Kuran-ı Kerimin basılması ve mevcutların toplatılması gibi uygulamalarla hafızalarda yer eden Tek Parti
döneminde, tüm dini faaliyetler gibi hac farizası da yasaktı.
1947'lere kadar Türkiye'den hacca resmen izin çıkmadı. 1948'de döviz yokluğu bahanesiyle hac yine
yasaklandı. Hac için ilk izin ise ancak 1949'da çıkartıldı. O yasaklı yıllarda Rusya dahi hacılarına yasak
koymamıştı.
Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, hac farizasının uzun müddet yasaklı olduğunu belirterek, 1945ten
sonra, yani 2. dünya savaşı bitince Türkiyede Tek Parti sistemi bitince o zaman izin verdiler. Dedi. Eygi,
Sovyetler Birliğinin bile her sene 20-30 kişiyi sembolik olarak hacca gönderdiğini ifade ederek Göz boyamak
için Sovyetler bunu yaptı. Bu kadar bile yoktu Türkiyede. insanlar kaçak olarak bin zahmetle develerle,
Suriyeden irandan geçerek hac farizasını yerine getirmeye Suudi Arabistana gitmeye çalışıyordu. Diye
konuştu.
Tek parti döneminde Camiler yıkıldı satıldı.
M. Kemal'ın hükmü:
15 Kasım 1935'te "Cami ve mescitlerin tasnifine ve tasnif harici kalacak cami ve mescit hademesine
verilecek muhasasat (maaş, ödenek) hakkında" bir kanun çıkarıldı.
2845 numaralı kanunda "Tasnif harici tutulan cami ve mescitler usul ve mevzuata göre kendilerinden
başkaca istifade edilmek üzere kapatılır" hükmü vardı. Bu tarihten sonra yüzlerce cami kapatıldı, depo
yapıldı, satıldı, yıktırıldı, parti binası bile yapıldı.
Arapça Kuran ve Ezan'ın yasaklanması
4 Ocak 1932 tarihinde yayınlanan bir talimatnamede; Harf Devrimi Kanunu'na aykırı olarak Arap harfleriyle
eğitim yapmak için gizli veya aleni dershane açanların ve bu dershanelerde eğitim verenlerin, Türk Ceza
Kanunu'nun 526'ıncı maddesi gereğince üç aya kadar hafif hapis veya 10 liradan 200 liraya kadar hafif para
cezası ile cezalandırılacağı belirtilmiş. [1]
1 Kasım 1935 ve 30 Kasım 1936 tarihleri arasında çeşitli illerde 35 kişi gizli bir surette (Arap harfleri ile
tedrisat (öğretim) yapmak suçundan yakalanıp adliyeye sevk edilmişlerdir. [2]
1937 yılında Gaziantep'te 50 yaşlarındaki bir kadının kendi evinde gizlice eski usül Arap harfleri ile çocuk
okuttuğu haber alınmış ve suçüstü (!) yakalanarak, aramada ele geçen kitaplarla birlikte mevcuden
mahkemeye sevk edilmiştir.
Ele geçen ve M. Kemal'in döneminde "suç" teşkil eden kitaplar ve bazı eşyalar ise şunlardır:
3 adet Mevlüt, 5 Tebareke Cüz'ü, 25 Amme Cüz'ü*, 1 Kadesemiallah, 7 Kur'an-ı Kerim, 10 Elif Cüz'ü, 2
Minder, 1 sıra, 1 sopa. [3]
KAYNAKLAR:
[1] Halim Alyot, Türkiyede Zabıta, Tarihi Gelişim ve Bugünkü Durum, Kanaat Basımevi, Ankara, 1947, sayfa
937.
[2] Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivleri (EGMA), Ankara, Dosya. 1321711, Kardeks 1964; Dâhiliye
Vekâletinin (içişleri Bakanlığının) Maarif Vekâletine (Eğitim Bakanlığına) yazdığı 12.1.1937 tarih ve 368 sayılı
yazı.
[3] Emniyet Genel Müdürlüğü Arşivleri (EGMA), Dosya 132173, Kardeks 596; Gaziantep Valiliğinin Dâhiliye
Vekâletine (içişleri Bakanlığına) yazdığı 31.12.1937 tarih ve 1481 sayılı yazı.
günümüzde türkiye'de tek partinin iktidar olmasından dem vurup baskı ve zulmün arttığını zannetmektir. düşünce olabilir ama gerçeği yansıttığını savunmak çok safça. onlarca parti var. kimse de onları engellemiyor. hepsi bir araya gelse dahi tek bir parti edemezken, şimdi böyle bir utanca sarılmak aklı zarar...