ben ki bi yerde, arkadaştan aileden birinin elinde kamerayı gördüğüm an susan insanım. sesimin sonradan izlediğimde ne kadar boktan olacağını biliyorum çünkü.
ama telefon. farklı hayal etmiştim.
kendi söylediklerimin telefondan yankısını duydum ya, yıkıldım yeminle.
konuştuğunuz kişinin yankı yapan bi yerde bulunması nedeniyle ortaya çıkan durumdur. iğrençir, tiksinçtir. hayatta en çok nefret edilesi şeydir. hemen telefonu kapatma içgüdüsü dürter durur.
ahmet altan ın güzel bir makalesi vardır bu başlığa dokundurulmuş şöyleki ;
Hayatımız boyunca duyduğunuz bütün sesler arasında en az tanıdığımız, dahadoğrusu hiç tanımadığımız tek ses, kendi sesimizdir. Başka sesler bize
birçok şeyi hatırlattığı halde kendi sesimiz bize hiçbir şey hatırlatmaz.
Sesimiz, hafızamızda tek bir ışık bile yakmaz. Kendi sesimiz bize
yabancıdır. Kendi kokumuzu da alamayız. Kokumuz da yabancıdır bize.
Bu kadar yakın olup da sesine ve kokusuna yabancı olduğumuz tek insan
kendimiziz. Belki de bu yüzden kendimizi tanımayız. Belki de bu yüzden bir
başka insanın sesine ve kokusuna bu kadar çok ihtiyaç duyuyoruz. Belki de
bu yüzden aşık oluyoruz. Belki de, bir başkasının sesini ve kokusunu kendi
sesimizin ve kokumuzun yerine koymaya, bir başkasının sesini ve kokusunu
bir parçamız gibi hissetmeye aşk diyoruz. Belki de, sevdiğimiz insanın
sesine doğru akıp gitmemiz, aslında kendimize doğru yaptığımız bir
yolculuk.
ne konuştuğunuzu unutup kendi konuşmanı dinlemekle meşgul olmana sebebiyet veren oldukça sinir bozucu bir olay, en kötü tarafıda insanda hay amk benim sesim böylemi düşüncesini uyandırıyor.