başarmak bir zorunluluk, hedef ise "öz kardeşin" değil milletin çocuğudur. en iyiden verilen örnekle karşılaştırılırsın. kaçacak yerin; seni anlayacak başka biri yoktur. iki kişinin hayatının da merkezinde sen varsındır. kaçmak gelir içinden; kaçamazsın. bazen ilgi fazlası gelir. bazen paylaşma azlığı. mücadelen iki kişiyledir. suçu yükleyecek kimse olmamasıdır. "iyi polis - kötü polis" olacak kadar bile şansın yoktur. seçme şansı sana bırakılmamıştır.
avantajı da vardır. herşey senindir. tüm sevgi sana aittir. paylaşmak zorunda değilsindir. ilk ve tek olmak kadar kötüsü yoktur. (bkz: biliyorum oradan konuşuyorum) (bkz: tek çocuklar zirvesi)
-kendi kendine tavla, monopoly gibi oyunları oynamak.
-"şımarıktır bu" yaftası yemek.
-aileden kolay kolay uzaklaşamamak, hatta bunu isteyip istemediğine bile tam emin olamamak.
edit: niye eksiledin bebeğim, sen tek başına oynamayı beceremiyorsun diye mi :)
küçük yaşta paint te resim yapılır. birşeyler çızıktırılır. sonra olay kaydetmeye gelir. bir hatıra olsun diye yapılmamıştır bu resim. canı sıkılmıştır küçük bireyin ve karaladığı şeyi kapamak ister. derken "değişiklikler kaydedilsin mi" yazısı dınınt eder hoparlörden. üç seçenek vardır evet, hayır ve iptal diye. işte tam bu noktada abiiii koş bilgisayay bozuldu düzeltir misin diyememektir tek çocuk olmak. akşam babanın işten gelmesi beklenir bilgisayarda mouse yi hareket ettirmek için. o zamana kadarsa tv de takılır bu yalnız velet. ***
Küçük yaşta yalnızlık kavramı ile tanışırsın. 'Yalnız geldim, yine yalnız gideceğim.' cümlesi daha erkenden hafızana kazınır. Öyle bir duygudur ki bu; kimle nerede olursan ol veya ne yaşarsan yaşa bırakmaz seni. Anne baba sürekli ilgiyi senin üstünde tutar, arkadaşlarınla takılmayı özlersin. Arkadaşlarınla dışarı çıkarsın, bu sefer de anne babayı bıraktığın düşüncesi kurt gibi kemirir içini. En kötüsü de arkadaşlarının kardeş hikayelerini dinleyip imrenmek ve bir türlü kafandan gitmeyen 'Keşke benim de bir kardeşim olsaydı...' cümlesidir.
anne ve babanın höthötlüklerini çekiştirebileceğin, dertlerini paylaşabileceğin, seni her konuda anlayabilecek birinin olmamasıdır. odana çıkıp annenle kavgalarını oyuncak ayına anlatırsın ancak.** arkadaşlarına, kuzenlerine ne kadar yakın olursan ol, her şeyini anlatamazsın onlara. hep dertleşecek birilerini ararsın.
okulda arkadaşlarının kardeşleriyle yaşadıkları maceraları duyunca ister istemez " keşke benim de bir kardeşim olsa! " diye iç geçirirsin.
iyi yönleri de vardır. istediğin kadar ilgi, sevgi, şefkat... her istediğin yapılır çoğunlukla. hiçbir şeyi paylaşmak zorunda kalmazsın. ama tek çocuk olmanın ne kadar çok iyi yönü olsa da hep bir kardeşinin olmamasının eksikliğini hissedersin.