gözlerinden geçen bulutlara aldırış etmeden, aklına hücum eden düşünceleri yavaşlatmak için hızlı hızlı kırpıştırdı gözlerini adam. yorgundu bir yanı, inançsızdı. "artık" ile başlayan, kimi zaman umutsuzluğa uzanan cümleler kuruyordu. oysa içinde bir yanı akmayı bekleyen dereler gibiydi. bir ümit olsun yeter!
"niye?" demeden bir tutkuyla yaşanmış ömrünü aldı dizlerinin arasına. salınıp duran bir uçurtmaydı hayatı. düzen dedi, istikrar dedi. söyledikleri kendine komik geldi... bir yenilik istedi, yepyenilik. temize çekti bir yanını, bir yanı alabildiğine çetrefilli. sonra sonu yok dedi; bu yol, yol değil. salıverdi.
kendini öyle iyi biliyordu ki, başkalarını çözmek ona oyun gibi geldi. sonra sıktı işte bu. her seferinde sonunu bilmek bir oyunun, her seferinde prensesi öpmek ne kadar güzel olabilir ki? o, kurbağa kalmayı istedi.
genç adam, yaşlı beyniyle önünde uzanana baktı: "dünya ah! bir masaldır..." kendi masalında kral olmaya karar verdi. her şeyin kralı oldu puslu kıtalarının atlasında...
kendisi son derece komik bir çaylaktır. esprili entrylerle sözlüğe katkı sağlar. ancak son zamanlarda modlarla arası bir acayip, çok yazar olmaya başladı. geçen tam 10 gün yazar kalmış.
modlar taktı buna.
anladığım kadarıyla mütemadiyen çaylak yapılan yazar. ama iyi yazar. susmamasına rağmen sıranın kendisine geldiğini gören ve susmamaya yemin etmiş yazar.
bir zamanlar halk ekmek kuyruklarında, lunapark kapılarında, elektrik fatırası kuyruğunda, otobüs durağında, apartman zilinin önünde, tren içinde salınırken zamanın o yavaşlığına bakıp "eeeehh be ziktimin dünyası" dediğim saniyelerde şöyle bir şarkı söylerdim;
işte o sıkındıdaki o anlamsız şarkı gibidir templar. ne zaman nereden çıkacağı belli olmaz, en sıkıntılı zamanlarda göze takılır, ağıza takılır. izinatı beybeee!!
bir zamanlar nasa'da kafetarya kuyruğundayken, sıkıntıdan aklımı kaçırırdım.. oksijensizlikten de olabilir.. çünkü nasa'nın kantininde bile yerçekimsiz ortam felan var, dini imanı deney olmuş ibnelerin.. neyse işte bu dönemlerde aklıma bir şarkı takılırdı:
beautiful and sexy,
here i am baby,
i'm young and beautiful (anladık lan),
i make you sorrowful,
if you look at other chicks,
i will show you what it means..
you're just,
a foolish casanova..
dediğim gibi deli zamanlarımdı.. hah işte o şarkıyı aranje eden adam templar'dır.. yani öyle dedi bana.. ayı yogi dedi.. sırada arkamda duruyordu..
zirvede çok konuşan yazar.* ama dinlemek sıkıcı değil orası ayrı. şevval sam'ın imza gününü bırakıp zirveye koşturduğu için teşekkürü borç bilirim kendisine. *
tam 3 aydır hakkında saçmalamadığım yazarmış.. o zaman benim için çok önemli olan bu büyük günde (3 gün sonra sonunda kaka yaptım), kendisine diyecek bazı sözlerim var.. öhöm..
lan templar ne amına koyayım? tapınakçı mısın sen? mason mu olcan lan başımıza? bir aralar anthony mason vardı lan efes'te, herif tek elle serbest atış atardı.. şunu iddia ediyorum ki, tam üç nesil bu adam yüzünden ''la nası atıyo la, du ben yapabilcek miyim acep..'' diyip diyip şutlarının anasını sikmiş ve kendilerini türk basketbolundan soyutlamışlardır.. hala 30'lu yaşlardaki adamları tek elle şut atarken görebiliriz.. nereye atıyon halbuki, kartopu mu amına koyim o?
neyse abi babalar gibi kendi isminle yaz,, o da olmadı hasan ol, kerim ol, metin ol.. metin ol evet.. bu da geçer.. zaman her şeyin ilacı..
son olarak şu tekerlemeyi kendisine armağan ediyorum: şu mason fason masana tasonu asan osman değil mi?