bizim bir komşumuz vardı. recep amca. Çok iyi bir insandı. onu hiç bir zaman takım elbisesiz ve taranmamış saçlarla görmedim. üstündeki mis gibi kokan tütün kolonyasının kokusu sokağın başından hissedilirdi. Yıllar önce hanımı vefat etti. Yalnız başına yaşıyordu. oğlu istanbul'a yanına çağırmasına rağmen memleketini bırakıp gidemiyordu. Birde ahbabı vardı. Onunda hanımı ölmüş tek başına yaşayan biriydi oda. Hacı dede derdik onada. Hacı dedenin evinden ağır kokular gelmeye başladı birgün. itfaiye çağırıldı ve içeride günlerdir orada bekleyen kokmuş bir ceset vardı. Elindeki kahvaltı tepsisiyle yere yığılmıştı besbelli.
O gün recep amcanın gözyaşlarını gördüm. Hem kaybettiği dostuna hemde başına gelebilecek hadiseyi gördüğü için ağlıyordu.
Oda yalnızdı. Birgün ölüp gitse belki onunda cesedini haftalar sonra bulacaktı komşuları. işte tek başıma ölmekten çok korkuyorum sözünü gözyaşlarıyla anlattı bize recep amca.
O olaydan sonra istanbul'a çocuklarının yanına gitmeye karar verdi.