devrimci sloganlardandır. ayrıca genç beyinlerin ideali boş bir ideal değildir. bu ideale sahip olanlar bütün gün kıç üstü yatmazlar, lümpen değillerdir, düşüncelerine göre hayat tarzlarını şekillendirirler. sömürü düzenin yozlaştıramadığı insanlardan olmak acınacak bir durumsa bende acıyorum bizlere.
bir devrim olmalı ama nasıl olmalı? halkın çoğu hatta dörtte üçü muhafazakar. 12 eylül den sonra bu insanlar faklı düşüncelere kapandılar. o kadar yorgunum ki böyle konularda artık ellerim ağrıyor yazarken.
o yolun sonu nereye çıkıyorsa artık... lan eskaza devrim filan olsa şu olayı savunanlar "ııı eşütlük" diye çivilenir kalırlar yerlerine. sadece bağırıp çağırmayı, ilanlar,pankartlar hazırlayıp sokakları kirletmeyi, duvarlara yazı yazmayı bilin mınakiim. yıllardır bu ülkede hiçbir dediğiniz olmadı, yine de olmayacak. devrim zaten şu güne kadar ne sike sürülür bir yarar sağlamıştır ki özellikle yakın tarihte. yine olacak olanlar olur ve olmuştur.
aslında sadece solcuların değil herkesin bir devrim hayali vardır. bir şey olacak ve hayatımız değişecek anlayışı günlük yaşantımızın bile bir parçasıdır. mesela evlilik de insan hayatında bir devrim gibi kabul edilir. evlenince ebemizinkini tersten göreceğimizi bilsek bile o devrimi yapmak zorunda hissederiz kendimizi.
solcuların devrim anlayış elbetteki sınıfsız toplum hayalini gerçekleştirmek üzerine kuruludur. dünyada yaşamakta olan insanların % 70 i gıda sorunu ile yaşamakta, % 25 i ise resmen açlık tehlikesi ile karşı karşıya. şu ana kadar kendi adımıza kaç insan tanıdık. 1000 diyelim hadi bilemedin 10 bin diyelim. sadece kendi çevremizdekilerin yaşamına bakarak "ne devrimi herkesin keyfi yerinde, mis gibi geçinip gidiyoruz şurada" denilebilir mi? 120 milyon nüfuslu bangladeş halkının ne gibi sorunlarla yaşadığı seni ilgilendirmiyor olabilir. sen banane bangladeş halkından diyebilirsin ama bir solcu diyemez, çünkü solcu her kimliğinin üzerinde insanlığını tutar. fark buradadır.
bir döneme damgasını vurmuş ve ülkenin tarihinde de önemli bir yeri işgal eden bu söylem, açık konuşmak gerekiyorsa yetersiz kalmaktadır. devrim fikrini idealize eden ve bu şekilde maddi koşullarından bağımsız kılan bir söylem olduğu açık. ancak eleştirilen nokta bu değil, bu olsaydı bugün en temel hakkın nedenini sorgulayan, mesnetsiz ve düzeysiz yorumları okuyor olmayacaktık. eleştirilen nokta değişimin zaruri olması, devrimin sosyal bir gerçeklik olmasıdır. elbette kendilerinden bunu görmesini bekleyemeyiz. burada kızdıkları nokta kelimeye yükledikleri bir anlam ve çağrıştırdığı imgeler. yoksa aşırı iradi bir gönderme beklenilmesin burada. düşman olunan şey devrim fikrinden başka bir şey değil, bunu da herkes açık açık yazabilir. ama cevabını da tarihten almak kaydıyla.
belli bir ülkenin ideolojisini kendi ülkesinde orijinalmiş gibi savunmanın bir sloganıdır efendim. bu belli ülke tabiki soğan sarımsak ciğer bağırsak oluyor.