kapitalizmin insanoğlunun onurunu para kavramıyla yerle bir edeceğini kanıtladığı kahrolası yarışmadır.umarım ben birgün yolda yürürken bir yarışmacı benden yardım ister.o zaman ben ona ne diyeceğimi çok iyi biliyorum ama programda yayınlamazlar be sözlük.
başladığı ilk zamanlarda adam akıllı şartlar ortaya koyarken, gittikçe zıvanadan çıkan programdır. bu akşamki fena değildi ama hep aynı konu üzerine yoğunlaşmaları da ilginç mesela bu yarışmacıya abes abes para toplatmaya olmadı kazandırmaya çalıştılar. şu pahalılıkta hadi bi sefer olur ikincisi neyin nesi? herkes profesyonel ressama para vermezken? bu daha iyiysi bi ara bi kıza çiğ koç taşağı, solucan vs dolu maddeleri ister dokun ister ısır ister kokla ne olduklarını bul demişlerdi. hay allam ya insanalrı para için ne hallere düşürdüklerine bakıp kendi onurları incinmeli ama dam olanınki. adam gibi yarışma yap emek versinler koştursunlar becerilerini bilgilerini göstersinler kişileri para için neden maymun ediyosun be adam!
ptt dönemimde jetonla türk telekom döneminde kartlı sisteme geçen sokaklardaki iletişim araçlarını içlerinde barındıran 2.5 metre boy 1 metre en de ki odacıklar. Sanırım son dönemlerde sadece asker ve sapıklar tarafından kullanılıyor.*
insanların kafasının kötülüklere çalıştığı anlardan(gizli saklı bir iş yapacakları zaman bulunamayacaklarını sanıp fakat boşa çabalayıp eninde sonunda yakayı ele verecekleri zaman) birinin göstergesidir.
londra enstantanelerinin ayrılmaz parçası bir kaç nesneden birisidir. soluk yahut siyah beyaz çekilen fotograflar içersinde bir tek o hala kırmızıdır. gidemediğim bir şehirde gözüme ilk çarpacak nostaljinin son halkasıdır belki de...
kapitalist düzenin getirdiği herşeye sahip olma anlayışının egemen oldugu toplumlarda kullanılmayan ihtiyac duyulmayan bir nesnedir. türk telekom'un büyük fiyat başarısı(') ile sabit telefonlara bile nostalji olarak bakılacak günlerin eşiğinde telefon kulübelerinden bahsediyoruz.
her zaman sahip olacagım evd sabit telefonu bir telefon kulubesi şeklinde bir kabine koyup ilginç bir tasarıma sahip olmak istedim. bakalım...
kendine has kokusu vardı altıgen, camlı, ptt sarısı kulübelerin.
başlayan aşklar, biten aşklar, arkadaş randevuları gibi nostaljik bir havaya sahipti şehrin belirli noktalarında...
o telefon kutusu metalinin soğukluğu hala parmaklarımda.
bir asrı aşkın geçmişi olan bir yapı. yakınlarımda nerdeyse artık hiç kimsenin uğramadığı bir tane var. nedense toplum içindeki konumumu onunla özdeşleştiriyorum son zamanlarda. çok lazım değilsin ama el altında da bulunsan olur... kapım herkese açık ama onlar sadece onların işine yaracağım vakit hatırlıyor... istedikleri cevapları alamadıklarında umarsızca tekmeleyip gidiyorlar. garip. şükür.
Etrafına başka hiçbir kulübe konuşlandırılmamış ve başka bir kulübeye ulaşma imkanın yok...uzanan hatlardan başka...işte öyle de bir yalnızlık