güzel bir alamet-i faikadır. mucidi şahsım gibi gelsede eminim ki birileri bir yerlerde bunu çoktan kullanıp eskitmekte.
efendim. icadımızı açmak gerekirse, cihazımız şarjlı. aynen telsiz telefon gibi duvarda pirize bağlı bir aparatı var. kumanda aletini bu aparata yerleştirip şarj ediyoruz.
asıl faydalı özelliği ise sabit aparattan, uzaktan kumandanın çaldırıla biliyor olması. aparatın üstündeki bir tuşa basıldığında, çok uzaklarda yahut bir koltuğun arasına sıkışmış kumanda çalmaya başlıyor. bir şema ile anlatmak isterdim fakat öyle bir şema çizmedim.
tv kumandaları kaybolmaktan ziyade, diğer aile bireyleri tarafından saklanan( evet var böyle aile fertleri) bir cihaz olduğundan iş görecek bir sistemdir. misal: star tv şampiyonlar ligi finalini yayınlıyor evet bu örneğime ben de güldüm, yavşakların böyle bir güzellik yapmayacakalrı aşikar. neyse hani oldu ya, kafalarına taş düştü yayınlıyorlar ve maça 5 dk kadar bir süre kalmış. tv de o an için yaprak dökümü adındanki dizi izleniyor. dizi müptelası birey kendince önceden önlemini almış ve kumandayı bir yere gizlemiş. zannediyor ki siz daha evvelden olduğu gibi 5-10 dakika fellik fellik kumandayı arar bulamaz ve ali rıza bey gibi kaderinize razı gelirsiniz. ferhunde' nin insanları hop hop hoplatmasına seyirci kalırsınız. sen öyle san, o eskidendi. kumandanın sabit aparatındaki düğmeyi 2 sn. kadar basılı tutar ki düğmenin adı "beni bul, beni onlara verme" düğmesidir. bulunduğunuz ortamda hemen dili dili dili sesleri duyulmaya başlar. kumandayı saklayan kişi baskın yemiş gibi şaşkın, yaptığı hinliğin ortaya çıkmış olmasından dolayı biraz mahçup tepkisiz kalır. sizde köşe takımına usulca yerleştirilmiş el işlemeli kırlentin fermuarını açar içindeki kumandayı çıkarırsınız.
star tv yi açar ve ertem şenerin o sesinle kendinize gelirsiniz:
eehh yerden skim gibi şut... sevgili seyirciler, ayrıca 8 nomerolu zapatista nın görümcesi bankok ta kuru temizlemeciymiş vs vs.
