DÜNYANIN EN EĞLENDiRiCi VE DiNLENDiRiCi ETKiNLiKLERiNDENDiR. TÜM SAFLIĞI, TÜM MASUMLUĞU VE TÜM ÇOCUKLUĞU iLE BiR HAYAL DÜNYASI DURUR KARŞINIZDA VE TADINA DOYULMAZ.
çocuğunuzda şizofeni başlangıcını tespit edebilirsiniz. ama bu izleme işlemini uzun süreli yapmalısınız.
çocuk oyun oynarken, biriyle konuşuyorsa şüphelenebilirsiniz. hatta çocuğu sadece oyun oynarken değil normal zamanlarda da izlemeniz gerekir. söylediği isimleri de tekrarlıyor mu diye dikkat etmelisiniz ki bu çok önemlidir.
bir süre devamlı gittiğim bir yerde, oraya annesi ve ablası ile gelen bir çocuk tanıdım. ve onu izlemeye başladım. 10 yaşında bir kız çocuğuydu bu. annesi sürekli abla ile konuşuyor ve ilgileniyor küçük kıza bakmıyordu bile. çocuğun oyun oynarken biriyle konuşur gibi kendi kendine konuştuğunu fark ettim. sonrasında çocuk, yürürken, otururken, bisiklete binerken, annesi yanındayken bile aynı kişiyle konuşur gibi konuşuyordu. hatta şöyle bir cümle bile kurdu yürürken " yaa koşmasana beni bekle." annenin çocuğa karşı ilgisiz tutumunun bunu tetiklediğini düşündüm açıkçası. ve bunu anneye söylemeye karar verdim. ama sonrasında o aileden kimseyi göremediğim için bu düşüncemi gerçek kılamadım. ara ara oraya gider aileye bakarım halen, belki birini görürüm de konuşurum diye. nafile. ama o çocuğu bırakmış değilim.
önemli konular bunlar. çocuğunuzda ya da çevrenizdeki çocuklarda oluşabilecek psikolojik sorunları önce aile olarak siz görmelisiniz ki, böylece onun yaşamının geri kalan kısmı için faydanız olabilsin.
çocukluk dönemine duyulan özlemdir...
siz onu izlerken beyninizin bir köşesinde susam sokağı jenerik müziği çalar ve bir şey çocuğa doğru iter sizi "ulan terlik var orda eşşek kadar onu kamyon yapsana" dersiniz çocuğa içinizden ama adım atamazsınız biraz sonra kendi büyük ve kirli dünyanıza dönersiniz, belkide sizden daha yaşlı birinin de gizli gizli sizi izlediğini farkedersiniz, onun keşkeleri de sizin yaşlarınızdaki olağanlıklardır. iyi düşünün öyle karar verin ya zamanı yakalayıp felekten bir gün geçireceksiniz ya da zamanı yenip terliğin kamyon olduğunu o çocuğa öğreteceksiniz.
yaşamdaki en anlamlı anlardandır, çocuğun konuşmalarındaki gizli şifreleri çözemediğiniz için ne denli büyüdüğünüzü farkederek kirlenmişliğinizi ve yüzeyselleşmişliğinizi en yoğun şekilde hissedersiniz.
4 yaşındaki minik yunusun elinde bir küçük kamyon ile bir küçük araba vardı, bu iki oyuncağı sanki birer insanlarmışçasına birbiriyle konuşturuyordu yunus, sarfettiği cümleler yaklaşık olarak şöyleydi:
-sen neden buradasın peki kamyon?
-çünkü kaza yaptım. *
-çok mu yorgunsun?
-evet, çok yorgunum.
-seni tamir edince sahibin seni yine sevicek mi?
-*
-aaa, uyudun mu kamyon? çok ağlamış olmalısın.
...
henüz hiç bir çirkinliğin uğramamış olduğu, olabildiğince yalın, olabildiğince temiz, mükemmel bir hayal gücünün ve içtenliğin yer aldığı bir dünyanın hala var olduğuna tanıklık etmektir.
akvaryum izlemek gibidir. dinlenirsin, düşüncelere dalarsın... yalnız bir farkı var kimi zaman gülme krizine de girebilirsin. bazen çocukların davranışları çok değişik olabiliyor. *
saflığın ve masumiyetin öylece karşınızda durmasıdır. o çocuğun hiç büyümemesini dilersiniz imkansızı isteyerek. hiç büyümesin, dünya onu hiç kirletmesin, yaşadığı en büyük hayal kırıklığı oyunun en zevkli yerinde annesinin çağırması olsun istersiniz..
bu çocuğun elinde anlam yüklediği bir cisim varsa ve hayal gücüyle onun aparatı haline gelmişse.(örneğin sopadan kılıç, taştan araba, çiçekten bebek gibi). seyrine doyum olmayacak zamanlardır. kendi kendine konuşması olaya farklı bir ahenk katar. dünyanın en doyulmaz olayı olma yolunda dört nala koşan mevzudur. kafasını şiddetle ısırıp kaburgalarının içine sokmak istersin o aptal ve güzel çocuğu. candır.