--spoiler--
soğuk havanın en acımasız olduğu gecelerden biriydi.. battaniyeyi dizlerimize, karanlığı üstümüze örtüp birlikte ilkdefa şarkılar söylemiştik.. sobadan yansıyan ışıklar tavanda bize bişeyler anlatırken, biz birbirimzie dokunmaktan ne çok ürkmüştük.. şarkılarımız giderek sadece sese, sesimiz sadece sesin çıktığı dudaklara, dudaklarımızsa kıvranan sancılara dönüşmüştü.. titreyen kirpiklerin için bir beste yaparken aklımdan, sen denizin kumsalı yalaması gibi öpüvermiştin beni burnumun ucundan.. ve bir çığın bir köyün üstüne inişi kadar ölümcül bir iniş yapmıştı dudakların dudaklarıma.. soba, soğuk hava, battaniye, şarkılar, odanın duvarları bile olan şeyi anlamış gibi ateşböceklerine seslenip susturmuşlardı hepsini. sonradan farkettik.. bir kış gecesi ateşböceklerinin sesini duyan ilk kişilerdik.. bizim için yaz; o öpücükle başlamış, aynı öpücükle sona ermişti.. şimdi her bahar yaz gelecek diye benim ödüm kopuyor..
--spoiler--
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, acılar
dibe çöker. Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir. Bir
yerlerden
bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir
gün gelir bir gün
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
o eski ağrı
ansızın geri teper.
Dilerim geri teper. Yoksa gerçekten Bitmişsinizdir.
--spoiler--
Ne zaman seni düşünsem yalnızlığım aklıma gelir
Bir ürperti gibi derinden derine duyarım çaresizliğimi
Nedir bu gürültüler derim, top patlamaları
Nedir bu şakaklarımda zonklayan ağrı
içimden dalga dalga boşanan gözyaşları ne
Bu hangi nehir ki uzayıp gider alabildiğine
Nedir bu ümitsizlik dolu bu kahır dolu yaşlar
Bu denizler altında kopup gelen fırtına
Bu bir çağlayan gibi uğultulu yaşlar
Oysa zamandır ilerleyen imkansızlıklar içinde
Başlangıcı olmayan bir sondur yaklaştığım
Bu ipince nehir nereye gidiyor bilen var mı
Ağlatan ne beni
O doyamadığım dakikalar mı
Düşen aksi mi gözlerime o bal rengi gözlerin
Ki içimde çalkantısıyla hıçkırır denizlerin
Sorarım; bu ağlamak ne kadar, nereye kadar
O zaman rüzgar durur, fırtına diner ansızın
Kapanır yorgun gözlerim bir gece başlar
Ve karanlık uykularla sürer ağlama saatleri
Uyanınca bir ıslak şafaktır gördüğüm
Bir büyük resimdir gökyüzü seyrederim
Yine Özleminle yanıp tutuşur göz bebeklerim
Duyarım vurgularını başımda çaresizliğin
Ben ağlayacak adam değildim bir kadın için
Beni perişan edecek ne vardı bu kadar
Bir de "Erkekler ağlamaz" diyorsun
Tanrılığından utanmasa
Tanrı bile ağlar...
--spoiler--
teoman da senden önce senden sonra da "daha kaç vucut gerekli benim seni unutmama demişti" ki o zaman da bana "hem herkesle yatar kalkarım hem sana asi romantik isyankar ayakları yaparım" temalı bi şarkıymış gibi bi his gelmişti bu şarkıyı dinledikten sonra..madem seviyorsun başkasının tenini nasıl için kaldırıyor?madem başkasını aradığını biliyorsun niye ısrarla başkalarıyla oynuyorsun? madem ilk seferinde başkasını hatırladın bunu biliyorsun, niye bile bile ladese devam ediyorsun? ve en çok cevaplanmasını istediğim soru şudur ki: sen başka tenlerde seni hatırlıyorum derken "başka tenleri" figüran yaparken senin hatırladığın kişi de seni "figüran" yapmışsa sen esasen figüranlığı hakeden bi bencil olmuyor musun?