tek kişilik şehir

    3.
  1. ankara şinasi sahnesinde sergilenmekte olan oyun.

    kısmen internetin yalnızlaştırdığı bireyleri anlatmakta. seyircilerin üzerine su dökerek güzel bir final yapmaktadırlar.

    "ister ağır ol ister hafif aynı hızla düşersin çünkü ivme sabittir g eşittir 9.8."
    5 ...
  2. 6.
  3. "buttan da tavuk tadı geliyo."
    "ben sabit telden görüştüğüm kişiyle cep telefonu ile görüşemem."
    "ben çocukken aya gittim"
    "esmerim ama içimde bir sarışın var, zayıfım ama içimde bir şişko var."
    "her gün bir kursa gidiyorum;bir gün konuşma, bir gün susma kursu; sabah gülme, öğleden sonra ağlama kursu; bi gün kavga kursu, bi gün orgazm kursu"
    gibi hem güldüren, hem de içinde bulunduğumuz durumu çok kez resimleyen dialoglar var.
    mutlusunuz diyor oyun, yeterki fark edebilin.
    mutlu olmak isteyin.
    mutlusunuz işte...
    dolu tarafından görebilin yeterki bardağı.
    gerçekten.
    mutlusunuz.
    3 ...
  4. 11.
  5. bu şehir hayallerimi ıslatıyor, yaşlanan kaldırımlar benim suçum değil!
    ruhumun yalnızlığını tamire kalkıştım, boyumu aşan işler payıma düştü yine. elimi kolumu nereye koyacağımı bilemez olurum da geceler bağ olur, kelepçem şehir.
    sahnelenen oyunların başrolünde ben varım, fotoğrafımı çeker güneşin ışıkları, kendime sorduğum soruların cevabı yine bende. boş sokaklarda köpeklerin ulumasına, balkon demirlerine vuran yağmur damlalarına küfreder korkudan uyuyamam. senli uykuları hatırlar, kıvrım kıvrım sancılanırım. ve sokulmak istediğim koynunun kokusunu özlerim...
    hıçkırıklarım gökgürültüsünü bastırır, rüzgar tenimi okşar geçer, tüylerim sensiz diken diken.
    ve bu şehir acımasız görünür gözüme. ne faydası dokunur, ne mutluluk serper içime.
    bana yine senden fayda var, hayalin elimden tutar çünkü ben;

    Bugün seni hayal ettim, kumsalın en güzel anında, güneşin keyfini çıkaranlardandın. Uzandığın kumsalda günü içine çekiyordun. Aldığın her nefesi kıskandım. Verdiğin soluklar ise; bir deniz kabuğunun içinde çağlayan dalga sesi gibi derinden geldi.
    Küçük kız çocuklarını uzaktan izlerken ki mutluluğuna gülümsedim. Asi bakışınla içimi titretirken ne de farklıydın oysa. Ne zaman aklıma gelsen; yüksek dağlar ardında güneş göz kırpar, gözlerini düşündükçe içim yeşerir. Hayal etmekten yırtılır artık düşüncelerim, ayaz gecelerde üşütür sensizlik. Yıpranan tüm hislerim senin yanında kabuk bağlar. Yeniden doğmaya hazır ruhum. Seni doya doya bir ben yaşıyorum.

    Mutluluk kıyılarıma vuruyor, dalga sesleri, ırmaklar, cıvıltılar sarmalıyor dört yanımı. Kapımı yumrukluyor neşe, içine akıttığın gözyaşlarıdır camıma vuran bahar yağmurları. Umutsuzluk, karamsarlık bize küsmüş olmalı ki, dağın doruğundan süzülüp ufka karışıyor. Eriyor şehrimizin ortasında bir yerde.
    3 ...
  6. 2.
  7. ankara devlet tiyatrosunun tüyleri diken diken eden finali ile çarpıcı bir biçimde sahnelediği vurucu oyun (2007-ekim, hala sahneleniyor). ışıl kasapoğlunun rejisinde etkilenmiştim,ama ankara dt finali mükemmel yapmış.

    "aileler artık tek kişilik mi?
    artık hayat bir takım kurslara gitmekten mi ibaret?
    şehirler şehir dışına mı taşınıyor?
    kendinize gülebilirsiniz ama kendinizi gidiklayabilir misiniz?
    kandırılması en kolay canlılar erik ağaçları mı?" gibi birçok soruya ironik bir dille yanıt arayan behiç ak'ın 4.oyunu.
    2 ...
  8. 12.
  9. Ankara DT'nin Şinasi sahnesinde 2008 sezonunda sergilenen oyun. Son derece etkileyici ve zekice kurgulanmış gidilesi tiyatro soleni.
    2 ...
  10. 7.
  11. 1 yıllık bir gecikmeyle de olsa ( ankara için )izleyebildiğim ve çok da beğendiğim oyun. oyunun künyesi ve aldığı ödüller için http://tr.wikipedia.org/w...k_Ki%C5%9Filik_%C5%9Eehir _(oyun) e bakabilirsiniz.

    yukarda hakkında yazılan hemen her şey bence doğru ancak dialoglar yavan değil tam tersine oldukça zengin ve bir o kadar da ironik.

    şehir hayatının yalnızlaştırdığı bünyeler üzerine şahane bir oyun. hala sahnedeyken gidilip izlenmeli.

    not: en ön sıralarda oturmayın keza oyunun tüm meteorolojik efektlerini bire bir hissediyorsunuz. üstüm başım ıslandı lan.

    (bkz: esmerim ama ruhum şarışın)
    2 ...
  12. 8.
  13. bir yıldır gitmeye teşebbüs edip de ancak gidebileceğim oyun(bize ne mi?)
    beklentim beni sarsması, zira ihtiyacım var.
    "kendimizi en yalnız hissetmediğimiz anlar, yalnız kaldığımız anlar mı?"
    bu ay için kötü olan yanıysa çayyolu'nda sahneleniyor olması, zira dağbaşını duman almışş eve nasıl döneceğim o saatteee diye şarkı söylemekteyim..
    2 ...
  14. 5.
  15. ankara dt tarafından sergilenen ve sanal aleme ucundan bucağından bile bulaşmış olan herkesin bir gidip görmesi ve kendine çekidüzen vermesi gereken eğlenceli ama aynı zamanda hazin oyun. üç kişilik oyunda her bir oyuncu çok başarılı, metin zaman zaman tekrara düşse de, dramaturgide bunlara dikkat edilebilirmişse de -geçti bor'un pazarı tabii-, o da metnin şanındandır diyoruz ve behiç ak 'i pek seviyoruz.

    herkesin şehri kendine.
    1 ...
  16. 9.
  17. gözlerini kapar kulaklarını tıkarsan işte sehir senin.
    1 ...
  18. 13.
  19. Dün akşam itibariyle Antalya Devlet Tiyatrosu sahnesine konuk olarak gelen Ankara Devlet Tiyatrosunun sergilediği muhteşem oyun. Teknolojinin hayattan ne kadar çok şey alıp götürmüş olmasını konu alan , oyuncularının performanslarıyla göz dolduran oyun 20 dakika boyunca ayakta alkışlanmıştır. Yine gelsin , Yine iki elim kanda olsa izlerimdir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük