar da her biri kendi ufak imparatorluklarını yaratıyorlar. o en alttaki polis de kendisinin ezilmişliğini o onüç ondört yaşındaki başörtülü kıza yansıtıyor. gidiyor ve utanmadan onun eline kelepçe takıyor. kızlar başlarını ister kaparlar, ister açarlar. artık bence devlet de yok orada. orada bir kişilik problemi var. o kişinin problemi var. yani her şey birbiriyle o kadar ilintili ki. şimdi öğretmenler yürüyorlar. pankartlar açıyorlar, sloganlar atıyorlar mesela ve polisler onların üzerine saldırıp öğretmenleri dövüyor. öğretmenler ne yapıyor? onlar da zaten evde kendi çocuklarını, okulda başkalarının çocuklarını dövüyorlar. çünkü onları da çocukken annesi babası döverek büyütmüş. şimdi o çocuklar da büyüyünce ya öğretmen, ya polis olacaklar; ama onlar da dövmeye devam edecekler."
sartre okuduğuna inandığım rock yıldızı. sartre' nin ' insan kendini yapar ' sözüne sadıktır. çevreden ne kadar tepki alırsa alsın, inandığı ve benimsediği şekilde yaşamaya devam eder. hayatını şarkılarına dökmekten kaçınmayan bir isimdir ayrıca. davranışları aşırıya kaçabilir, doğrudur ama kendi yolunu izlemeyi sürdürür yine de.
hayatındaki en önemli sorun sevişirken bir başkasını düşünmek olan şarkıcı.
hatta genel olarak sevişmek bu adamın en önemli sorunu diyebiliriz.
her şarkısında sevişmekten bahsetmekte, her televizyona çıkışında sexle alakalı bir şeyler soylemekte..
[edit]: bu entry kötülenmiş. kötüleyen arkadaştan ve teoman'dan özür diliyorum. ben hata etmişim, teoman aslında hep tasavvufi öğelerden bahsediyor. nasıl da farkedememişim. ah beni gidi ahlaksız ah!..
bazı yalanlar şarkısıyla insanı kendinden geçiren, sesi ve besteleri güzel kişilik. yalnız sesini yanlış kullandıgından dolayı kısa süre sonra ses tellerini eline alıp ip atlayacak olan insan.
şarkıların bir kısmını bir yerden sanki hatırladığım, iğrenç bir sahne performansına sahip, marjinalliği hayat tarzına çevirmiş *taksimde 12 den sonra görebileceğiniz rocker.
o albümünün doğumgünü hediyesi olarak gelmesiyle başladı her şey. o zamanlar yarım yamalak anlardım sözlerini. ama müziği, sesi kendini dinletmeye yeterdi. teo deişti, biz büyüdük. biz resmen teoyla büyüdük. hayatımın her anında, yaşadığım her duyguda, bazen sadece bi cümlesiyle, bazen de upuzun bi şarkısıyla yanımda olduğunu hissettirdi. beni anlamayanlar arasında, beni anlamakla kalmayıp anlatabileceğini kanıtladı. tarzı değişti, müziği değişti, kendi değişti ama sözleri hiç değişmedi. hep kendiydi. içinden geldiği gibi yaşıyordu işte. herkesin gizli kapaklı yaşayıp çevresindekilere masum rolü yaptığı dünyada, o içinden geleni yaptı, bundan hiç korkmadı. bunu öğretti bana da. sevenin az olabilirdi, ama kendin olurdun böylece. sen olurdun. ve teoman gerek şarkılarıyla gerek yaşam tarzıyla beni ben yaptı. bu yüzden "olmazsa olmaz"larımdan, vazgeçilmezlerimden.