Efendiler ve ey millet biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müridler ve mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat tarikatı medeniyedir. m.kemal atatürk
halkın dini duygularının sömürülmesine yönelik uygulamadır.
günümüzde ise geçerliliğini yitirmiş durumundadır. aksine her geçen sene sayıları hızla artmaktadır.
zamanında neden kapatıldığını anlamak için bugüne bakmak, bugünki ak parti yönetimine ve politikalarına bakmak yeterlidir.
şeriat yanlısı bir başbakan ve cumhurbaşkanına sahip bir ülkedir.
atatürk'ün ileri görüşlülüğünün kanıtır.
"... Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."
geçmişi bilmem. bana faşizan bir uygulama gibi geliyor. o dönem için sendika, parti gibi insanların bir eksen etrafında toplanmasının önüne geçilmiş. insanların topluluk haline gelip siyasi güç haline geçmesinden hele bunların dinci olmasından korkulup engellenmiş. bu kanun varken halen nasıl çok partili düzene geçtiğimizi anlamış değilim. sonuçta parti de tekke de aynı fikre sahip insanların bir araya gelmesini amaçlıyor. gerçi uygulamada işimize gelen yerlerde uyguluyor veya uygulamıyoruz. bu kanun günümüz dünyasında insan haklarına ve aihm kararlarına aykırıdır. merak edenler aihm 11. maddesini araştırsın.
şimdi sözde laiklerden hakaret gelecektir. bence herşeyin konuşulabilmesi ve tartışılması faydalıdır.
niye faşizan bir uygulama dediğime gelince; başkalarının yaşam tarzına her türlü müdahale etmek bir çeşit faşizmdir. insanlar tekke ve zaviyede yaşamak istiyorsa beni değil onları ilgilendirmeli.
sonuç ne olacak? bu kanun olduğu sürece "toplanma ve örgütlenme hakkı" elimizden alınmış olacaktır. mesela bizim partilerimiz aihm 11.maddesine aykırı kapatıldığı için aihm bizi mahkum ediyor. solcuların pek sevdiği 11. maddeyi sevmiyorsak, istemiyorsak ne sendika kurma, ne parti kurma ne örgütlenme hakkımız olur. uğur mumcu bu konuda ne derdi bilmiyorum. ancak dincilerin örgütlenme hakkına saygı göstermeli dediğini biliyorum.
ne zaman olur bilmem fakat bu kanun avrupa birliğine girmeden önce kaldırılacaktır. zaten uygulamada şapka kanunu gibi kalmıştır. fakat uygulanmayan kanun zaman içinde bir delinin eline geçerse uygulatmaya kalkar, her türlü örgütlenmeyi "tekke lan bu" deyip kapatabilir.
bugün ruhban okulunun açılmasının önündeki iki engelden biri de budur. ha! bu madde kalır ama uygulamada izin verilebilir. tabi demokrasilerde temel konu insanların haklarının eşitliği olduğundan heybeliada'ya izin veriseniz tekke ve zaviyelere de izin vermek zorunda kalırsınız.
eğer kapatılmasaydı türkiyenin daha güçlü bir diplomasisi olabilirdi. anadoluda ki tekkelerin kolları afrikadan asya ya kadar bir çok ülkeye uzanıyordu. bu kollar günümüzde daha da uzayabilirdi. bu yolla parmağımızda oynatabileceğimiz ülkeler olabilirdi. *
sonradan büyük bir paradoksun başı çeken aktörü olmuş durumdur. diğer aktör için (bkz: anıtkabir) gazi mustafa kemal muaftır bu durumdan. tenzih olundu. atatürkçülük kisvesi altında, naaşına modern bir türbe inşaa edenlere lafım . çok yazık!
dergahı (tekke) muzcu şeyhlerin genital bölgesiyle hemzemin olmak zannedenleri fasulye ilan ettim, ebelemeyeceğim. bilen bilir, sözüm senet gibidir. lafım, kıyısından köşesinden okumuş, tefekkür etme iklimini en azından meteoroloji raporlarından takip etmeye çalışıp, bir kaç kelamdan haberdar olmayı bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak zelilliğinden kurtulmak amacıyla ilke edinmişlere. ateist cenah, putperest güruh, ve gezegenim hümanistleri, sizleri muaf tutuyorum. itibar etmeyin söylediklerime, hatta mümkünse gerisini okumayın. kan, şiddet ve pislik içerip, gençlerin somatik gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir buradan sonrası. müspet birşey taahhüt etmiyorum.
farklı mevzular var kapatılmalarında. dönemin şartlarını incelediğimizde elbette bağnazlık dediğimiz fitnenin zuhur etmiş olduğunu görebilmekteyim. lakin, pire için yorgan yakmak çok da eftal gelmiyor bana açıkçası. araya art niyetin de sokulduğunu düşünüyorum. korkutulmuş, günümüz dünyasından soyutlanmış ve hatta yeşilçam sayesinde öcü gösterilmiş mekanlardan bahsettiğimin de farkındayım, hiç merak etmeyin. bununla beraber, söz konusu mekanların tarikat mevzuunda önemli yerleri olduğunu düşünüyorum. gitmişliğim yok ama hemen sevinmeyin. bu birgün gitmeyeceğim anlamına gelmiyor. zikir olsun, dergah olsun, tarikat olsun; islam terminolojisinden haberdar olanların reddetmeyeceği kavramlardır. hemen aklınıza aczmendiler, müslüm gündüzlerle yek vücud olmuş fadime şahinler gelmesin. o çok övdüğünüz, hümanizmin doruklarına çıkardığınız mevlana da tarikat ehli. riyakar olmamak lazım.
muhalif olduğum bazı hususlar var, diğer meselelerde de olduğu gibi. şüphesiz hepimizin insan olmasından mütevellit, bütün yaptıklarımızın mutlak doğru olacağını düşünmek şahsım nazarında komediden öteye geçemez. burdan yola çıkarak, devrimleri yanlışıyla doğrusuyla kabul etmek zorunda olduğumuz sonucuna ulaşıyorum. yoksa birkaç zatın oturup, birşeyler hakkında karar vermeleri, onlara mana alemimde mütemadiyen biat edeceğim anlamına gelmiyor. bilmiyorum, gerek kanun koyucular olsun, gerek yürütücüler... insanüstü görenleriniz var mı onları? bildiğim tek şey, mutlak doğruyu ihtiva etmedikleri. bu yüzden de önüme konan her yemeği afiyetler eşliğinde yemek zorunda olmadığım. sırf bu ülkede doğduğum için, sırf birileri böyle dedi diye her hareketlerine ''eyvallah'' demem riyakarlıktan öteye geçmeyecektir.
kim ne kadar yasaklarsa da yasaklasın, tu kaka derse de desin, dergah da zikir de islam terminolojisinde olan şeyler. dergahın da zikrin de çıkışı peygamberden gelmektedir. şimdi birileri yüz çevirip, suratını eğecekse kendi bilecekleri iştir. ben olanı söylemekten geri kalanlardan olmak istemem. budistleri de hep bu yüzden sevmişimdir zaten. erdem/bilgelik arzusuyla inzivaya çekilip, keşmekeş kokan dünya hayatında soyutlarlar kendilerini. belki ben metafiziği, ruh disiplini mevzularını biraz fazla seviyor olabilirim. maddesel dünyadansa, manaya vakıf olmayı heyecan verici bir aksiyon olarak da addediyorumdur, itiraz edemem. ve fakat, kişi bunlara kendi kendine ulaşabileceği gibi, islami gurular(şimdi şeyh desem kaçacaklar var biliyorum) tarafından eğitilerek de ulaşabilir. o yüzden her an takılıp, zikir kafası yaşayabilirim haberiniz ola.
zaviyeleri bilmem ama fatih tekke'yi rus fotbol takımlarından zenit, iyi sayılabilecek bir transfer ücretine kapatmıştır. o paraya ben de kapatılmak isterim o ayrı.
"...ölülerden medet ummak medeni bir cemiyet için şeyndir. mevcut tarikatların gayesi kendilerine tabi olan kimseleri dünyevi ve manevi olan hayatta saadete mazhar kılmaktan başka ne olabilir? bugün ilmin, fennin bütün şumulü ile medeniyetin parlak ışıkları karşısında falan veya filan şeyhin irşadı ile maddi veya manevi saadet arayacak kadar ibtidai insanların türkiye medeni camiasında mevcudiyetini asla kabul etmiyorum. tekkeler behemahal kapanmalıdır. türkiye her şubede irşadlarda bulunacak kudrede haizdir..."