çok nadirde olsa nevizadede aslanımda, sanatta yada balkonu olan yüksek bir yerde bişeyler içerken o kalabalığı izlemek tek başına bazen iyi olabiliyor.
insanın hayatındaki en önemli kişiye, kendisine zaman ayırması için güzel bir fırsattır.
içkiye eşlik eden müzik, fotoğraflar, satırları çizilmiş kitaplar, çikolata, gökyüzü ve doldurulmaya hazır bekleyen boş kağıtlarla insan hayatını gözden geçirir; yapmak isteyip de yapamadıklarını, geleceği düşünür.
özellikle hayatını meşgul eden bir konu yoksa o sıralar, daha genel bir inceleme olur bu. normal koşullarda belki kendine bile itiraf edemediklerini dürüstçe dile getirir.
an itibarı ile yapılan hadisedir. akşam sevgili ile içilen vodkanın yanında, bu hiç birşeydir.
içki yalnız başına içilmezmiş.
(bkz: ilk defa yalnız içmek)
tek başına değildir o, karşısında birisi vardır oturan,
ya yüzü gözünün önündedir ya da sesi kulağındadır,
belki de tenin kokusu üzerindedir, ama tek başına değildir..
kadehini kaldırır hayalindeki o'na.. sağlığına..
Bira votka ne bileyim çay oralet neyinse bir sorun teşkil etmeyen eylemdir. Amma ve lakin dostlar bizim türklere yahut yalnızca bana özgün bilmiyorum rakı içmek..
Acı verir hanımlar beyler acı verir. Zaten tek başına rakı içiyorsan öyle ahım şahım bir sofrada da değilsin demektir.
Belki bir avuç leblebi belki biraz peynir zaten asıl meze seni tek başına içmeye zorlayandır zaten. Düşünür düşünür içersin.
Ama eline pek bişey geçmez, içersin öyle kimse bilmez.
O kadehi her dolduruştaki amaç, rahat rahat zincirlerini kırmış bir şekilde düşünebilmektir. Bağın çözülür doğruyu o sofrada bulursun fakat duracağın yeri bilmezsen sıçmışsın demektir.
Liselisin demektir. Allah belanı versindir. Doğruyu bulduğun anda son bir yudum daha alıp bırakacaksın ve kalkacaksın. Yoksa sabah ne düşünmüşsün ne olmuş balkondan kedi gelip pipini mi yemiş bilemezsin.
Hiç iyi birşey değildir, içeceksenız çoğul için. Zaten dertlenip kederlenıyorsun bide yanlızsın bari yanında biri olsunda dertlerini kederlerini paylaşssın. Yanlız içmek zaten alkolik olmanın kolay yoludurda denilebilir.
bir terapi, ucundan azıcık bir şizofreni ama ne olursa olsun, karşımda kimsenin olmasına değişmeyeceğim bir güzel sofra.
ben ne istersem o konuşulur bir kere, karşımdaki(ben), asla dertleriyle kafamı s.kemez, allahım neden bu kadar çok sevdik biz içmeyi? bu kadar aciz olduğumuzun bir sen farkındayken, meyi neden çıkardın karşımıza? bak karşımdaki de soruyor bunu sana?
all in all we're just a another brick in the wall. tuğlasına kurban o duvarın....
dertliyseniz, düşüncelerin içinde boğulmaktır. kurtulmak için çırpınmazsınız bile, düşündükçe düşersin. düştükçe içersin ve bu döngü arka fonda çalan müziğin eklentisiyle daha da acıtır.
(bkz: acı çekmek)
bence kalabalık bir grupla içmeye nazaran daha mantıklı. hep hep böyle yapıyorum en azından. 20'lik veya 35'lik votkamı alır, bilgisayarımın başına geçer, hüzünlü müzikleri art arda koyar, bir yandan ağlar bir yandan içerim. agalloch iyi gider. 1967 de karın ağrıtır ama diğerlerine para yetmez.