sabah sabah sırf merakımdan * kalkıp izlediğim, bir daha asla izlemeyeceğim, izletmeyeceğim, çocuklar için olan ama hiçbir çocuğun kalkıp izlemeyeceği saatte ba$layan $ey.izlediğim bir bölümünde olaylar $öyle geli$iyor.
tinky winky,dipsy ve lala tabipüre yemek için yemek yedikleri * yere gelirler.tabipüree tabipüreee diye diye ellerine kase türü bir $ey alıp pembe boyamsı tabipüreyi kaselere doldurmaya ba$larlar.hepsi tabipüresini aldıktan ve ortalıkta yeteri kadar tabipüree diye bağırıp gülü$erek dolandıktan sonra bir yere otururlar ve yine gülü$meye ba$larlar.tam bu sırada po içeri girer ve bende tabipüre istiyorum deyip lala nın tabipüresini alır.lala bir süre olduğu yerde kalır ve kendine gelince tabipüresini geri alır.ben olsam po nun saçını ba$ını yolardım ama sanırım onlar sonra bu olayı unutucaklar.i$in garibi bütün bu olaylar sırasında hiçbiri önündeki tabipüresinden bir gıdım bile yememi$tir.bu durum tabipüreyi yemek için ne bir ka$ık ne de bir pipet olmamasından kaynaklanıyor olabilir.
yalnıştır aseksüel değillerdir mor olan ibnedir. morun kraliyet rengi olmasıda hoş bir raslantı belkide okadar hoş değil belkide sadece rastlantı ama sonuçta aynı işte demek ki bütün krallar ibne.
(bkz: pazar günü çalışan yazarın kafayı kırması)
teletubbies gelmiş geçmiş en psiko-manyak karakterleri bünyesinden çıkarmıştır. sıkı sıkı sarılan, popoları yerle temas edince ses çıkaran, karınlarından hd kablosuz tv yayını yapabilen yaratıklardan bahsediyorum. öyle bi illettir ki yakalanınca değiştiremiyorsun da. bbc prime da hala var arada denk geliyorum. 15 Dakika teletubbielerin veda zamaninı izliyorum. ayrıca etkisine alıyor.
ev arkadaşım yemek yaparken arkadan sarilalim siki siki diyip yapıştığımda kepceyi yemiştim kafaya. sevgi yüklü embesilleştirici bir etkiye sahip bir dizidir.
"batarken gunes ardinda tepelerin geldi veda zamani teletabilerin" cumlesinden de anlasilacagi gibi gunes battiktan sonra ortalarda bulunmayan mahserin 4 atlisi.*
kendilerini izleyerek yetişen nesilden umudumuzu kesmemize neden olan program. bunu yarım saat boyunca izleyen bir çocuk nasıl bir psikoloji ile yetişir akıl almaz. nerde susam sokağı, nerede bunlar.
cinsiyeti belli olmayan bir grup uyduruk peluş oyuncağın ortalarda hede hödö diye gezmesini konu edinen ama yine de sempati toplayan kıyamet alameti program. (bkz: yecüc mecüc)
cinsiyetleri bile belli olmayan antenli, 37 ekran göbekli yaratıklarla bir neslin embesil yetişmesine neden olan çocuk kuşağı programı...
siz iyisimi şuna;
nefret edilesi grup. insanın tüylerini dikici özelliğe sahipler hepsi de birer birer. acırım valla onu izleyip büyüyen nesle. mıymıy olurlar, sinir bir şey olur çıkarlar mazallah.
çocukluk dönemlerimde tsubasa'yı izlemek için sabahın köründe kalkmama rağmen çoğu kez tsubasa yerine oynatılan ve tribal enfeksiyonlar içerisinde bir çocukluk dönemi geçirmeme sebebiyet vermiş saçmalıktır.
siklerini kafalarinda tasiyan acayip mahluklar. harbiden bunlarin cinsel organlari olmasi gereken yerde degil de kafalarindaydi. izleyen bebelerin normal birer birey olarak topluma adapte olup olamayacaklarini birkac sene icinde gorecegiz. simdi 13-14 yaslarinda falan olmali bu nesil.
gunes batarken ardindan tepelerin
geldi veda zamani teletabilerin
gibi aptal ve devrik bir cumleyle kurulmus olan tekerleme ile biterdi. devrik cumle kurulmasindaki maksadi anlamadik sanmayin lan. basbaya moskof tarzi bir cumle bu. komunist propagandasi yapildi caktirmadan.