telefonuna gelen mesaja boşalan cool türk

entry2 galeri0
    2.
  1. entel geçinenlerin ve ithalyanadam'a aklınca laf sokanların okuması gereken yazı.
    0 ...
  2. 1.
  3. ciao.

    baran, galatasaray üniversitesi felsefe bölümü 2. sınıf öğrencisiydi. sourbon'a gitme hayalleri kuran, fransızca ve italyanca'yı çok iyi derecede kullanabilen bir insandı. kendisini bölümüne o kadar çok kaptırmış olacaktı ki, kütüphanesinde kierkegaard'dan aristo'ya, ibn haldun'dan descartes'e kadar bir çok düşünürün kitap ve incelemesi duruyordu. arkadaşlarıyla sık sık gittiği hacco pulo pasajı'ndaki mustafa amca'da oturup çay eşliğinde felsefe yapıyorlardı. baran'ın ara ara ortamdaki güzel kızları süzmesi gözlerden kaçmıyordu. mustafa amca'nın karşısındaki sahafta kamusal insanın çöküşü adlı kitap duruyordu. alıp almamak arasında giderken, bulunduğu ortamdan iyice uzaklaştığını hissetmişti. acaba kendisi de bir ibn haldun olup, bir mağarada mı yaşayacaktı? acaba baran da ibn arabi gibi bütün önemli yerleri dolaşabilecek miydi? yoksa montesquieu gibi, elinde o kadar kütüphane imkanı, o kadar para varken hiç bir sikime yaramayacak mıydı? gerçi geçenlerde aynı mekanda aynı soru aklına gelmişti. Michel Foucault'un entelektüelin siyasi işlevi adlı eserindeki gibi, o da aynı işlevi görecek miydi? sorular yığının içinde boğuladursun, baran'ın arkadaş çevresinden tanıdığı ilayda, mustafa amca'ya gelmişti. siyah yuvarlak gözlükleri, garip botları ve kolundaki garip takılarla gözler bir anda ona çevrilmişti. marmara üniversite matematik bölümünü yarıda bırakmış, yeniden sınava girerek konservatuara girmek istiyordu. aralarında önceden beri bir etkileşim vardı. çayın dibine vurmak yetmiş olacaktı ki, ilayda baran'ı kilise'nin oraya çekerek, telefon numarasını istedi. baran şaşkınlığını belli etmemek için elinden geleni yaptı ve numarayı söyledi. ilayda numarayı aldıktan sonra bir şey demeden oradan uzaklaştı. yüzünde bir gülümseme olduğunu kimse inkar edemezdi.

    akşam olduğunda baran eve gitmiş, bir bira açmış ve italyan yapımı bir film olan ''abim evin tek çocuğu'' adlı filmi izliyordu. filmi kendi arkadaş çevresinde övecek ve böylece hem statüsünü hem de karmasını artıracaktı. çünkü böyle filmleri izlediğini ya da böyle kitaplar okuduğunu her ortamda belli etmek, onun için kaçınılmaz bir fırsattı. ancak ne kadar çok felsefe, edebiyat ya da sinema bilgisi geliştirirse geliştirsin, içindeki liseli ruha, ergen bir abazanlığa dur diyemiyordu. arkadaşlarından saklıyordu ancak daha önce hiç cinsel ilişkiye girmemişti. hep kendi kendini tatmin ediyordu.

    birden telefona mesaj geldi. tanımadığı bir numaraydı. bunun ilayda olduğunu anlamamak için bir gerizekalı olmak gerekirdi. heyecanlı filmi durdurdu, biradan bir yudum alıp mesajı açtı. '' müsaitsen, sana gelebilir miyim? ben ilayda, seninle bir şey konuşmak istiyorum.'' diyordu mesaj. baran çok heyecanlanmıştı. cevap vermek istiyordu ancak elleri titriyordu.

    kendi kendine gülerek, yazdı. ''tabii canım. ben seni alırım. birazdan galata'nın orada olacağım. oradan alırım seni.'' dedi. baran'ın evi de zaten kuleye 5 dk. uzaklıktaydı. hızlı hızlı nefes alıyordu. tam çıkacaktı ki, pantolonun önündeki ıslaklığı farketti. heyecandan ve abazanlıktan, farkında olmadan boşalmıştı. ''ah!'' dedi titreyerek. bunu bir kez daha yineledi. pantolonunu değiştirip yola koyulacaktı. sadece şunu düşünüyordu.

    o kadar felsefe kitabı okumuş, o kadar film izlemiti. ancak hala bir ilişkiye giremeyecek kadar mal mıydı? cevabı biliyordu ancak cevaplamaktan korkuyordu.

    zira o sırada dolce&gabbana donundaki dölü siliyordu. bu da zaten felsefenin tesellisiydi.

    addio.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük