sabah açarsınız,seviyesizliğin had safhada olduğu lerzan mutlu türü canlıların yaptığı yayınlanmasında herhangi bir amaç olmayan boş yapımlar görürsünüz.
öğle vakti açarsınız,"bilmem kim bilmem kimin kızını kaçırmış","falancanın oğlu 30 yıldır kayıpmış" gibi asla izleyenleri ilgilendirmeyen konuları ilgilendiren "kadının sesi" türü yapımlar görürsünüz.
akşam açarsınız,"kim kime nerde vurdurdu" manşetleri atan magazin programları,500. kez tekrar yayınlanan baymış diziler ve bu hükümet başta olduğu sürece daima insanın canını sıkacak ülke gündeminden haberler görürsünüz.
e bu kadar şeyden sonra tv izlemek mantıklı gelmez bana.film izlemek isteyenlerin imdadına da p2p ler koşar hemen.
internetten film ve dizi indirebildiği için , televizyon kanallarında yapılan yayınlar artık oldukça seviyesiz olduğu için artık çok normal hatta "gerekli" bir durum.
kalitesiz programlardan sıkılan hatta isyan noktasına gelen, her gün yeni bir cadıydı, polattı, mematiydi gibi meselerle uğraşmak istemeyen bir bünyenin verebileceği en mantıklı karardır.*
uygulamaya kalkan evli çiftleri tez vakitte boşanmanın eşiğine getirebilecek durumdur. tatil dönüşlerinde boşanmaların arttığı bir gerçekken, bu anlamda televizyonun evlilik kurtarıcı etkisi göz ardı edilmemelidir. mazallah tv olmazsa çiftler birbirlerinin varlığnı ve ne kadar sıkıcı olduklarını, paylaşacak bişeyleri kalmadığını farkedebilirler. velhasıl tavsiye edilmez.
eve televizyon almayarak, televizyon başında vakit öldürme olayının daha başından önüne geçmek. kişinin vaktin çoğunu evine, işine, sevdiklerine ayırmasına imkan tanıyan durumdur. pek bi rahat durumdur, internetten ve/veya gazetelerden de gündemi takip edilebiliyor şahsen. insanın magazin basından, popüler kültürden uzak kalarak bir nebze olsun rahat nefes almasına imkan sağlayan eylem.
saçma sapan olan bir eylemdir. televizyon kullanması bilinirse gayet faydalı bir araçtır. ancak kişi magazin haberlerinide izleyebilir belgeselde izleyebilir. eğer entellik uğruna televizyon izlenmiyorsa çok şey kaybediliyor demektir.
moral bozucu haberlerden, yayın organlarının insanın gözüne gözüne soktuğu magazin kişiliklerinin verdiği rahatsızlıktan ve sürekli artan şiddet dolu dizilerden uzak kalmak ve kafayı dinlemektir. inanması zordur ya, kitap okuyacak zaman bulabilmektir. televizyonun ürettiklerine değil, kendi düşüncelerine sahip olabilmesidir insanın.
rahatlıktır.istediklerinizi yapmak,dostlarla daha çok vakit geçirmek, kendinizi dinlemek ve hatta tavana boş boş bakmak için kendinize fırsat yaratmaktır.
son derece mantıklı eylemdir. ajdar aniklerin, caner-tülin, ahu-meriç çiftlerinin fenomen mahirlerin kol gezdiği, magazin afyonundan geçilmezken kanallar, en güzeli izlemek yerine okumaktır. en azından kitap,dergi, ya da gazeteler de ajdarın o iğrenç sesini ve şarkılarını duymayız.
bir eylem olarak nitelendirilmemelidir. çünkü ülkemizde agb verileri, yani reytingdiye bir hadise var ortalama iki bin kadar insanın izlediği programları tüm ülkeye maal etmek. işte buna reyting diyorlar.
bu eylem olarak nitelendirilen olay televizyonlara hiç bir şekilde eksi oy sağlamaz. zaten televizyonlar cihazların takıldığı evlere belirli ücretler vererek kendi izlenme oranlarını arttırmaktadırlar. yani senin benim televizyonu izleyip izlemememiz pekde umurlarında değildir, reytingler sayesinde alacakları reklamlara ve bu sayede alacakları paralara bakar televizyonlar. bu durum böyle diye de izlemek mi lazım illkai! tabiki izlememek lazım. televizyonlara eksi oy vermesede bize bir artı oy sağlar sağlıklı bir karardır televizyon izlememek. o sahte dünyada yaşanan iğrenç ilişkilere ortak olmamış oluruz, kafamızı boş şeylerle doldumamış oluruz, bize ne ahu'dan meriç'den onun bunun yatak ilişkilerinden. izlenilesi programlar dışında; yani haberler ( tabiki hepside değil ), eğitici öğretici programlar, açık oturumlar...
işin doğrusu bende bir televizyon kanalında çalışmama rağmen televizyon izlememeye çalışıyorum mecbur kalmalarım dışında.