-şu kadarcık bir şey alarak benimle evlenebileceğini sanıyosun?
+(içinden o şu kadarcık şeyi alabilmek için ebem zikiliyo benim hergün diyen mod) ama aşkım,adettendir diye şey etmiştim.
-bana aşkım deme, demek bunu layık gördün bana, demek adetten diye şey ettin. al sana adet o zaman,
+(yüzüğün oturulan masanın kenarındaki denize atılmasıyla aptallaşan mod) lannnn.
-lan mı?
+(nerden inceldiyse ordan kopsun modu) lann ben onu almak için kaç ay çalıştım haberin var mı? kimlerin ağız kokusunu çektim? seninle evlenmeye kalkan da kabahat, para avcısı, marka meraklısı orospuu.orosssppuuuuu.
-nee? bana hee. elveda.
+(kızın arkasından bakmak yerine az önce denize düşmüş yüzüğü arayan mod) dondum mına koyim, salak karı yaa.
erkek arkadaşım istanbul'un ünlü kuyumcusudur. Birkeresinde, o parmağınıza taktığınız şukadarcık taş için ne insanlar ölüyor demişti. Bu reklam aklıma o lafı getirdi. Kendisi kuyumcu olmasına rağmen tek taş hediye etmesini istemem.. Gereksiz bence böyle şeyler, bir çiçek çok daha anlamlıdır benim için.
Sinir bozucu atasay reklaminin sloganinin insaa edildigi davranis bicimidir, evet. Reklam erkeklerden cok kadinlari asagilamaktadir, bu da kabul. Son yillarda pirlanta satislarini artirmak icin sektorde buyuk bir yaris vardir, hatta pirlantada kdv'nin olmamasi, pirlanta sektorunun yahudilerin elinde olmasi da farkina varilabilecek gerceklerdir, eyvallah. Pirlanta cikarmak icin insanlarin kole gibi calistirildigi yerden goge kadar dogrudur, tamam. Fakat anlayamadigim tek bir nokta var. Bugun pirlanta uzerindeki vurgu cok cok bir 10 sene oncesine kadar bilezige, daha oncesinde besibiryerdeye verilmiyor muydu? Yani altinin gelenek olmasi basimiz gozumuz ustune de; pirlanta niye batiyor? Altin da manasiz ve hayati bir ihtiyaci sondurmeyen bir nesne degil mi? Altinin cikarilmasi sirasinda da ayni kolelik zihniyeti, cevre katliami, iktidar savasi vesaire gerceklesmiyor mu? Altini cikaran sirketlerin sahipleri pirlantayi cikaranlardan cok mu farkli? Sadece altin da degil, pekcok degerli ya da yari degerli maden ve mineral hemen hemen ayni durumda. Ya da kapitalizm araci olarak sadece bunlar mi var? Ornegin futbol, muzik, sinema, yeme icme kulturu, moda, kozmetik... bunlar da birer kapitalistik nesne ve/veya kavram degil mi?
Ortada net bir gerceklik var, insan istiyor. Insan isteyen bir yaratik, ve bu durum maalesef bu hicbir ideoloji ya da din tarafindan engellenemedi. Istemek insan dogasinin bir geregi, hatta daha ileri goturursek gelisimin de lokomotifi. Elbette modern yasam, nesneye dayali mutluluk, insani ve insanligi acze ya da bozulmaya surukluyor; ama bir dusunelim, bu kavramlar yeni mi var oldu? Bugun pirlanta istenirken eskiden altin zumrut yakut istenirdi, bugun araba istenirken dun toprak kole at istenirdi. Yarin belki gezegen istenecek, ama kesin olan birsey var ki hep birseyler istenecek. Biz begensek de begenmesek de - begendigim anlasilmasin- kapitalizmin basarisi burada.
bu durumda bir tur mutsuzluk/tatminsizlik sarmalina girmek istemeyen, tuketimi fistekliyen hayat tarzinin pencesine dusmek istemeyen insanlarin yapmasi gerekenler; beklentilerini ulasilabilir duzeylere cekmek ve nesnel mutluluklara alternatif olacak manevi mutluluklara hayatlarinda yer acmak olacaktir. Yine de sunu belirtmek isterim ki birakalim da insanlar gucleri yetiyorsa, kendilerini zora sokmuyorlarsa, pirlantayla, converse ile ya da neyi istiyorlarsa onunla mutlu oluversinler. Herseye, her kavrama, her nesneye olumlu ya da olumsuz o kadar anlam yuklemek, herseyi bir-tur ust insan olmak pahasina kendimize zehir ya da yasak etmek yerine azicik bilincimizi kuvvetlendirsek, hem oyunlara alet olmayip hem de nesneden mutlu olmanin / mutlu etmenin zevkini yasasak ne olur? Hayat inanin o kadar ciddi birsey degil, kimse de tum dunyanin gam yukunu cekecek kadar guclu degil.
batının aşkı ifade biçimidir. batı 19. yüzyılda tanrısını öldürdü ve son yüzyılda aşkı. şimdi cinsler birbirlerine birkaç dakikalık zevk veren et parçalarından başka birşey ifade etmiyor. aşk diye ağızlarında kirlettikleri kelime içi boş koca bir hiçten başka birşey değil.
değinildiği üzere afrika'daki kardeş kavgalarından, silahlanmaya karşı birleşmiş ülkelerin silah satışlarını artırmalarından, birilerinin habire zenginleşrken birilerinin habire bir deri bir kemik kalmasından başka birşey ifade etmeyen reklamdır.
herşeyini satmış insanın elinde kalan son şeyi kalbidir. kimsenin onu bu kadarcık küçük şeylere satmamasını dilettiren reklamdır bu.
reklamcıların ve reklamverenlerin düştüğü, sürekli düştüğü yanıldan nasibini almış reklam. yanılgının ne olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok sanırım, kadın para-pul,mal düşkünüdür ve bunlara sahip edindirilmenin sevgiyle ilintili olduğuna inanmaktadır. erkekse aptaldır, yolunacak kazdır, sevgisini ispatlamak için lapin gibi atlar,atlamalıdır.
kız ve erkek alışveriş merkezindedir,kız her istediğini dolgun saçlarını ve belkide kalçasını da sallayarak,adetaa erkeğini hipnoz ederek elde eder ve reklamın sloganı gelir dolgun saçmalarıma baktıkça değişti canım caaaaan!..
verilmeye çalışılan: erkekler maymundur, oyna oynayabildiğin kadar.
- şu kadarcık tek taş yüzük.
- bu kadarcık düğün.
- o kadarcık ev.
- bunlar kadarcık çocuklar.
- şunlar kadarcık masraf.
- dünya kadarcık malın yerine, şu kadarcık amcık.
hedef kitle değiliz, hedef kitlenin de birtarafında değiliz. boşa çene yormayınız. bakınız tam bize göre konular var, türban falan konuşalım biz. oyalanırız hem!