"accessorize yaz indirimi başladı. %50'ye varan indirim fırsatını kaçırmayın." yazıyordu gelen mesajda. toplantıdaydım, projede bir problem vardı ve ben esip, gürlüyordum en prezentabl ses tonumla. "bunları şöyle yapmamız lazım", "bunları böyle yapmamız lazım.", "bunları neden böyle yapmadık.", "bunları neden şöyle yapmadık." gibi beylik laflar ediyordum, gelen mesaj böğrüme saplandığında.
eski kızarkadaşıma çok aşıktım, çok şirin gelirdi o zamanlar bana. onu süslemek giydirmek hoşuma giderdi, birlikte accessorize'a gidip pembe çiçekli, pembe böcekli tokalar almak en büyük zevkimdi. toka denerken dükkanda, onları kafasına takar, kollarını iki yana açar, şımarıkca kafasını iki yana sallar, tokalarda kafasıyla birlikte sallanır, sonra da "çok güzeeelim" diye bağırırdı.
yaşadığımız bu şapşal anlar, dükkan çalışanları tarafından her şirin çifte imrenerek bakan kişiler gibi tebessümle izlenirdi. ben klasik parayı ödeyen erkek tribine girer, "yaktın beni yine pembe prenses" der, yeni çıkan tüm pembe tokaları alır, en son kasanın önünde duran şapşal tüylü kalemlerden bir kaçını da huysuz bir surat ifadesiyle alınanların yanına koyar, en sonunda dükkandan kolumda sevgilim, mutlu mesut çıkardım. biz birlikte olduğumuz sürece kimsenin hakkımızda ne düşündüğü önemli değildi.
aylar olmuştu, böyle saf ve huzurlu hissetmeyeli kendimi, duygusuz bir hayvana dönmüştüm ondan ayrıldıktan sonra, hiçbir şey hissetmiyordum artık, kızlara değer vermiyor, ilişki kavramından kaçıyor, şirkette insanlara sert davranıyordum. hayvanlaşma sürecimin sonlarına yaklaştığım, bir anda geldi o kampanya mesajı accessorize'dan, sanki telefonum bana, benimle birlikte titre ve kendine gel diyordu.
titredim gerçekten, "ben kahve alıcam" dedim, prezentabl ses tonum gitmişti, fare gibi viyklemiştim, çıktım toplantıdan, zaten kimse kalmamı istemiyordu. aşağıya indim, dışarı çıktım, bir sigara yaktım. tamam kötü bir şekilde bitmişti, tamam kazıkların en büyüğünü yemiştim, ama bu herkesten nefret etmemi, duyarsızlaşmamı gerektirmezdi ki. artık incitilmekten korkmayı bırakmam, duygularımla ve hislerimle tekrar barışmam gerekiyordu.
mesajı tekrar okudum ve cevapla dedim; "en yakın zamanda bu fırsatı kaçırmamak için yine geleceğim, hem de bu sefer hakeden biriyle" yazdım, yolla dedim. mesaj iletilmedi, ama o mesaj hayatımın bu saçma döneminin bitmesini sağladı.
%50 şansımız olsa da her zaman, kaçırılmaması gereken bir fırsat hep vardı.
babalar günü arefesinde, bi saat firmasından gelen " bu babalar gününde babanıza saat almaya ne dersiniz? " ; seklinde gelen mesajı okuduktan sonra gözümden akan yaşlara engel olamadım. babamsız, canımsız gecen 10. babalar günü olmasına rağmen, sıradan bi mesaj içimi bu kadar acıtabildiğine göre; anladım ki acımın hala dumanı üstünde. ağladım,ağladım,ağladım...
HER YONE 50 kisa mesaj sadece 4 TL! Hemen 50 yazip 3900a gonder, aylik Mini SMS paketi senin olsun! gecenin 2sinde gonderdigine gore kesin benden hoslaniyor. saka bir yana, ben gerizekali miyim 4 tl verip 50 sms alayim. 12 tl verir hem sms hem internet alirim daha iyi.
bazı dönemlerde avea kız arkadaşımdan daha fazla mesaj atıyor ya açıp aveaya "aramızı mı bozmak istiyorsun lan??" diyesim geliyor.
bir de yeni bir olay çıkardılar artık arayıp banttan süper teklif sunuyorlar.
pepsi yaşatır seni kampanyasından 36 milyon hat arasından 9. seçilip 20 binlira kazandınız bilgi işlem için 0536******* arayın..
bende aradım arka fondan çay kaşığı sesi olurya çayı karıştırdıgınızda aynı o ses ve bir kadın len herif bırak telefonuda kapıya bak sesi geldi.
dolandırı =alo kimsiniz
ben= bana 20 bin liraçıkmış abeyy paramı istiyorum
d= (daha kibar sesle ) pepsi işlem merkezi buyrun adınız lütfen
ben= arkadaki çay için piç ve orospuda elemanızmı gavat (konuşurken youtube de telsiz sesi açmıştım)
d= estagfurrullaha bi şaka yapmıştım
ben= ulan gavat kimsin lan
ve telefon kapandı 3 gündür ulaşılmıyor bu sabah ise geçici servis dışı olmuş..