fonda enstrümantal bir müzik çalarken tek başına şarap içmek insan ömrünü uzatan bir eylemdir, masada zengin bir peynir tabağı ve manzaralı bir ortam bu ambiansın kalitesini arttıran etkenler olabilir.
şarapla birlikte okunan her satırda onu hatırlamakmış... en sevdiğini... okuduğun kitapta birilerinin oturup, silahını kafasına dayayıp intihar etmesi değilmiş gözyaşlarını akıtan, her satırda onu hatırlamaktış, onu görmek, onu okumakmış, onun sana hediye ettiği kitapta... *
öğrenciyken mümkün olamayan aktivite. çünkü gidersin örneğin en ucuzundan bir bortaçina alırsın, bir bakarsın beş kişi peşine takılmış. böylece çay bardağıyla şarabını içer kalkarsın arkadaş.
seninle beraber şarap içen sevdiğin ya da bir dostun olabilir yanında. hatta muhabbetiniz de doyumsuzdur. ama buna rağmen tek başınasındır, yalnızsınızdır.
tam da şu anda yapılandır, tek başınasındır. evinden binlerce km uzakta. yanında ki annen bile seninle muhattap olmaz. tek sığınılacak şey şaraptır ve ahmet kaya'dır.
kırmızı şarap, otlu peynir ve bu güzelliğin içine eden, apartman boşluğunda bu saatte vuvuzela çalan komşu çocuğu! bazen o kadar da çekici olamayabiliyor...
şarabı yanlız olmaktan dolayı tek başına içme aktivitesidir. *
yanında sevdiğin olsa, kesinlikle mevcut duruma değişilecek olaydır. ama yalnızsan, yapacak çokta bir şey yoktur.
serin bir bursa akşamında camları açıp, hafif hafif esen rüzgar eşliğinde yapıyorum bunu. birazdan sözlüğü bırakıp, ayşe kulin'in adı aylin isimli kitabı ile süsleyeceğim şarabı. meditasyon yapmak gibi bir şey, sessiz bir ortam, kitap, sen ve şarap. detayları yarın anlatacağım sözlük.
editbüdüt: onunla hiç şarap içmedik ama vodka içmiştik... onunla herşeyin tadı başka be sözlük, vallahi bak inan bana.