insanların arkadaşlarıyla gittikleri yere yalnız gitmekten hoşlanan insandır. arkadaşlarıyla gittiğinden daha çok eğlenir. sinemaya yalnız gider örneğin. zaten sinemaya neden bir başkasıyla gidilir ki? oturup film izleyeceksin. yanındaki kişiyle konuşmayacaksın, hatta o karanlıkta onu görmeyeceksin bile. hele yanında götürdüğün biraz salaksa vay haline. iki de bir dürtüp "ya noldu şimdi? neden öyle dedi ki?" diye sorular sorar. adamı hasta eder "ulan aynı filmi izliyoruz işte, sen ne gördüysen ben de onu gördüm." diyesi gelir adamın diyemezsin. ayıp olur diye "ben de anlamadım valla." dersin. süper bir filme çıkışta "çok kötü filmdi. ne oldu hiç anlamadım? verdiğimiz paraya yazık oldu." der. adamı iyice çileden çıkartır.
sözün özü: tek başınalığını seven insandır. hatta bir süre sonra başka insanlardan rahatsız olmaya, onlardan uzaklaşmaya başlar.
yalnızlığını seven, çoğu insan gibi tek başına kalmaktan korkmayıp yalnızlığı ile yaşamayı başaran ve bunu öğrenmiş değerli bir insandır. bu insan kendinin, yapabildiklerinin, sevdiklerinin ve nefret ettiklerinin o kadar bilincindedir ki ve kendini o kadar iyi tanıyordur ki mutlu olmak için kimselere ihtiyaç duymaz. zira onu üzen şeyi de mutlu eden şeyi de gayet iyi bilmektedir ve bu yüzden yalnızlığında mutlu olmayı başarabilmiştir.
ancak ne var ki "yalnızlık allah'a mahsustur." insanoğlu yaradılışı itibari ile yalnız kalmaya, tek başınalığına dayanamayacak kadar acizdir esasında. bir noktaya kadar tek başınıza kalıp kendinizle yaşamaya çalışabilir, yalnızlığınızı sevebilirsiniz. hatta onunla dost da olabilirsiniz.
ya sonra? başınızı dayayıp ağlayacak bir omuz aradığınızda, mutlu bir haberi bir başkasına anlatıp sevincinizi daha da arttırmaya ihtiyaç duyduğunuzda tek başınıza olmak sizi hala mutlu edebilecek midir?
gerçekten sevildiğini hissettikten sonra bir daha aynı insan olamayacak olan insandır. belki mutludur, ama 'o' kişiyle olsa kat kat fazla mutlu olacaktır.
muhtemelen evcimendir, iyi bir kütüphanesi dahası kitap okuma aşkı vardır, bir kenarda dizili onlarca cd de cabası, tabii laptop ve wirelessi unutmamak gerek... mutfaktan miss gibi anne ve yemek kokusu, pasta börek servisi ve yanında tavşan kanı çay...pencereden görünen deniz öte yanda yemyeşil dağlar ve miss gibi insanı gülümseten güneş... daha ne olsun a dostlar?
yalnızlığı korku olarak benimsemeyen, kendinden sıkılmayan, kendi içinde huzuru yakalamış olan insandır. kimseden beklentisi yoktur ve yalnızlığın tadını çıkarmaktadır.
mutlu olmak için başkasına ihtiyaç olmadığının farkına varmış insandır. fakat yanlız olmaz da yanında doğru insanı seçerse daha mutlu olacaktır muhakkak.