insanın yaşamına son verme/verdirtme hakkını, temel hak ve özgürlükler konusu kapsamında ele almak çok da mantıkla örtüşen bir düşünce değildir.
örneğin; barınma hakkı, temel hak ve özgürlükler kapmasına girer. ve bu hak bireysel olduğu kadar toplumun genelinide ilgilendirir. bunu eğitim, ulaşım, sağlık v.b. örneklerle çeşitlendirebiliriz.
intihar ise tamamen kişinin hür iradesiyle verdiği bireysel bir karardır. dini, ahlaki dogmaları bir kenara bıraktığımızda, intihar etmeyi kısıtlayan her hangi bir durumun söz konusu olması zaten mümkün değildir. ( kişi intihar ettiği için ne bedeni zindanlara atılır, ne de mezar taşı başı yerine ayaklarına dikilir )
"her bireyin kendi yaşamına son verme hakkı vardır" tarzı bir maddeyi anayasaya koymak hiç bir yönetim şekli için mümkün de olamaz zaten. ( her ne kadar yaşam hakkı o yönetim biçiminin zikinde olmasa da bunu yapamaz) göstermelikte olsa her yönetim biçiminde insan hayatı kutsal kabul edilmiştir.
ama bazı intihar ( intihar demeyebiliriz de) şekilleri vardır ki, intihar eden kişi/kişiler kendi hayatlarından vazgeçerek, mensubu bulunduğu toplumun temel hak ve özgürlüklerini ( eğitim, barınma, sağlık, ulaşım v.s.) kazanmasını arzularlar.
örnek; israil siyonizmine karşı bedenini siper eden filistin'liler.
ya da tecrit ve cezaevlerinde ki insanlık dışı uygulara karşı ölüm orucunda yaşamını yitirenler.
yani yaşamak güzeldir ancak; bazen başkalarının yaşamını güzelleştirebilmek için ölmeyide bilmek gerekebilir. ( ha benim buna cesaretim var mı? yook )