uzun süre yapmak istediğim ama etrafımda tenis namına bir şey olmadığı için youtube'dan izlemekle yetindiğim spor. olsa zaten bir tenis ayakkabısı bir raket kaç para lan ohooo. özetle ileride zengin olunca yapılacaklar listesine alınan aktivite.
Sayılar neden 15-30-40 şeklinde ilerler açıklayalım:
13. Yüzyılda Fransızlar ve ingilizler arasındaki savaşta Fransız dükü esir düşer. 20 yıla yakın ellerinde kalır ve bu arada tenise çok benzer bi oyun bulunur. Bu oyunda da ortada bir file vardır ve ilk servis geri çizginin gerisinden atılır. Kazanırsa ikinci servis 15 ayak (bkz: feet) ileriden atılır. Üçüncü servis de 15 ayak ileriden atılır fakat dördüncü servis için atılması gereken 15 ayak fazla olduğundan 10 ayak ileriden atılır. Böylece ikinci servis 15, üçüncü servis 30, dördüncü servis 40 ayak mesafeden atılmış olur. (15-30-40) Sonuçta bugünkü puanlama sistemi oluşmuş olur.
Ilginc Puanlama sisteminin çıkış noktası eskiden parasına oynanan bu oyunda ilk kaybeden 15 Dinar ödüyormus ikinci topu kaybeden yine 15 dinar öduyorumus ve toplam 30-0 oluyor. Thirty love diye söylerler Teniste bu sayıyı hakemler. o love da flemenkce şeref manasına geliyormuş yani yenilenin oyunu şerefine oynadigini belirtiyormus.
Tenis sihirdir. Rakibini ayakta alkışlatabilen, yenilsen de kazanan olabildiğin, sportmenliğe aykırılığın barınamadığı, 'rakip tribün' ün olmadığı sihirli bir spor...
Tekil olması, hesap verecek kimse olmaması, tam benim gibiler için total bir egoizm içermesi ve gayet zevkli olması ile kararım kesinleşti. Bisiklette fena değildi ama yol yok aq.
Neyse tenisseverler yeşillendirsin istanbul avrupa yakasında haftasonları fena yardıracağım.
Hatta yeterli derecede hoşlaşırsam yazlığa kort yaptırabilirim. O derece taktım kafayı.
Maç sonu röportajlarında her oyuncuya zorla ingilizce konuşturulmaya çalışılan spordur. Seyirciler falan da sevindirik olur kendi dillerini konuşunca iyi bir tenisçi. Arkadaş sapık mısınız Sırp adam nerden bilsin fransızcayı bilse bile konuşsun diye baskı yapmak nedir. Emperyalizmin devamı gibi bir olay bu.
Tenis, raket ve topla iki kişi arasında ya da ikişer kişilik iki takım arasında oynanan olimpik bir spor. Oyuncular raketleri ile içi boş lastik bir topu ağ üzerinden rakibinin sahasına atmaya çalışırlar.
Besyo zamanımda bir arkadaşımla maç yapmıştık elime ilk kez raket almıştım tenis maçları izleyen biriydim ama hiç oynama fırsatım olmamıştı o ise tenis kursu almıştı maçı ben kazandığımda elime ilk kez raket aldığımı söyleyince uzun bir süre inanamamıştı bu da böyle bir anımdır.
bir kere elitist bir spor olduğu algısının kırılması çok zor. elinde raketli adam gören bak bak tipe bak tenis mi oynayacan sen tarzı bir aşağılamaya girişiyor.
onun dışında pahalı, materyal olarak değil eğitmen ve alan olarak da pahalı. bu maliyetler ve diğer sporların popularitesi olduğu sürece ülkemizde hep arka planda kalacaktır.