memlekette evlenilecek kız kalmadığını anlamış ve dışarıya açılmaya karar vermiş bir genç. korede evlerin 6 dolar olduğunu duyunca da oraya yönelmiş tipik yurdumun insanı.
sultanahmet'te bir otelde işe girerek şansını birkaç kat arttırabilecek gençtir. piyer loti civarındaki bir otelde 9 garsonun evlenip japonya'ya gittiğini biliyorum.
amerika birleşik devletleri gibi asyalıların cirit attığı bir memlekette zaten sıcak kanlı olan asyalılara sokulmak zor değildir, korelilerin türk sempatisi de düşünülürse zor değildir, ingilizce şart tabi.
sadece koreli fikrine takılıp kalmak saçma bir düşüncedir. * ama hayatta neyin ne olacağı belli olmadığı için gerçekleşebilir de: (#9809253) (#12929708)
sonuçta kaderin bizi nerelere sürükleyeceğini önceden kestirmekle ilgili problemlerimiz halen mevcuttur...
türkçeyi öğrendikten sonra da gene aynı sevimlilikte korece konuştuğu zamanlarda şaşırdığı gibi sesler çıkaracaksa ben de bu gruba dahilim. düşünsene evde bir fıstık var ve onun için bir çiçek öldürüyorsun eve getiriyorsun. olaylar gelişiyor.
+canım al. bak senin için bir buket öldürülmüş çiçek aldım.
-aaaa markasıııızzz çok duygulandıııım. sen benim canımsııın.
+hayatım sen benim canımsın.
-sen de benim canımsııın. çok seviyoruuuum.
herhangi bi kore aşk dizisi seyrettiyse tüm koreli kızların o başroldeki kız gibi olduğunu zanneden arkadaştır. yapmayın abi, zaten filmde herkes birbirine benziyor. hem onlarda da piyasa tipler var.