Bir gun fransiz kadinin biri temele siz turkler ne acayipsiniz siz para icin calisiyorsunuz biz se onurumuz icin temel cevap verir he herkes neyu eksikse onun icin calisiyor tipine sictigim.
Temel ingiltere’de lüks bir otele yerleşmiş. Oda servisine telefon açıp;
“- TU Ti TU TU TU TU”(*) demiş.
Oteldekiler telaşa kapılmış bu mesajı çözmek için. Bir daha sormuşlar yine aynı söz!.. Oraya buraya haber salmışlar... Sonunda konsolosluktan bir çevirmen bulmuşlar ve Temel’in ne dediği anlaşılmış;
“- 2 çay, 222’ye!”
neden bu kadar atarlandınız anlamadım. adı üstünde temel fıkrası gelenek gibi bir şey. benim çocukluğumda da vardı, torunlarımın çocukluğunda da olacak.
Karadeniz Fıkraları Ajansı Sahibi Hikmet Aksoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada;
"Karadeniz insanının yaratıcı zekası ve doğası gereği sabah akşam ''mizah denizinde kulaç attığını'' belirterek, ''Karadenizliler olarak mizahı her an yaşıyor, mizahla yatıp mizahla kalkıyoruz. Karadeniz fıkralarının genel özelliği yaşanmış bir olaydan kaynaklanmaları, yani gerçekçi yanlarının olmasıdır. Siz Temel'e ayda bir olay kurgulayıp, rol biçerseniz, Trabzon'da pastırma imalathanesi açtırırsanız, tezek sattırırsanız, Temel'i Hollywood'a götürüp başrol verirseniz, daha nice düzmece durumlara ortak eder, kimliğini değiştirmeye kalkarsanız mizahımıza en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. Maalesef Temel'e, kimliğine ve karakterine uygun olmayan roller biçiliyor, bu da fıkralarımıza, mizahımıza zarar veriyor.''
demiş.
bir fransız
bir alman
bir de temel eşleriyle beraber ingiliz ajanı olmak için mülakata girerler.
fransızın eline bir tabanca verirler.
- al bu silahı. içerde karın margariti vur ve gel.
derler.
fransız içeri girer ama karısını vuramadan dışarı çıkar ben yapamayacağım der.
aynı şekilde alman da içerdeki karısını öldüremez.
sıra temele gelir. al bu silahı git fadimeyi öldür derler.
temel silahı alır girer odaya.
odadan bam bam silah sesleri duyulur. daha sonra tangır tungur şangur şungur diye cam kırılma sesleri felan duyulunca ingiliz ajanları paldır küldür
odaya dalarlar. temel şöyle der;
- haçan verdiğiniz silah kuru sıkı çıktı. ben de fadimeyi camdan aşağı attım.
temel fahişeye ücretini sormuş.
cevap 10 bin tl olmuş.
bunun üzerine “20 bin tl vereyim ama bir isteğim var” demiş.
fahişe ne olduğunu sormuş.
temel “işimiz bitince seni döverim” demiş.
fahişe yolda devamlı sorup durmuş “ne kadar döversin?”
temel önce cevap vermemiş.
işleri bitince soru tekrar sorulunca,
temel “paramı geri alıncaya kadar” demiş.
-“temel senin iki tane atın olsa birini bana verir misin?”
-” veririm.”
-” peki iki tane araban olsa birini bana verir misin?”
-” veririm.”
-” iki tane evin olsa birini bana verir misin?”
-” veririm.”
-” canımsın… peki iki tavuğun olsa birini bana verir misin?”
-” vermem.”
-” haydaaa..! neden?”
Temel, Amerikalı mühendis bir de Alman mühendis uluslararası bir tünel projesinde sunum yapmaktadır.
Amerikalı mühendis açar projeksiyonu;
-dağı her iki taraftan deleceğiz ortada en fazla 2 metre bir hata payı öngörüyoruz, onu da ancak çok uzman kişiler farkedebilir.
Alman mühendis açar projeksiyonu;
-dağı kuzey ve güney eteklerinden deleceğiz, merkezde en fazla 1 metre hata payı öngörüyoruz, hata payı belli bile olmaz.
Temel siktiret projeksiyonu der baretini masaya koyar;
-daği bi burdan bi da haordan deleceuk diyerek işaret parmaklarıyla baretin her iki tarafını gösterir.
Ortada buluştuk buluştuk, buluşamaduk bi gidiş bi geliş 2 tane dünelimiz olur!