soğuk sabahlarda ekmek almaya gitmek ve kahvaltı hazırlamak da buna eklenince çok da keyifli olmayandır. yalnızlıkla felan ilgisi yok bu durumun. büyük bir keyifle dilimlediğin yumurtanın tuzunun eksik olduğunu hissettiğinde masanın öte ucunda bunu uzatacak kimsenin olmaması ya da onu gidip oradan almak bu işin o kadar da güzel olmadığının resmidir. insana keyif veren tarafı ise, kahvaltı detayını ortadan kaldırdıktan sonraki çay ve sigara faslı. artık yapmak istediğin işlere tok karna ve elinin altında sıcacık çayla motive olabilirsin rahatlığı da başka bir güzel yanı. bütün aile kahvaltıya oturduğumuz, yiğenlerin halının üstüne çaydanlığı devirdiği komik ve gürültülü sabahlardan bugünlere bir çok şey değişmiş yalnız. bunu kesinlikle fark ediyorsun.
Açık büfe kahvaltıların olmazsa olmazıdır. Günlerden pazar, viaport crown plaza ya açık büfe kahvaltıya gitmişim paraya kıyıp. Sevgilini götürsen, açık büfeye verdiğin parayı kurtarcam düşüncesiyle tüm hafta aç durmuşum, tabii ki tabağı tepeleme doldurcam. Bu sefer kız diyecek ki bu ayıyı ben nerden buldum. Karizma reset. Erkeklerden bir arkadaşı götürsek tüm haftanın stresini atmak için kahvaltıya çıkmışım, bık bık bık, öyle oldu böyle oldu, durmadan konuşup kafamı sikecek yada eline gazete alıp sus pus oturacak, mal mal kahvaltı yapacağız, o da olmaz. En iyisi tek başına git yap kahvaltını, hem elit mekanda elit hatunlar vardır oradan ayıklarsın birini, hiç olmadı sıçana kadar yiyip, tüm haftanın yorugunluğunu atıp dingin bir bedenle yeni maceralara yelken açarsın.
Kalabalık kahvaltı masaları bana en çok mutluluk veren olaylardandır. Ama yalnız yaşamak zorunda olan biri için tek başına yapılan kahvaltılar dokunaklı olsa da insan bir süre sonra alışıyor. Üzücü ve garip halden çıkıp sıradanlaşıyor. Daha sonra kalabalık kahvaltı masaları en çok sizi mutlu ediyor, değerini öğretiyor.