tek gecelik ilişki

entry197 galeri1
    145.
  1. Bu sadece iki tarafı ilgilendirir lafıyla savuşturulacak bir şey olmayan hede.
    Sevgisizliğe alıştırıyorsunuz kendinizi, sevgisiz de tatmin olan bünyeniz iflah olmuyor.
    Bir süre sonra yaşadığınız ilişkiler de bir tat vermemeye başlayacak ve tahammül edemez olacaksınız nasıl olsa başka türlü mümkün olacak sahte bir mutluluğununuz var çünkü.
    Bir kadını dinlemek anlamak her şeyiyle kabul etmek değer vermek anlamsızlaşacak sizin için nasıl olsa bunları gerektirmeyen bir ilişki türünü yaşayabiliyorsunuz.
    Toplumsal bir sorundur bu. Sevgisiz ilişkilerin temeli sadece basit hayvani çıkarlara dayalıdır bir aldatmacadır.
    0 ...
  2. 144.
  3. her erkeğin en az bir kere olsun isteyeceği şeydir. ama ülkemizde zordur tabi. kızların en yollusu bile evlilik denilince kendinden geçiyor çünkü burada.
    2 ...
  4. 143.
  5. cehennemde rezervasyonları şimdiden hazırdır.
    1 ...
  6. 142.
  7. bir süreden sonra insanın psikolojisini olumsuz yönde etkileyebilir.
    2 ...
  8. 141.
  9. insanı eskitir. kirletir. masumiyeti bir kibritle tutuşturmak gibidir. oysa seks bu kadar basit mi gerçekten? şahsım adına konuşuyorum, daha önce birisiyle tek gecelik bir ilişki yaşayan erkek ne olursa olsun on sıfır geridedir. çünkü artık sevişmek onun için "ihtiyaç"laşmıştır. oysa sevişmek... lan ne bileyim bu kadar müthiş bir şey nasıl bu kadar basitleştirilebilir. bir insana ait olduğunu bilerek uyanmak hissinden de vazgeçilecekse, neden girilir ki o yatağa? tek derdi erkeklik organını bir kadının kadınlık organına sokup çıkartmak haline gelebildiyse, sormadan edemiyorum. bu nasıl bir abazanlıktır? bu nasıl bir açlıktır.

    işte bu sebepten, tüm erkekler bacımdır.
    3 ...
  10. 140.
  11. belli bir yaştan sonra tatmin etmemeye başlayan ilişki türüdür.

    iyi güzel, tavladın kızı/adamı, sonra? heyecan duyduğum bir olayı paylaşamadıktan, üzüntümü dile getiremedikten, rahat rahat, sıkıca sarılamayacağımı bildikten sonra ne anlamı var ki?
    2 ...
  12. 139.
  13. iki taraf da 18 yaşın üzerindeyse, karşılıklı rıza gösteriliyorsa, hijyen ve korunma açısından sorun yoksa gerçekleştirilebilecek olandır. bu şartlar söz konusu ise sadece bu iki tarafı ilgilendirir.
    1 ...
  14. 138.
  15. Gayette oluyor bi olayı da yok. Düşüp kalkıyorsun. Sabah insanlık yapıp öperek uyandırayım dedim. Birden irkilip sen kimsin dedi. Zoruma gitti lan. Sabah ondan önce uyanıp gitmek en iyisi de yanlız ev sizin olmayacak.
    0 ...
  16. 137.
  17. bu kadar anlam yüklenirse zaten tek gecede kalmayacağı için; tek gecelik deniliyorsa nasıl sorularından vazgeçip ne zaman sorularının gelmesi gerekmektedir.
    2 ...
  18. 136.
  19. gayet mümkün olan bir hadise. abartıldığı kadar muazzam bir hadise de değil. normal bir şey.
    0 ...
  20. 135.
  21. yapmadığım, yapmayacağım şey.

    tanımadığın, ilk defa gördüğün biri. kimdir, nedir?

    barda, cafede, orada burada gördüğün biri.

    yapabilene saygı duyarım. nasıl dokunurlar birbirlerine, nasıl öperler tanımadıkları birini? nasıl soyunurlar, en çıplak halleriyle kalırlar?

    peki ya bitince ne derler birbirlerine, nasıl uyurlar ya da nasıl kalkıp giderler?

    sabah olunca, ertesi gün ne düşünürler mesela?

    anlamış değilim.
    7 ...
  22. 134.
  23. tek gecelik yerine tek kişiyle ömür boyu bir ilişkisi yaşamaya tercih ederim, düşünsene senin için yaşayan gözlerinin içine bakan biri ile olmak tarif edilemez herhalde.
    0 ...
  24. 133.
  25. deist olmama rağmen sevmedigim ilişki türü. midem kaldırmıyor hacı amcalar sevmediğin aşık olmadığın biriyle öpüşme ve cinsel birleşme yaşama olayını. midesi kaldıranlara mutluluklar dileyelim o zaman.
    1 ...
  26. 132.
  27. aslında çok normal bir durum olan ama din tarafından insanların beynine enjekte edilen fikirler nedeniyle çoğu insanın yaşamaktan korktuğu ilişki türü. çevre, genetik, aile , maddi durum gibi bir sürü etken insanın ahlak anlayışına etki eder. bu durumda ahlakın bir anlamının olması imkansızdır. sana küçük bir çocukken tecavüz etselerdi ahlak hakkında nasıl bir düşünce yapın olacaktı kardeşim. şartlar eşit değilse ve insan bu hayatın sonunda sonsuza kadar cennette ya da cehennemde kalacaksa ve reenkarnasyon yoksa bu hayatın adil olduğunu nasıl düşünebilirsin.
    0 ...
  28. 131.
  29. ''elbiselerini çıkartıp saçlarına dokunurken
    onu kokladım, içim ürperdi
    soluk soluğa yatıyordu, terlemişti vücudu
    ve beklenen soruyu sordu''



    omzum köpek gibi acıyor, fena ısırıldım.

    iyi öpüşüyordu, yani çok kötü değildi ve onla sevişeceğimiz baştan belliydi zaten.

    en sonunda buluştuk, evime geldik. ilk başta öpüşmek bile istemiyordu lakin, dudaklarıma karşı koymadı, öptü beni, kontrolü bıraktım, öptü, ısırdı, ısırdı, ısırdı, emdi, ısırdı... bitti, bir sigara içtik müzik eşliğinde. ondan sonra da alel-acele toparlandı. tek gecelik ilişki diyorduk ama, gündüz yaşanmıştı. ''biraz daha kal'' dedim, başkasına sakla, diye yanıt verdi.

    ''bunu kimseye anlatma sakın'' dedi çıkıp giderken de. anlatmam, centilmen olduğumu biliyorsun dedim.

    biliyorum, diye cevap verdi, uzun uzun öpüştük, gitti. omzumun acısıyla ve dudaklarımdaki hoş tatla kaldım ben de. düzenli çiftlere iğreniyorum, kendimi et gibi hissediyorum, ama bir yandan da iyi geliyor.
    0 ...
  30. 130.
  31. kuzeylilerin “one night stand” dedikleri ilşik türüdür.
    tek gecelik ilişkilerin özelliği diğer aşık olma, sevgili olmak, birlikte yaşamak gibi birlikteliklerden farkı :adı üstünde tek geceliktir. cinsel ihtiyaç duyan iki birey bir akşam bir araya gelir. yenilir, içilir ve seks yapılır. birlikte uyuma ve öncesinde yeme, içme ya da başka aktivitelerde bulunma çiftlerin keyfine kalmıştır. ancak kırmızı çizgilerle belirtilmesi gereken nokta şudur ki: bağlanmak, sevgili olmak, ertesi gün aramak sormak, iş konuşmak, karşı taraftan seks dışında herhangi bir talepte bulunmak söz konusu dahi değildir. özgür iki birey seks için bir araya gelir, sevişirler ve herkes yoluna gider. telefonlaşma, facebook ta dürtme olmaz.
    tek gecelik ilişki yaşama ihtimalinin yüksek olduğu yerler bar, gece kulübü gibi alkol alınan yerlerdir. alkolünde etkisiyle beğeniler normal yaşamdan farklılaşır. arkadaşlar arasında cinsel çekim varsa, bu iki arkadaş uzun vadeli birliktelik yaşamak istemiyorsa, bu gibi durumlarda da tek gecelik ilişki yaşanabilir.
    bu ilişki durumu “fuckbuddy olma” ile karıştırılır. fuckbuddy’ ler seks için uzun vadeli olarak bir araya gelir. ancak tek gecelik ilişki adı üstünde tek gece yaşanır ve biter. fuckbuddy seçerken güzellik, maddi durum, diplomalar, arabalar, evler kıstas kabul edilirken, tek gecelik ilişki bir nevi “anlık beğeni” sonucu yaşanır. birini canınız çeker ve onunla sevişirsiniz. karşı tarafın toplum tarafından güzel bulunması, zengin olması vb. faktörler aranmaz. ilişkiye girmeden önce karşı tarafa yaşanılan şeyin ”tek gecelik” olduğu söylenir ve böylece üzücü durumlarla karşılaşılmaz.
    0 ...
  32. 129.
  33. ''tek gecelik'' dendigine bakmayin, 1-2 ay surenleri bile oluyor, sadece birbirinizin ne bok oldugunu biliyorsunuz.

    1.5 yildir hayatimda pratik ettigim iliski turudur bir de. her sey bir kadin tarafindan uzulmekle baslar bu tur iliskilerde, tek gecelik iliskiler yasayip da hic terk edilmemis ya da kalbi kirilmamis insan bulmaniz cok ama cok zordur.

    ilk ve tek kurali sudur; asik olmamak. karsiliklidir bu kural.
    0 ...
  34. 128.
  35. Bazen yıkımı bin bir gecelik olan eylem.
    0 ...
  36. 127.
  37. 126.
  38. 125.
  39. 124.
  40. insan çamurdan yaratılmıştır. çıplak doğmuştur. bedeni çıplak, ruhu çıplak arzuları çıplaktır.. insan hayatındaki bir çok şeyi seçimleri sonunda yaşar. kime neye kızarsa kızsın, kime neye teşekkür ederse etsin, yaşadığı acılar da, mutluluklar da kendi seçimidir. insanın seçemeyeceği şey ölümdür.. bir de aşk. insanın dünyasında kendisinden güçlü , yenemeyeceği, anını seçemeyeceği iki şey vardır; ölüm ve aşk.. zaten ikisi de birbirine benzer, ya acı verir ya huzur. ikisi de istediğin anda değil beklemediğin anda çıkar gelir. kimse hazırlıklı yakalanamaz ne ölüme ne aşka..

    insan ıslak yaratılmıştır. bu yüzden kurumaz yüreği. bu yüzden bütün öfkesinin, kırgınlığının, kininin, şeytanlığının yanında merhamet, sevgi ve utanma duygusu da taşır. insan ıslak yaratılmıştır. ağlamayı zayıflık saydığından içine akıtır gözyaşlarını ve kurumaz insanın çamuru. çamur bulanıktır ama kuru topraktan da temizdir.

    çamurdan yaratılan insan kendi kadar ıslak bir yüreğe sahip karşı cinsi gördüğünde yine de; kalbinden önce hormonları farkeder. kim ne derse desin, cicili bicili sohbetlerde ne anlatılırsa anlatılsın insanın yarısı şehvetten ibarettir. insanı insan yapan tutkusunun derecesi, arzusunun gücüyle ilgilidir. aşka, kadına, erkeğe acıkmamış bir ruha sahip bir adamdan ya da kadından ancak düz adam olur. gerçek erkek ya da gerçek kadınlar birbirini arzular. kimisi bunu nezaket sayılan bir maskeyle küçük dokunuşlar ve bakışlarla anlatır. kimisi kabaran burun delikleriyle.. kimisi saçıyla oynar, kiminin teni kamaşır.. kiminin aklı uçar, kiminin ruhu..

    bir kadınla bir erkeğin yaşayacağı üç beş mucize vardır. ve mucizeler sadece ona inananların başına gelir. aynı anda aşık olmak, ilk öpüşmenin harika geçmesi, doğum yapan kadının rahminden doğan hayatı erkeğin elleriyle çekip alması, aynı anda boşalmak, ayrı yataklarda yatarken beraber uyuyacak kadar birbirinin varlığını hissetmek, ya da sırtını erkeğine dönmüş kıvrılıp yatmış bir kadının kaşık pozisyonunda sırtındaki kalp atışlarını duyması gibi mucizeler.. insan yaşamadan önce hisseder yaşayacağının mucize gibi olacağını. bilir çünkü bir erkek her kadının kokusunun bir olmadığını, her kadına dokununca erimeyeceğini. bir kadın bilir çünkü her erkeğin sarılışının aynı huzuru vermediğini, her öpüşün insana salıncakta sallanıyormuş hissini yaşatmadığını.. yine de insan bilmez ne zaman aşık olacağını.. ne zaman öleceğini.. ne zaman ölecek kadar çok aşık olacağını.

    dükkanı yeni kapamıştım.. yorgundum. uykusuzdum. sinirliydim. özgürlüğüne tapan bir erkek olarak kendimi kapana kıstırılmış hissediyordum mutsuz geçen kışın ardından. gelen bahar hiç bir şeyi müjdelemiyor, yarın sabahın daha güzel geçeceğine dair tek belirti görünmüyordu. sabah evden çıkmak ne kadar zor geldiyse eve dönmek de o kadar zor geliyordu. adımlarım zifte saplanmış gibi ağır ağır ilerliyordu kaldırımda. karşımdan gelen insanlar sanki içimi delip geçiyordu sesleri, bakışları, kahkahalarıyla. şarkılar boşa yazılmıyor dedim. nerden buluyor bu insanlar ben mutsuzken gülecek şeyleri .

    müdavimi olduğum bara uğramak için erken bir saatti.. aşık olmak için tam zamanıymış. bilmiyordum.. adımlarım beni dipteki bir masaya götürdü. içeride kahvaltısını votkayla yapan bir kaç yaşayan cenaze dışında kimse yoktu. ya da ben öyle sanıyordum. ben daha oturur oturmaz tuvaletin kapısından kahkahalar atan iki kadın çıktı.. karşımdaki masaya oturdu.. biri bir plazanın camekanları ardında güçlü kadın rolü oynayan ve akşamları yanlızlığını unutmak için yastığıyla sevişen bir tipe benziyordu, diğeri reenkarnasyonla yeniden doğmuş bir meleğe.. ama melekler kırmızı rugan ayakkabı ve siyah mini etek giymezdi bildiğim kadarıyla.

    o kadar yüksek sesle konuşuyorlar, gülüyorlar ve gülmekten ağlamaya, sızlanmaya ve yeniden kahkaha atmaya geçiş yapıyorlardı ki anladım onlarında da benden mutsuz olduklarını.. neden sonra bir telefon çaldı. plaza kraliçesi telaşla masaya üç beş banknot bırakıp dönmezsem sen taksiye bin git diyerek fırladı gitti. diğeri sanki hala iki kişi oturuyorlarmış gibi mırıldanmaya hatta gülmeye devam ediyordu.. barın basık karanlığının izin verdiği kadarıyla alıcı gözle tekrar bakmaya başladım elindeki şarapla öpüşen yarı-meleğe.. boynunun kıvrımlarını, omuzbaşlarının diş kamaştıran mermersi yuvarlaklığını farkettim önce. ayak bileklerinin kristal bir şampanya kadehini andıran zarafetini, sırtının ağlama duvarı kadar kutsal çizgilerini.. ayakparmaklarındaki bir piyanonun tuşlarını andıran bordo ojeyi..

    insan çamurdan yaratılmıştır. çamur sudan.. ve sular birbirine karışmak için akar.. dereler göllere, ırmaklar denizlere.. erkekler kadınlara..aktım ben de. o masaya o sandalyeye nasıl oturduğumun bir nedeni yok. rüzgar esmek için sebep aramaz. önce eller tokalaştı sonra gözler.. sözcükler karıştı önce, sonra dokunuşlar. kelimeler tükendi önce, sonra hikayeler.. ayaklar yürüdü, tenler titredi.. anahtarlar döndü kapıda.. bedenler kıvrandı.

    sevişmekten daha mucizevi bir şey varsa o da öpüşmektir.. dillerin ağızda izlediği yolların haritası yoktur.. tadı vardır. önce dudaklar tanışır, sonra diller. bir kadınla bir adam giyinikken ayakta öpüşüyor ve bundan daha güzel bir an olamayacağını düşünecek kadar çok haz alıyorlar ve ayaklarının yerden kesildiğini hissediyorlarsa onlar bir kadınla bir erkek değildir sadece.. tutuşmuş iki bedendir.

    dudaklarım önce yumuşak sonra eze eze öperek varlığımı kanıtlarken ikimize, ellerim sırtında geziniyor, burnum daha önce duymadığı baharattaki teninin kokusunu farkediyor. yüzüm yüzüne çarpıyor, çenesi çenemin altında kayboluyor.. tatlı mırıldanmalarımız, hıçkırık kadar derinden inlemelere, yalvarışlara dönüşüyor.. ama biliyorum daha yeni başlıyoruz.. ağzım boynunu buluyor, ruhum cennetini. teninin ipeksiliğini, kokusunun sarhoş ediciliğini, bedeninin sıcaklığını görüyor, yaşıyor ve esiri oluyorum.. nerdeydin sen diyorum. bunca zaman nerdeydin? boynunu yalarken en az benim kadar hayata acıkmış dilim, dayanılmaz bir noktaya geldiğini belli edercesine sert bir hareketle ters dönüp yüzünü duvara yapıştırıyor. elbisesinin ensesinde başlayan fermuarın sarı ışıltısı beynimi vuruyor. zangır zangır titreyen bedenimi kontrol etmeye çalışırken saçlarını kokluyorum.. tek elimle yavaşça sanki bir bombanın kablosunu kesiyormuşçasına hassas hareketlerle fermuarı açıyorum.. musa' nın kızıldenizinin yarılışını görmedim ama kendi mucizemi yaşıyorum o fermuar açıldıkça.. sırtının biçimini, kıvrımının eşsizliğini, sırt çizgisinin inişindeki muntazamlığı görüyor gözlerim.. parmak uçlarım yanlışlıkla sırtına değdiğinde ürperiyor elimin altında hissediyorum. anlıyorum tenlerimizin daha şimdiden birbirini ne çok sevdiğini. anlıyorum birazdan olacakların tahmin edilemezliğini.. dudaklarım kabarıyor arzudan.. tüylerim diken diken oluyor istemekten..fermuar belindeki gamzelere indiğinde duruyor hayat. duruyor kalpler. küçük öpüşler konduruyorum sırtına. ellerim sırtının yanlarından karnını buluyor.. dilim tenindeki tuzun tadını alıyor. kasıklarım kalçalarını saklıyor. atıyor nabzımız daha önce hiç atmadığı yerlerde aynı ritimle.

    beni yakamdan tutup yatağa sırtüstü düştüğünde göğüsleri çarpıyor yüzüme. hiç bir sözlükte bulunmayan kelimelerle çağırıyor beni yatağa. öpüyor, seviyor, okşuyor, ısırıyor, emiyor, yalıyor, unutuyorum herşeyi.. öperken boynunu unuttum mutsuz çocukluğumu.. okşarken kalçalarımı unuttum babamın beni hiç sevmediğini.. ısırırken omuzbaşlarını unuttum yaşadığımı.. unuttum aşkın insanı hazırlıksız yakaladığını..

    beni içine kendi eliyle aldığında anlıyorum açlığını. boğazından kopup gelen iniltiyi duyduğumda anlıyorum onun da unutmaya ne çok ihtiyacı olduğunu.. ve alışveriş başlıyor. dünyanın en eski takası.. acıların zevk eşliğinde el değiştirme töreni başlıyor. o hapsediyor beni kadınlığına ben veriyorum dertlerimi ona.. ben gömülüyorum ıslaklığına, o atıyor dışarıya acılarını. ben emiyorum üzüm kurusu göğüs uçlarını, o atıyor zehirini hayatın.. o gömüyor tırnaklarını sırtıma, ben kazıyorum mezarını mutsuzluklarının..

    bedenimiz, hormonlarımız, organlarımız bencilliğimize kızıyor ve salıyor bütün sıvılarını kaynağından.. terler, tuzlar, sıvılar, öpüşler, dokunuşlar son buluyor. boşalıyoruz aynı anda. dolunayda uluyan bir kurt gibi uluyor içimiz.. boşalırken kasıklarımız, doluyor içimizdeki bütün boşluklar. geçiyor bütün acılar. avunmaz görünen sıkıntılar.. yanyana ama hala yek vücut yığılıyoruz yatağa.. güneş hala batmamış. pencere açık kalmış. tül perdeden içeriye güzel bir akşam serinliği doluyor. tenimizde parıldayan ter damlacıklarını öpüyor rüzgar. titreşiyor tenimiz. soğuyor bedenlerimiz tatlı bir huzurla. öpüyorum omzunu.. aynı anda neye neden ettiğimizi bilmeden teşekkür ediyoruz birbirimize.. uyuyakalıyoruz acısız, dinlenmiş bir hazzın kollarında..

    insanın en uzun rüyası yedi saniye sürermiş. yedi rüya görüyorum uykumda. yedisi de birer saniye. sekizinci saniyede bir sesle uyanıyorum. bir ağlama sesiyle. yanımda sevişmeden önce gördüğümden daha güzel bir bedenle uyanmış o kadın, dizlerini karnına çekmiş, başını dizlerine dayamış ağlıyor.. şşş diyorum.. ağlama. daha çok ağlıyor.. sarılıyorum sırtına.. bedeninin serinliği , üşümüşlüğü içimi acıtıyor, daha çok sarılıyorum.. neden ağlıyorsun diyorum.. daha adını bile bilmiyorum diyor.. gülümsüyorum hakverirken aynı zamanda. rüzgar diyorum.. yok üşümüyorum diyor. hayır diyorum. adım rüzgar.. duraksıyor önce. kaldırıyor yüzünü dizlerinden. gerçekten mi diyor? evet diyorum.. öp beni rüzgar diyor..öpüyorum.. ve ben o an ona aşık oluyorum..
    2 ...
  41. 123.
  42. mutlaka prezervatif kullanmak gereken ilişkidir.
    0 ...
  43. 122.
  44. saygisizca yasanilip bitmis olandir muhtemelen geri kalansa binlerce kucuk spermcigin okyanusa dogru yolculugudur.
    0 ...
  45. 121.
  46. ahlaksızlıktır. sadece kadın için mi? elbette değil erkek için de ahlaksızlıktır. denildiği gibi tamamen hayvani duygularla olan bir şeydir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük