ingilizce derslerinin de vazgecilmezleri arasındadır. en bilinenleri bunlardır.
i love my love but my love doesn't love me as i love my love.
i wish i were a fish but not a fish in a dish.
sixy silly sisters selling six shiny shoes.
peter piper picked a pack of pickled peppers.
bir tarlaya kemeken ekmişler. iki kürkü yırtık kel kör kirpi dadanmış. biri kürkü yırtık dişi kel kör kirpi diğeri kürkü yırtık erkek kel kör kirpi. kürkü yırtık dişi kel kör kirpinin kürkünü, kürkü yırtık erkek kel kör kirpinin kürküne eklemişler.
Uyanmadan kar vardı
Uyandım yine kar var
su bizlen kalkacakmış
kalksın
karım suya bakarken
kömürü ben taşırım
bu küçücük odada amma büyük soğuk var
camdan dışarı baktım
siyaj şeyler kalmamış
kalmasın
ve artık insanlara acımayacaksın
dünyada ne çok taksi
dünyayı çağır bana
londra ya gidelim
kim asmış bu köprüyü
nerde kaldı karpuzlar
bu evler bize gelsin
gelsin ama
gelsin
ve artık insanlara acımayacaksın
daha çok çocuk geleneklerinde yer alan baş uyak ve uyaklarla elde edilen,ses ve sözcük benzerliğine göre sıralanan söyleyeni belli olmayan ürünlerdir.
şu şekilde sınıflandırılırlar;
kuşkusuz en zor ve aynı zamanda en zevkli olanlarından biri:
bir tarlaya kemeken ekmişler bu kemekene iki kürkü yırtık körpe kel kör kirpi dadanmış bu kürkü yırtık körpe kel kör kirpilerden biri erkek kürkü yırtık körpe kel kör kirpi diğeri dişi kürkü yırtık körpe kel kör kirpiymiş avcılar dişi kürkü yırtık körpe kel kör kirpinin yırtık kürkünü erkek kürkü yırtık körpe kel kör kirpinin yırtık kürküne; erkek kürkü yırtık körpe kel kör kirpinin yırtık kürkünü dişi kürkü yırtık körpe kel kör kirpinin kürküne yamamışlar. *
bunu baştan sona söyleyebildiğiniz gün çoğu tekerlemeyi kolayca söyleyebildiğinizi fark edeceksiniz.
not: noktalama işareti kullanmadım çünkü tekerlemede duraklanmaz; tekerlemenin özelliği budur. imla filan deyip eksiyi basmayın.
yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak sarımsaklamasak da mı saklasak tekerlemesinin mantığı nedir? sarımsaklasan da sarımsaklamasan da o yoğurdu yiyeceksin, niye saklıyorsun demezler mi adama?
*evvel zaman içinde, kalbur kazan içinde, deve tellal, pire berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, bağda üzüm bekler, derede odun yükler iken, alem uykuda ben pusuda iken, bir varmış yokmuş, ademoğulları pek çokmuş...
......masalını anlatayım sana, sen de istanbul'u verirsin bana. o yalan, bu yalan, fili yuttu bir yılan. yılan urgan, yapraklar yorgan iken, arı kaplan, sinekler haberci iken, karga padişah, sivrisinek zurnacı iken, derken, sabahleyin erken, keçiler koyunları traş eder iken, tahtakurusu saz çalar, sıçan cirit atar iken...
evvel zamanda kalbur kazanda, bir varmış bir yokmuş. tanrının kulu çokmuş, tarihin bilinmeyen en eski çağlarında, dünyanın yaratıldığı, dağların, denizlerin yer yer şekillenip; ağaçların, çiçeklerin hayat bularak; çeşit çeşit hayvanların ortaya çıktığı bir dönemde Ak deniz suyu kıyısında bulunan çok büyük bir köyü insanlar yurt tutmuş...
*ey dost! teknede kaldı bizim post. bit pirenin yanında hacıdır, tuttuğu yeri acıtır. tuttum pirenin beşiğini, sabana koştum eşini... sabana koydum çekmedi, serdim yere leşini, kanı tuttu şehrin berisini, satıver ölüsünü, dirisini... denizin ortasına bastım, kıyıdır diye. tophane güllerini cebime doldurdum darıdır diye, beni tımarhaneye götürdüler delidir diye, tımarhaneyi sırtlandım ekmek dağarcığıdır diye...
msaldır bunun adı, okumakla çıkar tadı...
*masal masal matladı, iki sıçan atldı, kurbağa kanatlandı, bir kadın damdan düştü, pire kadın saçını başını yoldu... masal masal maniki, tırnağı var on iki, on ikinin yarısı, fındıkçının karısı... masal masal matitas, kaynanamın başı tas, kuyuya indi çıkmaz, pır pır etti uçamaz. tuttum pirenin birisini, kırdım ufağını irisini, çadır çektim derisini, altmış adam altında gölgelenmedik mi ?
*var varanın, sür sürenin. meyhaneye parasız girenin şarap çölmeği başında paralanır. zaman zaman iken, kalbur saman iken, sucu tellal, keçi berber iken, tavşan bize çırak iken, ben on beş yaşında çocuk iken, samanlık tepesinde çelik çomak oynardım. öteden doğru dedem geldi:" oğlum, müjde baban dünyaya geldi" dedi. smanlık saçağından kendimi attım yere, eve gittim, anam yarım oklava ile yarım yastağacı almış dizine yufka açar. "aman nine" dedim, "gözün aydın babam dünyaya gelmiş. nine, ver ben sallayım babamın beşiğini de sen bize pide mi yapcaksın, ne yapcaksan yap." anam da "hınzırın enceği, ben onun kırk yıldır hasretini çektim. ya olmadık bir yerini ağrıtırsın, ya kırarsın ya da en lüzumlu yerini koparırsın. ben de seni bir güzel oklavadan geçiririm" dedi. " aman nine sen de bunun hasretini çektin ama daha çok çekmedin, alem baba demeyi öğrendi, bak biz daha bilmeyiz. ben onu senden daha iyi sallarım." anam da "haydi oğlum, salla bakalım" dedi. ben de tıngır mıngır sallarken, beşik kurtuldu elimden, babam başladı vırak vırak ağlamaya. anam vurdu bana bir oklava, ben de fırladım gittim çöplüğe...
*eğil eğil epenek, elden çıkan topalak
topalağın yarısı, bitbitinin karısı
bindim deve boynuna, gittim halep yoluna
halep yolu şam pazar, içinde maymun gezer
maymun beni korkuttu, kulacığımı sarkıttı
a boncuk gök boncuk, filfilicik çek dilicik... *
masallardan evvel okunan eğlenceliklerdir böyle ama tekerlemelerde pirenin anlam ve önemi nedir diye sorarsanız bilemedim.
Elma attım denize, geliyor yüze yüze. Ben vuruldum Filiz'e. Filiz Akın, evi yakın. Onu seven, Cüneyt Arkın. Kın kın kın, kına gecesi. Si si si simitçi. Çi çi çi çiğköfte. Te te te televizyon. Yon yon yon Yonca Evcimik. Mik mik mik Miki fare. Re re re reklamlar. Lar lar lar koca karılar.