program yayın saatleri eskiden harikaydı. tek kanallı dönemi diyorum.
18 de çocuklar için güzel bir kuşak vardı. tatlı çizgilere sahip karakterlerden çizgi filmler, oyun programları falan.
şimdiki karakterlerin çizgileri çok itici. sert ve robotik.
19 civarlarında hitap ettiği kitle yavaş yavaş büyürdü. belgeseller başlardı. mesela kaptan qusto
20 veya 20:30 haber saatiydi. kışın 20:00, yazın 20:30. öyle ya baba gelecek haberleri dinleyecek. adam akşama kadar dünyadan habersiz bir şekilde ekmek peşinde koşmuş.
habererden sonra büyük ihtimalle bir müzik programı özelikle de bir sanatçı konseri. türkü olur, şarkı olur.
ondan sonra insanı ölçülerde 1 saatlik falan siyasi açık oturum. sonra kıs bir dizi ya da salıysa türk filmi, cuma ise yabancı film.
haftasonları eğlence programları, bol parodili, bol sanatçılı.
cumartesi pazar maç olduğu dönemler oldu.
şimdi trt nin 5 e yakın kanalı var. hepsini toplasan o 1 kanalın verdiği keyfi vermiyor cünkü 24 saati dolduracak kadar çok kalityeli program üretmek imkansızdır.
o tek kanalın kaliteli programlarını 5 kanala dağıttılar. hiç birine bir yakınlık kurulamıyor.
televizyon dediğin, lan akşam şu program var, akşam olsa da izlesem diye bekletmelidir.
eski zamanların zaman geçirme aparatı.
elbette hala var ama laptoplar, tabletler hatta akıllı telefonlarla birlikte ailecek televizyon izlenip yemek yenilen, çay içilen zamanlar geride kaldı. zaten aile arasında, ev arkadaşları arasında da eski keyifler görülmüyor pek. herkes elindeki telefona bakıyor.
--spoiler--
herkesin istediği tür yayını bulamadığı yayın aracıdır türkiye' de.
mesela ben polisiye tutkunuyum ve aradığım çoğu diziyi sadece internette bulabiliyorum. zaten behzat ç ve şahsiyet, eskilerden de karanlıkta koşanlar ve 24 saat dışında şöyle '' olmuş '' denilen bir polisiye diziye rastlamadım ülkemizde. imdada internet yetişiyor bu yüzden.
--spoiler--
Hep o RTÜK yüzünden
Önüne geleni sansürleyerek vatana millete faydalı olduklarını sanıyorlar.
herkesin istediği tür yayını bulamadığı yayın aracıdır türkiye' de.
mesela ben polisiye tutkunuyum ve aradığım çoğu diziyi sadece internette bulabiliyorum. zaten behzat ç ve şahsiyet, eskilerden de karanlıkta koşanlar ve 24 saat dışında şöyle '' olmuş '' denilen bir polisiye diziye rastlamadım ülkemizde. imdada internet yetişiyor bu yüzden.
kimileri için nostalji
kimileri için aptal kutusu
kimileri için ise bir kitle aracı
benim için ise sorun Televizyon'da değil
TV yayınlarının sahipleri
Maalesef basın özgürlüğü ve yayın özgürlüğü bizde yok
O yüzden Türkiye'de elit kesimin pek sevmediği alettir.
artık genelde yaşlı kesimin kullandığı bi beyin yıkama aparatıdır şüphesiz.. üstelik internet denen bi şey var dizini git orda izle niye illa cumartesiyi saat 8i bekliyosun muhterem sjsj.. vakit kaybı yani.
marksist iletişim teorisine göre, kamu hizmeti değil, reklam aracıdır. televizyonda aslolan reklamdır. reklam içerik değildir. reklam seyretmek için film, dizi, yarışma, eğlence programları gibi içerikler araya sıkıştırılır. izleyici reklamlardan şikayet etse de tv kanalları reklamlardan gelir elde eder. şikayet eden izleyici ise kaba tabirle reklamları izlemek için angarya çalıştırılan gönüllü amelelerdir.
Garip bir alet. Şüphesiz ki bundan 15 sene önceki televizyon denen aletle daha doğrusu sistemle bir alakası kalmadı. Günümüz televizyonları sadece bir görüntüleme aracı. Smart tvler ile izleyeceğini seçme özgürlüğü tanındı insanlara. 15 sene önce kanalların yayınlarını izlemekten başka bir şansımız yoktu. Harici medya oynatıcılar hariç dvd/bluray player hariç hatta daha da eskileri Cd ve VHS/betamaxlar hariç.
Mesela 15-20 sene önce bilgisayara tv kartı takıp bilgisayarda tv yayınları izlemek çok büyük bir işti en azından bana göre. Hatta kayıt almak o yayından, müthiş bir şeydi. Bugün hiç bir kıymeti yok zira yutup var. Digiturk tivibu gibi platformlar yayınları geriye dönük izleme şansı veriyor ki tivibu 7 güne kadar geri gidebiliyor. Çok şey değişti bu 10-15 senede.