birçok insanın yalanlayamayacağı gerçektir. tabii vardır halen aramızda belgesel izleyenler... *
son yirmi yılda gittikçe kirlenen dünya, günden güne daha da çılgın bir şekilde dönmeye devam ediyor. istemediğimiz kadar bilgi ve kaynak ayaklarımız altına serilmişken, biz her şeyi isteyerek ve hiçbirisinden almamız gerekeni almayarak, hangilerinin iyi, hangilerinin kötü ve yararsız olduğunu düşünmeyerek, çabucak sahipleniyoruz her şeyi.
acun halk kahramanı olmuş durumdayken, hiçkimseye, hiçbirşeyi açıklamayacağım babacım. oturun ve düşünün.
televizyonun insanları aptallaştırdığı gerçeğidir.
televizyon izleyemeyen kişi kendi istediği gibi özgürce düşünür. lakin televizyon izleyen kişi, başkalarının düşünmesini istediği şeyleri düşünür.
özellikle ev kadınlarının en büyük düşmanıdır televizyon. kendilerini geliştiremiyorlar. sabahtan akşamlara kadar ellerinde yiyecek bir şeyler, oturup televizyon izliyorlar. ondan sonra hem kilo alıyorlar hem mutsuz oluyorlar. hemde cahil kalıyorlar. hem kendileri cahil kalıyor hemde cahil bir nesil yetiştiriyorlar. gelecek , bu ülke onların avuçlarında ama sahip oldukları bu büyük sorumluluktan bile bir haberler malesef.
televizyon özellikle bizim milletin sonunu getiriyor. yandaş medya sağolsun çok iyi oyunlar oynanıyor ülkenin üzerinde. her istenen istenildiği gibi gösteriliyor. halka dayıyorlar saçma sapan yarışma programlarını, saçma sapan dizileri, ondan sonra petrole zam, onu sat, bunu özelleştir. kimsenin umrunda değil tabiki bunlar. herkes fatmagülün suçu ne onun derdinde.
hoca sınıfa batının sadece teknolojisini alıp kültürü almamak mümkün müdür diye sorar hatta başbakan ve mehmet akif ersoyda bunun mümkün olduğunu düşünüyor siz ne düşünüyorsunuz diye ekler.
herkes tamam o zaman mümkündür diye atlar.
aslında böyle olmadığını bir örnekte açıklar. eskiden kanepeler hep birbirine dönüktü şimdi ise hepsinin odak noktası televizyon olmuştur ve bu da ailede iletişimi ister istemez azaltmıştır diye açıklar.
