turban yasasi ciktiktan sonra cosmus giyim firmasi. neymis; universiteliler icin yeni kreasyonlar yapacaklarmis. hatta ogrencilerin bolumlerine gore renkler de kullanacaklarmis.
(bkz: yok artik)
marka tescil başvurusunun dini değer ve semboller içermesi durumunda mutlak ret nedeni sayılmasına rağmen her nasılsa giyim markası olmayı başarabilmiş islam inanışında kutsal sözcük. *
genellikle kendilerini bozkurt diye adlandıran bir takım insanların
- "tekbiiiiiiiirr! Allahuekber" diyerek girdikleri olay yada kutladıkları törenlerde söyledikleri sözdür.
bir de bunun ikbal gürpınar tarafından combo yapılmışı vardır "aaaaalllaaaahuuueeeekbeeeer voooooohooooo" şeklinde. kadın zaten ne yapacağını şaşırmıştır, amaaan bize ne'dir.
bu gün okunan hutbedir, okuyun her satırına değer....
--spoiler--
Allahu Ekber, Allahu Ekber, La ilahe illallahu v-Allahu Ekber, Allahu Ekber ve lillahil Hamd
Kardeşlerim!
Allah-u Ekberle doğar bütün müminler. Her doğan Müslüman çocuğun kulağına önce tekbir okunur. Allah-u Ekberle ölür müminler. Bütün müminlerin ruhları ebediyete tekbirle uğurlanır.
Tekbir Allahın emridir. Allahı ululamaktır. Allahı yüceltmektir. Onu her şeyden üstün tutmaktır. Tekbir, Allahı acizlikten, noksanlıktan, şirkten, Ona layık olmayan tüm sıfatlardan tenzih etmektir. Onunla ilgili her şeyi nefsî isteklerine üstün tutmaktır. Tekbir, kalbi mâsivâdan arındırmaktır. Allahı yüceltirken kendi acziyetini tatmaktır. Tekbir yeryüzündeki büyüklenmeleri, kibirlenmeleri, böbürlenmeleri reddetmektir.
Aziz Müminler!
Tekbir tevhidin en veciz ifadesidir. Tekbir, hayatımızdaki ve dünyadaki bütün büyük değişimlerin anahtarıdır. Ne zaman dünya, ahirete, manevi âleme temas etse, tekbirle Allahın büyüklüğünü tasdik ederiz.
Günde beş vakit dinleme nimetine nail olduğumuz Ezanı Şerifler Allah-u Ekber diye başlar. Ezan bizi dünya hayatından bir anda koparıp alır. Allaha hamdolsun ki bugün dünyanın her yerinde ezanlar, tekbirler süsler yeryüzünü. Allahü ekber nidaları titretir arş-ı Rahmânı. Dünyayı terk edip mânevi iklime girmek için namaza durduğumuzda iftitah tekbiri getiririz. ilahi huzura mirâcımızı böyle başlatırız. Namazda, mutlak bir huzur içindeyizdir. Allahın karşısında hareket etmemiz ne mümkün. Acziyet ve huşû içinde onun huzurunda donup kalmalıyken, Allahın büyüklüğü bize hareket edecek tâkâti sağlar. Bu yüzden namazdaki her hareketimizi tekbirle gerçekleştiririz. Ve rükûda belimiz bükülmüşken Allahın hamdimizi duyduğunu müjdelemesiyle yeniden doğruluruz. Secdeye bir daha kalkmamak üzere kapanmışken, Allah-u Ekber diyerek yeniden hareket edecek gücü buluruz kendimizde. Bayramlarda bu huzuru o kadar yoğun hissederiz ki, fazladan tekbirler getiririz. Ve omuz omuza kılınan bayram namazlarından melekleri selamlayıp çıktığımızda, kubbelerden tekbirler taşar ve Itri, besteler tekbirlerimizi.
Tekbirle açarız oruçlarımızı. Oruç daimi bir ibadet halidir, bedenden ve dünyadan arınmaktır. iftar, yeniden fıtrata, dünyaya dönmektir. Bu dönüş de müezzinin Allah-u Ekber nidasıyla gerçekleşir.
Resul-i Ekrem (s.a.s), ilk vahyi aldıktan, mânevi âlemle o yoğun teması gerçekleştirdikten sonra, üstünü örtmüştü. Cibrîli-i Emîn, ona vahyi getirirken Ey örtüsüne bürünen, kalk ve uyar demişti, sonra da (ve rabbeke fekebbir) Allahı tekbir et[1] diye emretmişti. Böylelikle mânevi aleme irtibatından sonra tekrar dünyaya dönüşünü tekbirle gerçekleştirmişti.
Aziz kardeşlerim!
Ancak Müslüman muhayyilenin bugün tekbir sesini hayal edemeyeceği yerler de var. Bağdatın sokaklarında, Şamın çıkmazlarında, Nil nehrinin kıyılarında kardeşin kardeşi öldürürken Allah-u ekber demesi ne hazindir. Bebeklerin kulaklarına okunan tekbirin, artık onlar katledilirken duyulmaya başlanması ne büyük bir hüsrandır Ya Rab!
Bir insanı öldürmenin bütün insanlığı öldürmek olduğunu öğütleyen bir dinin mensuplarının, bunu yaparken en yüce kelimeyi dillerine alabilmelerinden daha hazin ne olabilir. Tekbiri bir katlin, tekbiri siyasi bir emelin, tekbiri bir sûiistimalin, tekbiri bir ticaretin sloganı haline getiren Müslümanların hayyealel-felâh çağrısına mazhar olmalarını ne kadar bekleyebiliriz? Allahın büyüklüğünü küçük emellerimize âlet ettiğimiz sürece, nasıl kurtuluş umabiliriz? Allahın zulme razı olmayacağını bile bile, Onun adını hayal edilemeyecek yerlerde tekbirlerle dillendirmek, islama karşı işlenen ne büyük bir cinayettir.
Belki islam âlemini bugün örten perde, kendine mâneviyat kapılarını açacak tekbir anahtarını yitirmiş olmasıdır. Belki yeniden aydınlık ufuklara bakmalıyız ve Cibrîli-i Emînin o kanat gerişini, Kadir Gecesinde yere inişini düşünmeliyiz ve Allahın büyüklüğünü o yüceliğe yaraşır şekilde yeniden tekbir etmeliyiz. Ki böylece Sevgili Peygamberimiz (s.a.s)in ifadesiyle her bir tekbirimiz Allaha olan sadâkatimizin bir sadakası olsun.[2]
Ya Rab! Mübarek Ramazan ayı hürmetine âlem-i islamı çepeçevre saran karanlıklardan koru. Bizi Cibrîli-i Emînin kalk emrini duymuşçasına gafletten uyandır.
Ya Rab! Ramazan-ı şerifimizi ihya eden en önemli ibadetlerden olan itikafa girdiğimiz şu günlerde itikafa giren müminlerin duaları hürmetine inanan kardeşlerimizin acılarını dindir.
Ya Rab! Biz günah işledik, Senin yüce adını haksız yerde zikrettik, Sen bizim adımızı haksızlar arasında zikretme.
Ya Rab! Seni hamd ile tesbih eder, seni yüceltiriz, bize huzurunun kapılarını aç.
Ya Rab! Yüceliğini hakkıyla, hak yerde tekbir etmeyi nasip eyle.
Rabbimiz! Bize dünyada da ahirette de iyilik ver ve bizi nârın azabından koru.
Rabbimiz! Bütün hesapların ortaya döküldüğü gün beni, ailemi ve bütün müminleri bağışla.
Rabbimiz! Sen, gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da bilensin. Bizi, ailemizi ve müminleri açığa vurma. Tüm imtihanları kaybetmiş olsak da bizi rahmetine kabul et. Belimizi büken ağır yükleri omzumuzdan, karanlık perdeleri üzerimizden kaldır. Beldelerimizi emin kıl, yüreklerimizi yakınlaştır.
Âlem-i islamı içine düştüğü fitnelerden, tefrikadan, cehaletten kurtar! Bizlere yeniden aziz bir ümmet olarak adaleti ayakta tutmayı nasip eyle.
Allahu Ekber, Allahu Ekber, La ilahe illallahu v-Allahu Ekber, Allahu Ekber ve lillahil Hamd